GÖRÜNEN O Kİ, “DENİZ BİTTİ”

GÖRÜNEN O Kİ, “DENİZ BİTTİ”

Siyasi, ekonomik, ticari ve diğer tüm alanlarda işler zora girdiği, sıkışıldığında egemen güçlerin söylediği söz, ‘aynı gemideyiz, batarsa hep birlikte boğuluruz’ olur.
Bu sözdeki gizli hedef, bir çeşit tehdit, korku yaratmak, ‘aba altından sopa göstermek’
Onlar kendilerinde kusur görmezler ve batma nedenlerini başka yerlerde ararlar.
Zora girmesinde kendileri dışında herkesin payı olduğunu söylerler.
Ülke nüfusunun yüzde 20’sini oluşturur ve gelirinin yüzde 80’ini ellerinde tutarlar. Batarsa dedikleri geminin kaptan köşkü ve ayrıcalıklı güvertesinde her türlü konfor
içerisinde yer alır, güvende olup, ‘bir eli yağ, diğeri balda’ yaşam sürdürürler.
Can yelekleri ve kurtarma botları, filikaları hemen yanı başlarında bulunur.
Devlete yaptıkları işin ihalesini dolar üzerinden, gelir garantisi ile alırlar.
Dolardaki artışı fırsata çevirip vurgun yapar, kur değeri 6.75 TL. olan doları, 3.7 TL’den satın alarak bizlerin hayal edemedikleri milyonlarca lira kazanırlar.
Milyonlarca lira vergi borçları bir çırpıda silinir.
Açlık ve yoksulluk sınırının, asgari ücretin dört-beş katına çıkması umurlarında olmaz.
Çıkarlarının bozulmaya yüz tuttuğunu hissedince ‘aynı gemideyiz’ feryadı ederler.
Amaçları, kendilerini garantiye almaktan öte değildir.
Dünyanın en verimli coğrafyasındaki ülkemizde tarım, hayvancılık ve diğer ürünlerde üretimin hızla azalması, 100’e yakın devletten dış alım yapılması, işlerin üretmeyen bir ekonomi ile yürümeyeceğine bakmazlar bile.
Eğitim yerlerde sürünmekte, ekonomi dibe vurmuş, liramız sürekli değer kaybetmekte, toplum ‘bizden ve ötekiler’ diye ayrıştırılmış, savurganlık tavan yapmış, yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmış, israf politikası devam etmekte bunları görmez, sesleri çıkmaz.
Sıkıştıklarında, ‘aynı gemide olduğumuzu’ söylerler.
Bu anlayışta olan, ‘fırsatı ganimet’ sayanlarla aynı gemideyiz öyle mi?
Varlığını ülkesine adayan, her koşulda savaşım vermeye hazır olanların suçu ne?
Ülkemizi hak ettiği yerlere getirecek olan yine tepeden baktıklarınız.
Gerçek olan iktidarın, iç ve dışa gelişen olaylara sağlıklı teşhis koyamayışı ve çözüm bulamayışı, ülkeyi iyi yönetememesi.
Yapılması gereken, ABD’nin açtığı ticari, siyasi ve ekonomik savaşa dur denilmesi.
Ülkenin geleceğine yönelik tehditlere karşı,’beni ilgilendirmez, inceldiği yerden kopsun’ denilmemesi, siyasi olarak bakılmaması.
Dışa bağımlılık her alanda hızla artmakta, yaşanan sıkıntılı süreç devam edecek gibi.
Mevcut yönetim yaklaşımı ile bu savaşı kazanmada epeyce zorlanacağız.
Tüm olumsuzlara karşın emperyalizme boyun eğmemek, geçit vermemek gerek.
Çok iyi kaptan olduğunu iddia eden Temel’e güvenen yolcular, tekne karaya oturunca neler olduğunu sorduklarında, savunmaya geçen Temel, ‘benim suçum yok, deniz bitti’ der.
‘Stratejik ortağımız’ denilen, yıllardır sistematik olarak saldırıda bulunan ABD ile aramızda yapılan tüm antlaşmalar hemen gözden geçirilmeli.
Nasıl bir ortaklık ise, bu zamana kadar hep kazanan onlar, kaybeden biz olduk.
ABD’nin yaptırımları siyasete kurban edilmemeli, siyaset dışı tutulmalı.
Gelen tehditlere karşı top yekûn savaşım verilmeli.
Artık onlarla eskisi gibi olmamamız mümkün değil.
Sadece ABD’ne değil, yaşanan krizi fırsat görenlere de kırmızı kart gösterilmeli.
Temel’in dediği gibi, ‘deniz bitti’ denilmeli.
İktidarın yönetim yaklaşımını beğenmek zorunda değiliz ve yanlışları eleştireceğiz.
Ancak, ülkemiz üzerinde oynanmaya çalışılan oyun ve yaptırımlar için yönetimle birlikte, resmen ilan edilen ekonomik, askeri alandaki savaşa tek yumruk olarak katılmalıyız.
Zamanında ABD’nin ‘yerli ve milli’ işbirlikçileri olup, 6. Filo’nun korumacılığını
yapan, kıblesi olarak görüp namaza duranların, ‘ne Amerika, ne Rusya, tam bağımsız Türkiye’ sloganlarıyla yola çıkan, yolculuğu darağaçlarında sona eren fidanlara borçlarını nasıl ödeyecekler?
Hiç olmazsa hata yapmışız, bizi kandırmışlar özeleştirisi yapıp, rahmet dilemelisiniz.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?