GÜZEL BİR DERBİ MAÇI OLDU İZLEYENLER FUTBOLA DOYDU

GÜZEL BİR DERBİ MAÇI OLDU İZLEYENLER FUTBOLA DOYDU

 

Uzun süredir, hatta uzun yıllardır futbol maçı izlemeye gitmiyorum…

Daha doğrusu neden gidemediğimi de gerekçelendiremiyorum…

Aslında ara-sıra amatör futbol takımlarının maçlarına gidiyordum, her nedense bu son yıllarda amatör maçlara da gitmiyorum…

Halbuki gençliğimde futbolla yatıp kalkıyordum!

Futbolu bıraktığımda da (naçizane) uzun süre futbol antrenörlüğü yaptım.

Yani futbolu çok sevmeme rağmen gerekçesini bende bilmiyorum ama az öncede belirttiğim gibi futbol maçlarını stadyumlara giderek izlemediğim gibi televizyonlarda da pek takip ettiğim söylenemez işin doğrusu…

***

Cumartesi akşamı Bilgisayarımın başına oturmuş, her zaman olduğu gibi kendimce bir şeyler yazıp, bir şeyler çiziktirip duruyorum…

Tam yazdığım konuya konsantre olmuştum ki, birdenbire yan tarafımda duran cep telefonum çalıverdi…

Baktım; Dereli Belediye Başkanı Zeki ŞENLİKOĞLU arıyor…

“Hayırdır” diyerek telefonumun alıcısını açtıktan sonra; “Buyur Başkan” deyince; “Hocam yarın Derelispor’un Bulancak’la Derbi maçı var. Sen sosyal medyadan duymuşsundur ama sizi Derelispor’un hem kurucusu, hem de uzun süre ilk antrenörlüğünü yaptığınız için bende sözlü olarak davet etmek istedim.” Ve ben; “Maçları takip edemiyorum ama gelmeye çalışacağım” diyerek ikimizde karşılıklı olarak telefonlarımızı kapattık…

Kapattıktan sonra bu nazik davete memnun olmadım dersem hem yalan olur, hem de karşı tarafa haksızlık olur…

Bu ve buna benzer geçmişe ait bir sürü anılar birbirinin ardına zincirlenip, adeta art-ardına tren vagonu gibi anılar demeti geçmeye başladı zihnimin raylı sisteminde!

Kendi kendime düşünüp, kendi kendimle sohbet ediyorum adeta…

“Derelispor kurulalı kaç yıl oldu?” sorusunu soruyorum önce kendime…

Kendi soruma yine kendim yanıt veriyorum; “Federe olana kadar çok uzun erimli bir altyapı çalışması var ama faal olarak saha çıktığı günden bu yana tamı-tamına tam 43 yıl olmuş benim hesabıma göre…

Halbuki biz bir avuç heyecanlı genç ve birkaç yaşlı ağabeyimizle kurmuş ve Ankara’daki bürokratik işlerle de Engin Türker’i bir hayli yormuştuk…

Sırası gelemeden hem ölenleri yad etmek adına hem de yaşayanları biraz daha moral olsun diye Derelispor Kulübünün ilk kurucu kadrosunu bu sayfada sizlerle paylaşmak istiyorum…

Kuruluşu: 01. 10. 1973

Rengi: Sarı-Kırmızı

İlk Branşları: Futbol-Basketbol- Voleybol- Güreş-Boks- Yüzme- Atletizm

İlk Kurucuları: İbrahim SAMSUNLU- Süleyman ÖZBEK- Şaban KARAKYA- Akın BEKTAŞ- A. Tuncer ALMALI ve Halil İbrahim ÖZER.

Bu kurucu üyelerden İbrahim SAMSUNLU ile H. İbrahim Özer (öldü)

Bu tarihi belgeyi de sizinle burada paylaştıktan sonra şimdi tekrar konun asıl başlığına ve düşlerimi bıraktığım yere geri dönmek istiyorum…

Yazının giriş kısmında da belirttiğim gibi son yıllarda futbol maçlarına hiç gitmediğim gibi kurucu üyesi olduğum Derelispor maçlarına da hiç gitmedim…

Ancak bazen yerel basın sayfalarından, bazen Derelispor konusu geçince arkadaşlar arasında onların konuşmalarından dinliyorum Derelispor’un başarı durumlarını…

Dinlediğim arkadaşlar; “Derelispor büyük paralar harcayarak Bal Ligini ve daha sonra 3. Ligi hedefliyor gibi söylentilerle bilgi sahibiyim Derelispor Takımı hakkında…

Her neyse…

Sözü yine fazla uzattık…

Pazar günü her hangi olağan-üstü bir olumsuzluk olmazsa mutlaka Dereli Spor-Bulancak Spor Derbi maçına gitmeye karar verdim…

İyi ki de vermişim…

Yanıma arkadaş olarak Tuğrul Külünoğlu’nu alarak stadyumun yolunu tuttuk…

Stadyumun tam kapısına yaklaşmıştık ki, birdenbire karşımızda benim eski sporcularımdan Adnan ÇAKMAK ile Ahmet BAYBURT’A rastlayıverdik…

Adnan, memuriyet olarak Ordu’da çalışıyor ama konu Derelispor olunca ve diyelim ki maçta uzayda olsa Adnan uzayın derinliklerine merdiven dayar ve mutlaka Derelinin maçlarına gider dersem inanın abartmıyorum…

Neden abartmıyorum?

Çünkü Adnan ÇAKMAK Derelispor’da futbola başladığı gibi aynı zamanda bu takımında uzun süre Takım Kaptanlığını yaptı…

Neyse, kapalı tribüne vardık ki, benim zamanında antre ettiğimi ne kadar sporcu varsa sanki kendileri oynayacaklarmış gibi tribünü doldurmuşlar…

Biraz önce “Maça gitmeye iyi ki karar vermişim” demem bundan…

Gördüklerimin adını unutmadan söyleyecek olursam, ta İstanbul’dan yola çıkıp Derelispor’un maçını izlemeye gelen; Cevdet AKTAŞ, Ömer BAYRAM, Tayfun AYDIN, Orhan ANDİÇ birde baktım ki, tribünde benim sağımı-solumu doldurmuşlar, tıpkı eskiden hep beraber yaşadığımız heyecanları tekrar yine hep birlikte yaşıyoruz…

Ve derken…

Zamanı gelince takımlar sahadaki yerlerini aldılar…

(Şurada hemen parantez içinde söyleyeyim ki, her iki takım içinde maçın teknik kritiğini yapmayacağım)

Ve hakemler tarafından son hazırlıklar yapıldıktan sonra maç başladı…

Ancak bine bir parantez içine girerek şunu belirtmeliyim( Derelispor’un bu Bal Ligine çıkma ayağına kadar gelmesi önemli bir başarı. Ayrıca Bulancak Spor uzun yıllar profesyonel liglerde oynadığı için deneyimli bir takım. Onun için eğer Derelispor daha birinci devrelerde gol yiyerek elense yadırgamayacağım.)

Yani zihinsel olarak buna hazırım…

Ancak ne var ki, Derelispor maça bir giriş yaptı ki, sanki uzun süre 3. Lig ve Bal Liginde oynayan Bulancakspor değil de, Derelispor…

Özgüveni yüksek ve cesur bir biçimde şöyle on dakikaya yakın öyle güzel bir futbol ortaya koydu ki, ben bu kez önyargılarımı ve önsezilerimi silip; “Bu takıp maç sonuna kadar böyle oynarsa Bulancakspor’a fark atar diye düşünüp, bu düşüncelerimi de hem eski sporcularıma, hem de Derespor’un eski Başkanı Faruk DENKDİKEN’E belirttim…

Tekrar saha içine dönecek olursak…

Her iki takımda zaman-zaman birbirinden güzel oynuyor, zaman-zaman da her iki takımda aynı hatalara düşüyorlar…

Kapalı Tribün tarafını Derelispor seyircisine vermişler…

Açık tribün tarafını ise Bulancakspor seyircilerine…

Her iki takımın seyircileri de olması ve yapılması gereken tezahüratları yapıyorlar ve takımlarını düzeyli bir biçimde alkışlıyorlar…

Hava güzel…

Havanın güzel olduğu kadar tribünlerdeki seyirci ambiansı da güzel…

Eh, tribünler düzeyli olunca saha içindeki futbolcular da itişip-kakışmadan rakipleriyle takışmadan seyircinin gözüne hoş gelecek futbol oynuyorlar…

Uzatmayalım maç güzel geçiyor…

Birinci devre: 0-0

İkinci devre: 0-0

Maç uzatmaya gidiyor ve uzatmalar da:0-0

Denge bozulmadığı için penaltılara geçiliyor ve penaltılarda şans Bulancak Spordan yana gülüyor ve bir gol farkla maçı alıyor ve Bal Liginde kalıyor…

Seyirciler ise (ufak-tefek olayları hesap’a katmazsak) futbola doyuyor…

Ancak (uzun süre futboldan uzak kaldığım için bilmeyebilirim) Penaltı atılırken topa vuracak oyuncu topa temas edene kadar kaleci yerinden hareket edemez diye biliyorum. Ancak Bulancak kalecisi değil topa vuracak oyuncunun topa vurmasını beklemek, hakem düdüğü çalar-çalmaz topa vuracak oyuncunun üzerine yürüyor adeta… (eh kimsi itiraz etmediğine göre demek ki bu kurallar değişmiş)

Sonuç…

Her ne kadar kazanan ve gülen taraf Bulancak Spor olsa da, her iki takım yenişemeyip, denk kuvvetler şeklinde nahoş olaylara yer vermeden güzel bir futbol ortaya koydukları için tüm samimiyetimle ayakta alkışlıyorum…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?