HANGİ SÖZCÜĞÜNDEN RAHATSIZ OLMAKTASINIZ?

HANGİ SÖZCÜĞÜNDEN RAHATSIZ OLMAKTASINIZ?

Militanlarının cadde ve sokaklarda devriye gezerek kimlik denetimi yaptığı, vergi topladığı, yetkililerin, ‘…görmezlikten gelin, dokunmayın..’ diye emir verdiği, hendeklerin açıldığı… dönemlerde, PKK ile yürütülen açılım/çözüm sürecinde, ‘ırkçı, kafatasçı, ideolojik’ olduğu gerekçesiyle, onlara sunulan jest kabul edilip, 2013 yılında kaldırılmıştı.
İlgili yönetmeliğin Danıştay tarafından kaldırılması AKP’ni çok rahatsız etti.
İktidar ve yandaşları, ‘Anayasa ve yasalar çiğnendi, kararı tanımıyoruz, yargı idarenin üzerine çıkamaz,..’ gibi ağır ithamlarla top yekun saldırıya geçtiler.
Bir zamanlar çözüm diyerek PKK, FETÖ ile işbirliği yapanlar öfke içersinde.
Eğitimin ‘yoğun bakımda’ olmasının nedenlerinin başında gelen bir eğitim sendikası, 81 ilde basın açıklaması yaparak yargı kararını protesto etmekte.
‘Yerli ve milli’ olduğunu iddia edenler karara şiddetle karşı çıkmakta.
Ülke nüfusunun yüzde 12’si yabancı uyruklu, etik değerler dibe vurmuş, toplumsal barış ve birlikte yaşam sarsılmış, dışa bağımlı tüketim artmakta…, birilerinin uğraşı Andımız.
Toplumun ortak değerlerinin yok edilmesi uğruna ellerinden gelen yapılmakta.
‘Andımızın ruhu bizde yok, hissetmiyoruz! Neden okuyalım…’ diyen siyasetçi ile ne olduğundan habersiz, sadece onlara inanarak karşı çıkmakta olan vatandaşlara soralım.
Andımızın hangi sözcükleri sizleri rahatsız etmekte, neresi ideolojik?
Birleştirici, kucaklayıcı yanlarını görmezlikten gelerek, ülkemizin üniter yapısından kaynaklanan farklı etnik kimliklerin ayrıştırılmasına çalışmak kimlerin işine gelmekte?
‘Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim…Ne mutlu Türk’üm diyene..’ sözlerinin kafatasçılık, ırkçılıkla nasıl bir bağlantısı bulunmakta?
Atatürk’ün açtığı yol ve gösterdiği hedef, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma, ilerleme, gelişme yolu değil mi?
Andımızı yasaklayan ve savunucularını rahatsız eden, tahammülsüz kılan ne?
Okullarda okutulmaması önerisini Öcalan’ın yaptığı iddiasına ne demeli?
‘Kutsal Savaş’ın felsefe, ruhu ve emperyalizme karşı verdiği mücadeleyi anlamakta zorlananların Andımızdan da anlam çıkarmaları olası değil.
Birilerinin rahatsızlık duyduğu, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene!’ sözleri sadece bir ırkı yüceltmeye yarayan ayırımcılık söylemleri değil; ülke bütünlüğü, vatan, cumhuriyet, barış, adalet, sevgi, saygı… kavramlarını içermekte.
Cumhuriyetin değer, simge ve kurumlarına öfke kabarması olanlar, 10. Yıl ve İzmir Marşlarından da huzursuz olmakta.
‘..Muhterem Fetullah Gülen’e çete diyemezsiniz, ülkemizin yetiştirdiği en önemli değerdir…’ diye sahiplenenlerin Andımıza karşı çıkmaları yadırganmamalı.
Onlar, görevlerinin gereğini yerine getirmekte.
Gerçek olanı, bunca yıldır söylendi ancak, ‘doğru, çalışkan…’ olamadık.
Küçükleri sevip, büyükleri sayamadık, varlığımız Türk varlığına armağan yapılamadı.
Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe ulaşamadık.
Kısaca, sözlerini içselleştirip, davranış haline getiremedik.
Öyleyse suçu, unutturulan ve yasak konulan Andımızda değil, kendimizde arayalım.
Bir tepkimiz de, gür bir sesle, ‘herkes yerini ve haddini bilmeli, bu değerleri yok sayamazsınız, Andımız, ulus bilinci, yurttaş kimliği, insani değerlerin… öğretilmesidir.’ diye ortaya çıkamayan CHP lideri Kılıçdaroğlu’na.
Yargı kararını uygulamaya koyacak olan bakanlık sarayın gölgesinde ve temyize başvurmakla meşgul.
İtirazımız, yaşamı boyunca bir kitap okumamış, daha 10 yıl öncesine kadar etik değerleri savunan, daha sonraki süreçte ulusal duygularından çok şey kaybeden, (bilinçli ve kasıtlı olarak kaybettirilenlerin) ‘okunmazsa ne olur ki?’ söylemine.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?