Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Dünden kalma Giresun-Dereli arası yol sohbetimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Ve dünkü sohbetimiz 28 kilometrelik yolun 15 yıldır bir türlü bitirilememesinden ve gecikmesinden söz etmiştik…

Bugünkü ardıl sohbetimizde ise bu yol üzerinden arabasıyla hiç seyahat etmeyenlere -yol hakkında- ön bilgiler verirken, diğer yandan da, bu yol güzergahı üzerinde Dereli dolmuşçuları başta olmak üzere; Şebinkarahisar,Alucra ve Çamoluk dolmuşçularının yol kültürü, sosyal ve ekonomik durumları üzerine de küçük bir değerlendirme yapmak istiyorum…

Ancak konunun daha iyi anlaşır olmasını kılmak için eğer izniniz olursa konuya dün söylemeyi unuttuğum şu tespitlerle girmek istiyorum..
Şöyle ki;

Bundan 15 yıl önce bu yola İş-Makineleri girdiğinde gözlerini dünyaya açan çocuklar, bugün lisede okuyor.

O günlerde okula başlayan çocuklar bugün üniversite de okuyor.
Yüksek okula gidenler çoktan bitirdi şu an sağda-solda iş arıyor.

Yol inşaatına başlandığı tarihlerde 5-6 yaşındaki çocuklar şimdi çoluk-çocuğa karışıp hepsi ana-baba oldular…
Vesaire, vesaire…
Listeyi uzatın uzatabildiğiniz kadar..
Örnekler uzadıkça uzuyor, çoğaldıkça çoğalıyor..

Onun için biz daha fazla vakit geçirmeden Aksu Vadisi üzerinde dolmuşçuluk yapanların durumuna da değinelim kısaca..

Sevgili dostlarım,
Saygıdeğer sayfa arkadaşlarım,

Sizlerde takdir edersiniz ki;
15 Yıldır aynı yolda her gün dolmuşçuluk yapan bir insan değil yolu ezbere, gözü kapalı bilmesini…
Yol üzerinde kaç tane çukur var, en çok henden nerede var hepsini ezbere bilir…

Tıpkı; Allah’ın her günü Aksu Vadisi üzerinde dolmuşçuluk yapan Dereli, Şebinkarahisar, Alucra ve Çamoluk dolmuşçularının gözü kapalı veya yanında oturanla kafasını çevirmiş bir şekilde sohbet ede-ede ezbere yol almayı çoktan öğrendikleri gibi…

Heyelanlı bölgeler neresi?
En çok hendek sayısı hangi mıntıkada var?
Hangi virajlarda vites küçültülecek?
Yüksek vitesli gidilecek yerler nerede?
Kısacası bu yol güzergahında dolmuşçuluk yapan bütün dolmuş şoförleri bunları ezbere biliyorlar…

Hatta belki biraz abartılı bulacaklar mutlaka ve mutlaka olacaktır diye düşünüyorum…
Sayısal yeteneği olmadığı için sınıfta kalıp, okulu bırakıp şoförlük yapan birçok kişi bu yol üzerindeki çukur ve hendekleri saya saya şu an matematiksel zekalarını geliştirdiler ama: İş-İşten geçti!
(Her neyse bunu şaka kabul edin)
Biz var olan, gözle görülen gerçeklerle yüzleşmeye devam edelim….

Hatta (bu yolda ilk seyahat edecek olanlar için) bizde bildiğimiz kadarıyla bu yolun neresi bozuk, neresi biraz daha iyi ve düzgün yerleri var; onun üzerine bir ön bilgi sunalım…

Diyelim ki; Giresun Aksu kavşağından Dereli yoluna girdiniz…
Ve Dereli-Şebinkarahisar istikametine doğru yol alacaksınız…

Kavşaktan saptıktan sonra Ürper Köyü karşısına kadar hendek sayısı az…
Yani pek fena değil…

Ancak Duroğlu Beldesine 1 kilometre kala karşınıza bir heyelan gelmiş bir viraj çıkacak haberiniz olsun…
Yani tehlike kapıyı çalmadan vites küçültün…

Sonra Duroğlu beldesine geçeceksiniz ve 1 veya 2 Kilometre sonra Yağmurca Yerleşkesine geleceksiniz…
Ve burayı 100 metre geçince yine taşlı-çakıllı ve hendekli bir yola gireceksiniz..
Onun için önlemini önceden düşünmeniz gerekir…

Derken 5-6 yüz metre daha bir düzgün yolda gideceksiniz…
Ancak Çay Köprü denilen yere gelince yine arabanızın takır-tukur ettiği bir bölgeye gireceksiniz…
Ve yaklaşık 1 kilometre uzunluğunda olan bu mıntıkayı da en az 10 veya 15 dakikada geçeceksiniz…

Sonra iki kilometre ötede karşınıza birbirine yakın iki tünel çıkıp ve ikinci tüneli çıkınca karşınıza yine 500 metrelik bir hendekli ve içerisi suyla dolmuş çukurlar çıkacağı için buralarda da çok-çok dikkatli gitmek zorundasınız…

Küçük tıkırtı ve takırtılarla Çalca Yerleşkesini de geçtikten 1 veya 2 kilometre sonra Angutlu Mahallesi dinilen heyelanlı ve çok dar bir yol çıkacak karşınıza…
İşte burada daha çok dikkatli olmalısınız…

Hatta tavsiyem (hala heyelan gelme tehlikesi olduğu için) sizlere tavsiyem buraya yaklaştığınızda içinizden -sağ selim geçmeniz için- dua etmelisiniz!

Çok fazla geciktik diye paniklemeyin…
Şunun şurasında bir şey kalmadı, Dereli’ye yaklaştık…
Sadece Kuzca Mahallesi karşısında 500 metrelik bozuk bir yol kaldı hepsi o kadar…

Yoruldunuz mu?
İnanın bende çok yoruldum…

Ama birde Allah’ın her günü bu yolda dolmuşçuluk yapanları düşünelim de; halimize şükredelim…

Üstelik -farkına varmışsınızdır diye düşünüyorum- bugünde bitiremedik yol sohbetimizi…

Ama sizde takdir edersiniz ki;
15 yılda bitirilememiş bir yol hikayesini bizde bir-iki sayfalık yazı ile bitirememiş olmamız normal sayılmalı diye düşünüyorum..
Her neyse…

YARIN: Bu 15 yıllık süre içerisinde kim kazandı, kim kaybetti?
Beklenildi beklenildi de en sonunda niye (sembolikte olsa) eylem yapmaya karar verildi onu anlatmaya çalışacağım.

Şimdilik hoşça kalın…
Yarın tekrar görüşmek üzere…