HEM ÇAYINI KAHVENİ İÇİYORSUN HEM MANZARA SEYREDİYORSUN

HEM ÇAYINI KAHVENİ İÇİYORSUN HEM MANZARA SEYREDİYORSUN

Böyle bir keyfi nerede mi yapıyorsunuz?
Keyfinizi kaçırmadan hemen söyleyelim;

Giresun Kalesinin güney yakasında,
Kale’ye Çınarlar mahallesi tarafından çıkışında,
Yokuşun başında,
Ve birinci virajda;
Yolun üstünde ‘Dr. Hakan Güvenç’ adına yaptırılmış küçük bir çay bahçesi göreceksiniz…

İşte ‘üst başlıkta’ da dediğim gibi;
Hem çayınızı-kahvenizi içip ve hemde doya doya doğanın güzel manzarasını gözlerinizin içine dolduracaksınız!

Sözünü ettiğim ‘çay bahçesinin’ alanı küçük ama; Kastamonu usulü yapılmış vernikli ağaç tabure ve sehpa masanızın başına geçip oturuyorsunuz…
Sırtınızı güneşe veriyorsunuz…
Yüzünüzü manzaranın engin derinliklerine ve güzelliklerine çeviriyorsunuz…
Ardından ne içecekseniz; çayınızı-kahvenizi söylüyorsunuz…

Ondan sonra ister benim gibi yalnız başınıza oturup ve tıpkı karşı tarafınızda duran ve -anlatılan efsanelere göre- Giresun’un güzelliğine ‘ağzı açık kalan’ Gedikkaya gibi, sizde ağzınız açık bir şekilde dağlardan-denizlere yönelik manzara izliyorsunuz!

İsterseniz manzara izleme yolculuğunuzu denizlerden başlatıp ve gözlerinizi ‘Sis Dağının’ karlı tepelerine çevirip, doya-doya, içinize sindire-sindire ‘karlı tepeleri’ seyrediyorsunuz…

Gözlerinizin yorulduğunu hissedince, çeviriyor başınızı birazcık sağ tarafa; Çal Dağının ve Karagöl dağlarının ve yaylalarının başından eksik olmayan bembeyaz duman kümelerinin şekilden- şekle girdiğini gözlüyorsunuz…

Tepelere bakmaktan gözlerinizde yorgunluk belirtisi başladıysa; tekrar çeviriyor başınızı Trabzon tarafına doğru; deniz’in mavisi ile gökyüzü maviliğinin birbiriyle nasıl bir uyum içinde olduğunu izliyorsunuz!

Ve daha sonrada gözlerinizi manzarayla iyice doyurduktan sonra da ‘çay-kahve içtiğiniz’ yere ismini veren; Dr. Hakan Güvenç’in kısa yaşam öyküsünü ya; Bir kaide üzerine yazılmış plakalar üzerinden okuyorsunuz…

Ya da, yakından birazcık olsun tanıyorsanız, onun sağlığında; ne gibi bir yaşam felsefesine sahip olduğunu bir kez daha düşünüp ve birazcık kafa yoruyorsunuz…

Örneğin ben öyle yaptım…
Doğrusunu söylemek gerekirse ben Dr. Hakan Güvenç’i, yakın arkadaşları kadar elbette tanımam ama…
Tanıdığım kısa süre içerisinde sosyal yaşamın içerisinde nasıl bir yer aldığını az-buçuk bilenlerdenim..

(Görselde paylaştığım resimde ben Dr. Hakan Güvenç’in yaptığı gönüllü etkinlikler ve toplumsal çalışmaları üzerine düşünürken değerli meslektaşım Zeki Özkaya bu fotoğrafı kayıt altına almış ve sürpriz olarak bana da gönderiği için bu görseli paylaşmak istedim)

Değerli meslektaşım emekli eğitimci Zeki Özkaya, bu fotoğrafı çekerken ben Dr. Hakan Güvenç’in şu yönlerini düşünüyordum;

“Hakan Güvenç bir doktordu..”
Bir yandan sevdiği mesleği yaparken, bir yandan da toplumsal sorumluluklarını gönüllü olarak yerine getiriyordu…
Ve bildiğim kadarıyla, hiç abartmadan söyleyebilirim ki;
Tedavi ettiği yoksul hastasının ilaç alacak parasını bile çıkarıp cebinden verdiği söyleniyordu…

Ve yine benim bildiğim kadarıyla Dr. Hakan Güvenç, mesai-dışı zamanlarda ‘spor yapmayı’ seviyordu…
En çok da uzun yürüyüşleri ve ‘Dağcılık Sporunu’ çok seviyordu.
Kimselerin çıkamadığı yerlere çıkmak…
En yüksek tepelerden “İşte Özgürlük bu” diye haykırmak!
Ve yaptığı ‘etkinlikleri’ de birilerinin adına yapmak istiyordu…

Tıpkı 17 Ağustos 2004 yılında Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesinde 7439 metre yüksekliğe çıkıp, bunu askerlik yaptığı sırada Güney Doğu bölgesinde kaybettiği arkadaşlarının, askerlerin anısını yaşatmak için bu zirveye çıkmak istediği gibi…
Ve onunda bu zirvelerden yuvarlanıp, bedeninin nerede saklı olduğu ve yerinin hala nerede olduğu bilinmediği gibi…

“Kalede Keyif” sohbetimizi özetleyerek sonlandıracak olursak;
Bir yandan doğanın dirilişini, yeşermesini ve dağ başlarında gelin duvağını andıran beyaz kar örtülerini ve manzaralarını izlerken, bir yandan da Dr. Hakan Güvenç’in yaşam felsefesini ve toplum içindeki duruşunu düşünüyordum…

Son söz;
Deniz Dağcılık Kulübünün, Dr. Hakan Güvenç adına yaptırdığı ‘Anı Bahçesi’ gerçekten çok güzel ve manzaralı bir yere yapılıp ve çok güzel tanzim edilmiş…
Galiba bundan sonra ‘akşam beş çayımı’ bu Dr. Hakan Güvenç Çay bahçesinde içeceğim…

Çünkü bu yaştan sonra şehir gürültüsünün içinde oturup kafamı yormak istemiyorum…
Tam tersine, sohbet ve düşünce eylemimin daha sağlık olması için hem gürültüsü, havadar bir yerde oturmak istiyorum…
Ve hemde içimi doldura doldura manzara izlemek istiyorum…
Ve bencil davranmayıp, sizlere de tavsiye ediyorum…

Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Salıklı düşünmek ve manzara izlemek istiyorsanız;
Giresun manzarasına Dr. Hakan Güvenç bahçesinden bakın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?