Hidayet Nedir?

Hidayet Nedir?

Allahû Teâlâ, doğuştan dalâlette olan insanların dünya hayatında Allah’a ulaşmayı dilemedikçe mürşitlerine ulaşmaları mümkün olmadığı cihetle kurtuluşu söz konusu değil buyuruyor. Hidayetin giriş kapısı Allaha ulaşmayı dilemektir. Başlangıç noktasında bütün insanlar dalâlettedir.

Musa A.s  Ay’ı doğarken görünce: “Benim Rabbim bu.” Fakat kaybolunca: “Eğer Rabbim beni hidayete erdirmezse, mutlaka dalâletteki kavimden olurum.” dedi.

Musa (A.S): “Onu yaptığım zaman ben, dalâlette olanlardandım.” dedi. Ve seni dalâlette buldu sonra hidayete erdirdi. Allahû Tealâ dalâlette olan insanların hidayete ulaşmaları için onlara hidayetçiler vazifeli kılar. Hidayetçiler insanlara hidayeti tebliğ ederler, insanları uyarırlar.

Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Allahû Tealâ insanları kendi likasıyla dünya hayatı arasında serbest bıraktı, kullar Allah’ın likasını seçti.” Yani: “Kullar cüz’i iradeleriyle Allah’a ulaşmayı diledi.”

 

Her devirde 2 grup insan vardır; Allah’a ulaşmayı dileyenler ve dilemeyenler. Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki: “Öyle insanlar vardır ki, cennetlik ameller işlerler ama gidecekleri yer cehennemdir. Öyle insanlar vardır ki, cehennemlik amel işlerler ama gidecekleri yer cennettir!”

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme’ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).

Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya ha-yatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaş-mışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

Yaratılış gayemize baktığımız zaman kadın-erkek herkes için esas olan Allah’a ulaşmayı dileyerek Allah’a kul olmaktır.

Allah’a ulaşmayı dilemek, günümüzde İslâm tatbikatından kaldırılmıştır!

Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişi, dünya hayatının cazibesine kapılan birisidir. Fatır-5’de Allahû Tealâ uyarıyor: Ey insanlar! Muhakkak ki Allah’ın vaadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. Aldatıcılar da sizi Allah ile (affına güvendirerek) aldatmasınlar.

Bir diğer tarafta ise, insanlar hiç amel işlemeyip: “Ben amel yapmıyorum fakat Allah’a inanıyorum, cehennemde leblebi gibi biraz yanacağım, Allah affedicidir, beni oradan sonra cennetine alır.” şeklinde düşünür. Şeytan Allah ile (Allah’ın affına güvendirerek) onları aldatır. Allah her iki sınıfı da uyarmaktadır. Uyarısını dikkate alanlar yalnızca Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir.

İslâm’ın 5 şartının (namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kurban kesmek) yaşanmasıyla cennete gideceklerini düşünen insanların durumu Zumer Suresi’nin 65. âyet-i kerimesinde açıklanıyor.

Allah’a ulaşmayı dilemeyenler, Kur’ân’ın özeti olan Asr Suresinde hüsranda olanlar olarak ifade edilmektedir. Hüsranda olanların gideceği yer cehennemdir. Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişi (gizli) şirktedir. Şirkte olan herkesin ameli boşa gittiğine göre o kişinin amelleri heba olur, geriye sadece günahları kalır. Allahû Tealâ, cennete girmenin standardını Mu’minûn Suresinin 102. âyet-i kerimesinde vermektedir. Bir insanın hasenat tartılarının ağır gelebilmesi için, o kişinin Allah’a ulaşmayı dilemesi lâzımdır. Eğer dilerse o zaman Allahû Tealâ o kişinin günahlarını örter, geriye sadece sevapları kalır. Sevapları günahlarından fazla olan, felâha ulaşan birisi olduğu cihetle Allahû Tealâ ona 1. kat cenneti müjdeliyor.

Ömrü boyunca İslâm’ın 5 şartını yerine getiren Allah’a ulaşmayı dilemeyen bir insanın amelleri boşa gideceği için, günahlarının sevaplarından fazla olması sebebiyle, Mu’minûn-103’e göre gideceği yer cehennemdir, orada ebedî olarak azaplanacaktır:

Zumer Suresi’nin 53-54. âyet-i kerimeleri gereğince; hayatı boyunca hep günah işlemiş, hiçbir cennetlik amel işlememiş olan bir insanın, Allah’a ulaşmayı dilemesi halinde, mutlaka Allah’ın o kişiyi Kendisine ulaştıracağını görüyoruz. Kişi Allah’a ulaşmayı dilerse Enfal-29’a göre Allahû Tealâ vereceği 7 furkanla birlikte o güne kadar kişinin işlemiş olduğu tüm günahları örter. Günahları örtülen kişinin doğal olarak sevapları günahlarından fazla olacağı için Mu’minun-102 göre gideceği yer cennettir.

Allah’a ulaşmayı dileyenin mutlaka Allah’a ulaştırılacağı Ankebût Suresinin 5. ayeti kerimesinde ifade ediliyor. Ankebût-6’daki, kişinin nefsinin cihadı; ıslah edici amellere başlaması anlamına geliyor. Allah, âmenû olanları (Allah’a ulaşmayı dileyenleri), Kendisine ulaştıracağını, onları ıslah edici amellere başlatmakla garantisi altına almıştır, Allah’a ulaşmayı dileyenin nefsini 7 kademede tezkiye edip ruhunu Kendisine ulaştıracağını Şûrâ-13’te beyan etmektedir. Allah’a ulaşmayı dileyen kişi, 7 furkan ve 12 ihsanla huşû sahibi olduktan sonra Allah’tan mürşidini talep ederse, Allah mutlaka ona mürşidini gösterir. Mürşide tâbî olduğu zaman Allahû Tealâ’dan 7 tane ni’met alır. 7 ni’metten bir tanesi nefs tezkiyesi yani ıslâh edici amellere başlamaktır.

Nefs-i Emmare, Levvame, Mülhime, Mutmainne, Radiye, Mardiyye, Tezkiye kademelerini, zikir artışlarına paralel olarak geçen kişinin kalbi, her tezkiye kademesinde %7’lik fazl artışıyla % 51 nurlanır ve tezkiye kademelerine paralel, ruh da birer birer gök katlarına yükselir, 7. gök katında 7 âlemi geçtikten sonra yoklukta Allah’ın Zat’ına ulaşır. Kişinin ruhu Allah’ın Zat’ında ifna (yok) olur. Allah’ın Zat’ı onun ruhu için (meab) sığınaktır, o kişi de evvab adını alır. Allahû Tealâ Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor ki; 50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîdin.

Ve cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı.

50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).  İşte size vaadolunan şey budur (cennettir). Bütün evvab (ruhu Allah’a ulaşarak sığınmış), ve hafîz olanlar (başlarının üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) için.

Mürşidine tâbî olurken başının üzerinde Devrin imamının ruhunu taşıyan herkes muhafızın sahibidir; hafîzdir. Ama ruhu Allah’ın Zat’ına ulaşıp, Allah’ın Zat’ı o kişinin ruhuna sığınak (meab) olan, olduktan sonra ulaşan kişi; evvab’tır. Bu kişi 3. kat cenneti Allahû Tealâ’dan ikram olarak almıştır ve dünya saadetinin yarısını Allah ona yaşattıracaktır.  Sevgi ile kalın…

Kaynak: Kuran-ı Kerim ayetleri..

26/ŞUARÂ-20, En’âm-77, Şuarâ-20 ve Duhâ-7 net olarak bunu ifade etmektedir:

93/DUHÂ-7, . Zâriyât-56’da, 51/ZÂRİYÂT-56, 35/FÂTIR-5, 39/ZUMER-65,

103/ASR-2, 103/ASR-3, 23/MU’MİNÛN-102, 23/MU’MİNÛN-103, 39/ZUMER-53, 39/ZUMER-54, 8/ENFÂL-29, 29/ANKEBÛT-5, 29/ANKEBÛT-6, 42/ŞÛRÂ-13,

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?