GÜVENLİ OKUL GÜVENLİ GELECEK ÖĞRENCİYİ POLİS DENETLEYECEK

GÜVENLİ OKUL GÜVENLİ GELECEK ÖĞRENCİYİ POLİS DENETLEYECEK

Yanlış okumadınız…
Bundan sonra “Güvenli Okul Güvenli Gelecek” başlığı altında; Eğitim yapılan bütün ‘yerleşkelere’ polis yerleştirilecek…
“Yahu şimdi durup-dururken bu da nereden çıktı?” demeyin…
Eğitim sistemimizin başına bir felaket gelmesin diye;
Okul çevrelerinde kurulan ‘zararlı ve uyuşturucu pazarlarının’ müşterisi olmasın diye;
Yine okul yerleşkelerinin eksenlerini dolduran; kıraathane, cafe, bar, kahvehane gibi yerlerde oturup-kalkmasın öğrenciler diye; polisiye önemler alınacakmış..
Milli Eğitim Bakanımız; Ziya Selçuk
İçişleri Bakanımız: Süleyman Soylu
Aile Çalışma Ve Sosyal Hizmetler Bakanımız;Zehra Zümrüt Selçuk bakanlarımız;
Bundan iki-buçuk ay önce, yani 12 Eylül tarihinde bir araya gelerek böyle bir ‘yeniliğin’ altına imza attılar!
Sayın İçişleri Bakanımızın yaptığı açıklamaya göre;
“Güvenli okul Güvenli Gelecek” projesi kapsamında üç bakanlık arasında imzalanan protokolle okullar güvenlik açısından belli kategorilere ayrılmış.”
Birinci derece okullar; İlkokullar…
İkinci derece okullar:; Ortaokullar…
Üçüncü derece okullar: Liseler..
Ve bu okullarda kendi aralarında; Jandarma bölgesine giren okullar…
Polisin görev alanına giren bölge ve okullar gibi…
Yani sayın yetkililerimizin verdiği bilgiye göre ilk etapta yapılan protokol gereği;
Polis sorumluluk bölgesine 22 bin 829 güvenli personeli…
Jandarma sorumluluk bölgesine toplam 4 bin güvenlik personeli olmak üzere toplam; 27 bin dolaylarında -öğrencilerin güvenliğini- sağlayacak polis ve güvenli ataması yapılacakmış…
Ve bunun bir başka adı’da şöyleymiş;
“Güvenli Eğitim Koordinasyon Görevlisi’ imiş…
Eeeeeeee!
Şimdi sıra geldi benim abuk-sabuk yorumlarıma!
İpe-sapa gelmez olumsuzluklarıma!
Yani abur-cubur ambalajlarla süslenmiş saçmalıklarıma!
Şimdi ben desem ki; okullarımızda “öğretim” veriliyor verilmesine de “eğitim” pek verilmiyor desem; beni taşa tutarlar!
Hele bir durun!..
Daha birinci cümlemde kaşlarınızı yukarıya kaldırdınız…
Acaba “Öğretmenlerimiz, öğrencilerine neyin zararlı, neyin yararlı olduğunu anlatamamış olacaklar ki; öğrencileri her türlü kötü alışkanlıklardan uzaklaştırmak için polisiye önlemler alınıyor” desem; siz beni hepten bir içim suda boğarsınız alim-Allah!…
Her neyse…
Bizim büyüklerimizden iyi düşünecek halimiz yok ya!
Demek ki okullarımızın çevresinde ‘zararlı madde satıcıları’ veya çocuklara kötü örnek olacak kişiler dolaşıyor ki, büyüklerimiz böyle bir önlem almayı gerekli görmüşler!
Yoksa durup-dururken böyle bir şey niye düşünsünler!
Bak, ben bu son “düşünsünler” sözcüğünü söylerken içinizden birisinin; “Bunlar kendi adamlarına yeni bir istihdam alanımı yaratmak istiyorlar acaba?” dediğinizi işitir gibi oldum vallahi!
Yoksa yanlış mı duydum?
Tövbe, tövbe!…
Her şeyin altına bir bahane bulmaya yaratmaya çalışmayın be kardeşim!
Yani her şeyin altında buzağı aramayın!
Zaten toplum olarak “Armut’un çöpü, üzümün sapı” diye-diye efendilerimizin kafalarını da karıştırır olduk!
Ama sizlerin hoşgörüsüne dayanarak ben yine şöyle bir saçma sapan öneri sunmak istiyorum bu sayfa üzerinden…
Hani siz değerli dostlarımdan ve sayfa arkadaşlarımdan başkası okumaz…
Sizden başkasının duymayacağını bildiğim için; bende bir ‘kör kuyunun içine’ delinin attığı taştan bir tane atmak istiyorum!
Varsın “çıkarmak” için kaç akıllı uğraşırsa uğraşsın!
Naçizane önerimde şöyle olacak;
Şu an ülkemizde ‘atanamayan’ tam 400 bin dolayında öğretmen var…
“Atamalarının” yapılması için, umutlarını hep taze tutuyorlar…
Ve taze tuttukları içindir ki;
Ya kıyıda-köşede -geçici- iş arıyorlar…
Ya inşaatlarda, ya maden ocaklarında çalışıyorlar…
Veya da -küçücük bir harçlık için- gelişigüzel yerlerde çalışıyorlar.
Vesaire, vesaire…
Demem o ki; madem okullarımıza “koordinasyon görevlisi” adı altında kadrolu ‘Güvenlik Görevlileri’ alınıyor…
O zaman bu ‘atanamayan’ öğretmenlerden alınsın bu görevliler…
Ne dediniz, duyamadım?
“Güvenlik içinde bir ‘eğitimden’ geçmesi gerekli mi dediniz?”
Böyle düşünüyorsanız; o da zor değil ki…
Öğretmenlik eğitimi alıp da, öğretmen olamayan öğretmenlerimiz zaten bunlara alışık!
Hatta bu konuda üstü/üstüne bitirdiği okullar olduğu gibi bunun yanında bir ‘sürü kurs’ bitiren atanamayan öğretmenimiz var!
Atanamayan öğretmenlerin ‘öğretmenlikten’ umudunu kesince; kurslara girerek, polisliği seçen -atanamayan öğretmen- yok mu?
Uzmanlık eğitimi alarak; şu an askeri uzman çavuşlar yok mu?
Bırakın bu konuda da -küçük bir eğitim altına- alınsın ve okulların bünyesinde ‘atanamayan öğretmenlere- bu sorumluluk verilsin..
Üstelik ‘çocuk psikolojisi’ üzerine aldığı bir eğitimde var…
En azından öğrencilerine kavuşma özlemlerini böyle giderirler…
Fena mı olur yani?
Üstelik böyle bir yöntem düşünülürse; bu zamana kadar yığılmış 400 bin dolayında ‘atanamayan öğretmenler’ yavaş-yavaş buna benzer tasarruflarla tüketilir ve boşta gezen öğretmenimiz olmaz da, onun için böyle saçmalayıp duruyorum!
Amaaaan!
Her neyse!
Benimki de züğürt tesellisi işte!
Hemde kendisini düşünmeyenlerin adına yapıyorum bu züğürt tesellisini!
Sanki üstüme vazifeymiş gibi…
Düşünecekse bunu: atanamayan 400 bir öğretmen düşünmeli…
Neden hep birlikte ses çıkaramadıklarını düşünmeliler…
Bu gün geçtikçe daha da çoğalan ‘yığılmanın’ sonunu nereye varacağı ve nerede duracağı düşünülmeli!
Son söz;
Aslında toplum olarak hep birlikte düşünmeli…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?