Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
HAVVA ANA;’DEVLET BENİM’ DEMİŞTİ DANIŞTAY ‘HAKLISIN ANACIĞIM’ DEDİ
  • 0
  • 232
  • 15 Temmuz 2020 Çarşamba
  • +
  • -

Evet sevgili dostlar,
Saygıdeğer canlar,
Üst-başlığı yanlış okumadınız..
Doğru okudunuz ..
Yaşadığı doğayı önemseyenler ve talan etmek isteyenlere karşı koruma duygusu yaşayanlar unutmamıştır diye düşünüyorum…
Bundan dört yıl önce ‘Yaylalara Yeşil Yol’ yapıyoruz adı altında İş makinelerini yaylalara çıkararak, doğayı tahrip etmek isteyenlere karşı direnen bir Havva Ana vardı..
Hani şu İş-Makinelerinin önüne oturup kalkmayan…
Hırsını ve öfkesini elindeki değneği çimenlere vurarak konuşan!
Hani valinin; “Ana sen devlete karşı mı geliyorsun” dediğinde..
Havva Ana bütün öfkesini öne çıkararak; “Kimdir devlet?”
“Devlet benim”
“Devlet, bizim sayemizde devlettir” diyen bir Havva ana vardı ya.
İşte bu Havva anayı, Danıştaş İdari Dava Daireleri Kurulu haklı buldu..
Ve ‘OY BİRLİĞİ’ ile aldığı kararı, kamuoyuna şöyle duyurdu;
“Kendi özgün koşulları ve doğal çevresi ile yayla yerleşmelerinin öne çıkmaları yerine, yaylanın tanımı ve niteliğine aykırı bir biçimde yaylalar arasında yatay bir ilişki yaratarak yayla yerleşmelerinin özgünlüklerinin zayıflamasına sebebiyet vereceği sonucuna varılmıştır.” diyerek;
Yürütmenin durdurulmasına karar veriyor..
Yani; Artvin’den başlayıp, Samsun’a kadar devam edecek olan YEŞİL YOL Projesinin yürütmesinin durdurulmasına karar veriliyor…
Doğu Karadeniz yaylacıları lehine verilen bu karara bakalım uyan olacak mı?
Yoksa bu ‘kararı’ verenlerin başına bir iş açacak mı?
Bunu şimdilik bilmiyoruz..
Bekleyip göreceğiz…
Demek ki neymiş efendim?
Haklı direnişlerden sonuç alınabiliyormuş…
Ancak ‘sonuç alınıyor’ alınmasına da..
Beynimin kıvrımlarında ve girdaplarında dolaşan bir soruyu da yanıt bulmakta zorlanıyorum…
Şöyle ki;
Doğu Karadeniz yaylaları üzerinde, yani Artvin’den Samsun’a kadar yaylaları birbirine bağlayan 7 metre genişliğinde ve gidişli- gelişli kalın asfalt projeli YEŞİL YOL yapımı, durdurulmasına durduruldu da…
Peki Samsun’dan-Artvin’e kadar, sahilden yaylaların merkezi yerleşkelerine ‘dikey’ biçimde ve bir karış kalınlığında yapılan asfalt yolların birçoğu yapılıp bitirildi…
Sözünü ettiğim bu yollar bitirildi bitirilmesine de…
Ancak Giresun’u-Dereliye bağlayan 28 kilometrelik yol 15 yıldır bitirilemiyor…
Açıkçası bitirileceği de görülmüyor…
Her neyse..
Konunun merkezine tekrar geri dönecek olursak…
Ve aklımıza gelen amatörce soruları şöyle gelişigüzel sıralayacak olursak;
Son yıllarda üzerinde titizlikle durulan bu ‘YEŞİL YOL projesi gerçekten yöre halkının çıkarları için mi yapılmak isteniyor?
Yoksa yaylalarımızın altında yatan madenlerimizi her kim satın aldıysa; ileride onların kuracağı şantiyeler arası rahat gidiş-geliş yapılması için mi yapılıyor?
Bu yapılması çok istenilen yollar, gerçekten yaylalarda yapılacak olan lüks oteller, restoranlar ve bungalov evler için mi yapılıyor?
Yoksa, yerli-yandaş yatırımcılarla, yabancı sermaye ortaklığının satın aldığı yaylalarımıza kuracakları ‘tatil köylerine’ rahat gidilip gelinsin diye mi bütün bu çabalar?
Ve burada aklıma ister-istemez şöyle bir şeytanlıkta geliyor…
Hani diyorum;
Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayanlara şöyle bir soru sorsak;
“YEŞİL YOL denilince ne anlıyorsun?” diye…
Tek sorulu bir anket yapılsa…
Acaba kaç kişi bu sorunun ‘doğru yanıtı’ verir?
İnanın ben çok merak ediyorum…
Ve bu soruyu da gelişigüzel ortaya attıktan sonra özetleyerek sonlandırmak istiyorum..
Şu sıralar çok sıkıntılı günlerden geçiyoruz;
Tamam…
Dünyanın başına bela olan Covid-19 pandemi denilen sorunla bizlerde cebelleşip uğraşıyoruz;
Tamam…
Hepimiz Ayasofya’ya namaz kılmaya gidemezsek de…
Bu zamana kadar o mekanda namaz kılındığını bilmiş olsak da;
Sanki Kostantinapolisi tekrar fetih etmiş gibi sevinip, düğün bayram ediyoruz;
Ona da eyvallah!..
İşsizlik sorunumuz yok…
Ekonomik durumumuzda şimdilik herhangi bir sorun da yok!
Yediden-yetmişe gelir durumumuz da çok iyi elhamdülillah!
Geriye kala kala bir tek şey kalıyor;
Yaşadığımız yörenin doğal güzelliklerini korumak…
Ki; kuşlar bile yuvalarını koruduğuna göre…
Yani hiçbir canlı yaşadığı yuvaya kimseleri yaklaştırmadığını ve koruduğunu biliyorsak..
Bizler neden korumayalım yaşam alanlarımızı?
Havva ana yuvasını korumak için direnirken…
Yüreğini ortaya koyup; “Devlet benim oğul benim” derken…
Ve daha sonra devletin en yetkili organları Havva anayı haklı kılarken;
Biz hala suskun suskun oturuyoruz…
Taşımamız gereken sorumluluktan uzak duruyoruz…
Yani…
Kısacası…
‘Adam sende’ vurdumduymazlığımızı devam ettiriyoruz.
Kim bilir;
Belkide”bilirse en iyisini efendilerimiz bilir” düşüncesine yaslanıp;
İradelerimizi teslim ettiğimiz efendilerimizin huzurunu kaçırıp ve rahatsız etmek istemiyoruz!…
Kapıya gelmeden tehlike…
Yaylalarımız üzerinde dönen dolaplar üzerinde düşünüle..

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM