HEM İNSAN HAKLARI DENİLİYOR HEM DURMADAN İHLAL EDİLİYOR

HEM İNSAN HAKLARI DENİLİYOR HEM DURMADAN İHLAL EDİLİYOR

Allah Allah!
Bu nasıl iştir anlamadım gitti…
Neyi mi anlamadım?
Hani şu dünyayı yönetmek için öne çıkmış, dünya çapında büyük yöneticilerimiz var ya!
Hani şu emperyalizmin ağa babaları canım!
Hani şu yeryüzündeki bütün insanların çok-çok iyi yaşamaları için canları sıkılınca 365 günün bir ‘gününü’ onlara ayırıp;
“Buyurun istediğiniz gibi doya-doya kutlayın” diyerek, önce çıkan dünyanın büyük patronları var ya hani…
İşte bu dünyanın öne çıkmış büyük patronları 1949 yılında bir araya gelerek -10 Aralık- gününü ‘İnsan Hakları Günü’ olarak ilan etmişler…
Ve “2. Maddesin” de şöyle bir madde düşmüşler;
“Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi bir fark gözetilmeksizin işbu Beyanneme’de ilan olunun tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.”
Nokta…
Bu maddenin bir benzeri ‘madde’de bizim anayasamızda var.
Yani bizim anayasamızın 10. Maddesinde de şöyle yazıyor;
“Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir.” diye yazıyor…
Eeeeee?
E’si şu; “Anlı-şanlı törenlerle, altın-uçlu kalemlerle tüm insanların güzel yaşaması için -kaleme alınan- İnsan Hakları Evrensel Bildirisindeki maddeler yaşamın içinde pratiğe geçirilemiyorsa…
Sadece ve sade (dostlar alışverişte görsün mukabilinden) günü kurtarmak ve eşe-dosta şirin görünmek için yapılıyorsa…
Bana ne sizin “İnsan Hakları Bildiriniz’den”
Bana ne sizin -10 Aralık Gününü- İnsan Hakları Günü Kutlaması ilan etmenizden…
Neymiş efendim?
1948 yılında Birleşmiş Milletler Komisyonu Paris’te bir araya gelerek 30 Madde üzerinde anlaşmışlar ve -10 Aralık Gününü- İnsan Hakları Günü olarak ilan etmişler…
Siz nasıl ve ne düşünürsünüz onu bilemem ama; bana göre Birleşmiş Milletler Gününün -ilan ettiği- bütün ‘gün’ ve ‘hataların’ hepsi fasa-fiso!
Hepsi kandırmaca!
Hepsi göz boyamaca!
İnsan Hakları Bildirgesinin 1. Maddesinde;
“Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğar” diye tarif etmesine rağmen; bugün bütün insanlar özgür mü?
Bütün insanlar birbiriyle eşit mi?
Bu yeryüzünde ‘insan hakları beyannamesini’ imza altına alan kimler?
Şu yeryüzünde ‘insan haklarını’ ihlal eden kimler?
Araya hiç laf sıkıştırmadan hemen söyleyelim;
Böyle yaldızlı-yaftalı çarı yapanlarda onlar, ihlal edende onlar…
Hı, ne dersiniz?
Yoksa yanlış mı düşünüyorum?
Bu güzelim dünyamızda ‘savaş’ çıkaranlar kimler?
Dünyanın dört-bir yanında sömürü tezgahlarını kimler kuruyor?
Yani bu yeryüzünde kim kimi iliklerine kadar sömürüyor?
Hangi ülkeler; hangi ülkenin insanlarını tahakküm altına almak istiyor?
Vesaire, vesaire…
Listeyi uzatın uzatabildiğiniz kadar…
Önce bu soruların yanıtı bulunmalı ki, İnsan Hakları denilen gün laik’i ile kutlanabilsin..
Neymiş efendim?
“10 Aralık” tarihi “İnsan Hakları Günüymüş”
Eeeeee?
Dünyanın birçok ülkesinde açlık gırla giderken, sadece sömürü olarak kullanılan geri kalmış ülkelerin çocukları açlıktan ve sağlık sorunlarını çözemediği için her gün binlercesi, zengin ülkelerin gözleri önünde acılar çekerek ölürken…
365 günün bir ‘günü’ İnsan Hakları günü olarak kutlanıyor ha?
Yersen!…
Siz nasıl düşünürsünüz onu bilemem ama; ben ‘İnsan Hakları’ deyince -ne yalan söyleyeyim- önce kendi ülkemdeki insanların ‘hak’ ihlalleri aklıma geliveriyor…
Örneğin; maden ocaklarında -iş güvenliği sağlanmadığı için- göçük altında kalan maden emekçileri aklıma geliveriyor…
Yasa ve statü gereği -eşit haklara- sahip olmalarına ve ellerinde ‘öğretmenlik yapabilir’ yazan diplomaları olmalarına rağmen 400 bin dolayında -atanamayan öğretmenler- aklıma geliveriyor…
Yasa sayfalarında aynı eşit haklara sahip olmalarına ve aynı eşit eğitimi almalarına rağmen ‘iktidar yanlılarının’ iş bulurken, siyasi olarak muhalif olanların siddin-sene iş bulamamaları aklıma gelir.
İnsan Hakları denilince; aklıma her nedense benim bu güzel ülkemde liyakat sahiplerinin kenara itilmesi ve onun yerine hiçbir liyakati olmayanların en yüksek mertebelere yerleştirildiği aklıma geliverir…
İnsan Hakları denilince; niyedir bilmem benim aklıma hap siyasi iktidardan farklı düşünüyor diye ‘işkence tezgahlarına- yatırılan düşünmeyi becerebilen insanlar aklıma geliverir!
Vallahi siz nasıl düşünürsünüz onu pek bilemem aba, ben ne zaman bir ‘insan hakları’ sözünü duysam aklıma birdenbire; bir yanda fildişi Kulelerde yaşayanlar…
Öte yanda çöpten ekmek toplayanlar aklıma geliverir..
Üreten değilde, sadaka verilerek idare edilmek istenen toplum aklıma gelir…
Vesaire, vesaire…
Liste uzadıkça uzuyor…
Yani uzatmak istiyorsanız, gerisini de siz devam edin…
Sözün özü;
Dünyanın hangi ülkesinde ve yöresinde olursa olsun…
Sömürülen sömürenin kim olduğunu tanımadıkça…
Sömürünün ve yoksulluğun bir kader olmadığı anlaşılmadıkça…
Yani ezilmek istenen toplumun yanında saf durmadıkça…
Veeeeeee!…
Ve hele hele insanlar ‘düşünme eyleminden’ uzak tutuldukça…
Daha çook “İnsan Hakları Günü” kutlar insan yerine koyulmayan toplumlar…
Yine de siz benim dediklerime kulak asmayın…
Doğuştan gelen haklarınıza uzak kalmayın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?