Neyi mi konuşalım;
Şu sıralar Sağılık Emekçileri neden çok yorgun düşüyorlar onu konuşalım.. .
Belli azınlık Covid-19 testini en kolay şekilde istediği yerde ve istediği zaman yaptırabiliyor da;
Acaba Sağlık Emekçileri de, kendilerine zaman ayırıp ‘Korona testi’ yaptırabiliyorlar mı, yaptıramıyorlar mı onu düşünüp,onun üzerine konuşalım…
Yani demem o ki;
Bir Sağlık Emekçisinin, hastasına sağlıklı bakabilmesi için önce onun sağlıklı olması gerekmez mi?
Elbette onun moralinin ve motivasyonunun düzgün ve sağlıklı olması gerekir…
Bir Sağlık Emekçisi, hastasına en iyi şekilde hizmet verebilmesi için; önce onun stres ve yorgunluklardan uzak olması gerekir…
Vesaire, vesaire..
Sizce de öyle düşünmüyor musunuz?
Gazete sayfalarından okuyor veya televizyon haberlerinden şu haberleri duyunca insanın içi acıyor ve rahatsız oluyor;
“SES İşyeri temsilcilerinin katıldığı ankete göre hastanelerin yüzde 59’unda Covid-19 tanısı yapılan sağlık çalışanı bulunuyor”
Ve bu sayının toplamda 1833 olduğunu belirten sendika, bunun;
388’inin doktor
659’unun ebe/hemşire
211’inin sağlık memuru/teknisyen
279’unun temizlik emekçisi olduğu belirtiliyor…
Hastalanan 1188 sağlık çalışanının;
Yüzde 59’u hastalığını evde ilaç alarak geçiriyor.
Yüzde 38’inin serviste yatarak tedavi gördüğü..
Yüzde 3’ünün yoğun bakımda tedavi gördüğü ifade ediliyor..
(Sayısal rakamı açıkçası bilmiyorum İnternet dünyasında da aradım bulamadım;;)
Bu zamana kadar hastasını sağlığa kavuşturma uğruna’ kendi sağlığını tehlikeye atıp, aramızdan ayrılan kaç doktor, hemşire ve sağlık emekçisi var doğrusu ben bilmiyorum..
Eğri oturup, doğru konuşacak olursak;
Şu sıralar, sağlık emekçilerinin -hastaları için- kendi sağlıklarını tehlikeye attıklarını görmezlikten gelemeyiz…
Devlet hastanelerinin tıka-basa dolu olduğu söyleniyor…
(Ne kadar doğrudur, yanlıştır bilemem)
Özel hastanelerin Covid-19 Pandemi hastalarını ‘hastanelerine’ almadıkları söyleniyor..
Tekrar hastane koridorlarına geri dönecek olursak;
Sağlık emekçileri şu sıralar hastane koridorlarında oradan-oraya koşuyor…
Ve bitkin düşüyor…
Hastasının sağlığı için koşuştururken kendi sağlığın unutuyor!
(Hani terzi kendi söküğünü dikmeye fırsat bulamaz misali)
Herkesin ‘test yaptırmasına’ yardımcı oluyor da;
Kendine test yaptırmaya fırsat bulamıyor…
Üstüne-üstlük, çektiği sıkıntıları da kimselere anlatamıyor!
Belkide “mesleğimin özelliği” diyerek, derdini içerisine atıyor!
Kim bilir; belki çektiği sıkıntıları ‘amirim azarlar’ korkusu ve tedirginliğine kapılıp derdini kimselere anlatamıyor!
Eeeeee?
E’si şu;
Şu sıralar, hastane koridorlarında oradan-oraya koşuyor…
Hatta oradan-oraya, odadan-odaya koşuşturduğu yetmediği gibi;
Hasta yakınlarının sorduğu adrese de yanıt veriyor…
Peki dışarıda neler oluyor?
Dışarıda neler olduğunu da hemen söyleyelim…
Her zaman ve her konuda olduğu gibi;
Covid-19 Pandemi tehlikesi yaygınlaşmaması için herkesin uyması gereken ‘Maske Takma’ konusunda da disiplinsiz bir vaziyetteyiz…
Yani;
Kimimiz maske takıyoruz, kimimiz takmıyoruz…
Herkes kendi kafasına göre takılıyor!
Yani;
Sen ne kadar toplumsal konulara ayak uydurmaya çalışırsan çalış…
Ne kadar toplumsal kurallara saygı duyarsan duy…
Senin uymaya çalıştığın düzeni birileri bozuyor!
Örneğin;
“Maskenizi takmadan aman sokağa çıkmayın” mı deniyor…
Ama her nedense…
Bunun tam karşıtını yapmak istercesine…
Maskesini yüzüne takmayanlar olduğu gibi koluna takıp gezen..
Ve ‘sürü psikolojisi’ne kendisine rehber edinen bir sürü insan var.
Sonuç;
Toplumun tamamını ilgilendiren konularda uyulması gereken kurallara uymayı ‘acizlik’ değil, tam tersine ‘uygar bir insan’ olduğumuzu anlatmak, göstermek için maskelerimizi takmalıyız.
Yani;
Birileri kurallara uymadı diye, olumsuzlukları örnek almamalıyız..
Yani;
Olumsuz insanları değil, olumlu insanları kendimize örnek almalıyız..
Yani;
Bizi örnek alacak olanlara kötü örnek değil, tam tersine iyi örnek olmalıyız…
Yani;
Kuralları bozanları örnek alıp, sürü psikolojisi ile olumsuzların sürüsüne katılmamalıyız…
Bu öneri ve duygularla;
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Bu korona tehlikesini topluca atlatabilmek içinde;
Maskenizi takmayı unutmayın…