Hukukun gücü mü yoksa gücün hukuku mu geçerlidir…

Hukukun gücü mü yoksa gücün hukuku mu geçerlidir…

Yerel seçimler yapıldı. Seçmen tercihini yaptı ve kazananlar belli oldu. Fakat seçim ve mazbata tartışmaları 10 gündür sürüyor.
Bu gidişle bir süre daha süreceğe de benziyor.
Şimdi örnekler üzerinden şu soruya yanıt arayalım. Ülkemizde hukukun gücü mü geçerlidir yoksa gücün hukuku mu?
***
İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini Ekrem İmamoğlu değil de Binali Yıldırım kazanmış olsaydı ve CHP itiraz ediyor olsaydı ne olurdu?
Çoktan ‘ atı alan Üsküdar’ı geçmiş’ olurdu!
Binali Yıldırım mazbatasını almış ve görevine başlamış olurdu.
Fakat İmamoğlu’na 11 gündür mazbatası verilmiyor.
Burada ‘gücün hukuku’ devrededir.
YSK’ya da o gücü ile psikolojik baskı yapmaktadır.
Islak imzalı tutanaklar tutulmuş, sandık başkanı ve partilerin sandık görevlileri imzalamış ve o tutanaklara sayım sırasında parti görevlilerinden kimse itiraz yapmamış, itiraz tutanağı tutulmamış veya tutanağa şerh düşülmemiş…
Daha önce YSK’nın verdiği kararlara göre bu durumda yapılan itirazlar geçersizdir. (Seçim yasası 112. Madde)
Bu seçim sonucunda ‘güç’ devreye girdi ve YSK daha önceki karalarının aksine bir uygulamaya ‘evet’ demek durumunda kaldı.
Geçersiz oyların yeniden sayılmasına karar verdi.
İmamoğlu yine önemli bir farkla önde çıktı.
Mazbata verilmedi!
İktidar gücü yeni bir itiraz daha etti. Bu defa 51 sandıkta tüm oylar yeniden sayılmaya başlandı. Yetmedi biraz daha sandık eklendi.
Onlarda sayıldı.
Yine İmamoğlu önde çıktı.
Mazbata yine verilmedi.
Belediye seçimleri basit çoğunluk esasına göre yapılır. Yani MHP Lideri Bahçeli’nin de söylediği gibi bir oy fark atan seçimi kazanır.
Fakat AKP lideri ve cumhurbaşkanı Erdoğan, “öyle 13-14 bin oy ile seçim kazandım denilemez” açıklamasında bulundu!
Güç, kendi hukukunu ortaya koydu!
Ardından Büyükçekmece ilçesi için çeşitli iddialar ortaya atıldı.
Seçmen listelerinde usulsüzlük yapılmış demeye başladılar.
Oysa o seçmen listeleri seçim takvimi gereği askıya çıkmış, itirazlar yapılmış ve YSK bu sürecin sonunda seçmen sandık listesini kesinleştirmişti.
YSK’nın kesinleştirdiği listelere göre seçmen sandık başına gitti.
CHP adayı Hasan Akgün, AKP adayı halen İBB olarak görev yapan Mevlüt Uysal karşısında seçimi kazandı.
Mevlüt Uysal ‘koltuksuz’ kaldı. Büyükçekmece’de ona koltuk aranıyor!
Şimdi kesinleşmiş listeler üzerinden içtihatlara aykırı olarak yine gücün hukuku geçerli olsun amaçlı itirazlar yapılıyor.
Emniyet görevlileri aracılığı ile Büyükçekmece’de delil oluşturma amaçlı iki gündür çalışmalar yürütülüyor.
Evlere baskınlar yapılıyor. İnsanlar tedirgin ediliyor.
YSK’ya da ‘mazbatayı verme, bize zaman kazandır ve delil bulalım’ amaçlı psikolojik baskı yapılıyor.
Yine gücün hukukuna örnek bir durum!
Seçim takvimine göre YSK’nın itirazları sonuçlandırması için kalan süre 2 gün. 13 Nisan itibarıyla YSK karar vermek durumundadır.
Bakalım hukukun gücü ile mi karar verecek, yoksa gücün hukukunun etkisi altında kalarak mı karar verecek…
Hukuk devletinde hukukun gücü geçerli olmalıdır.
Gücün hukuku demokrasi dışı yönetimlerde geçerli olur!
***
Doğu ve Güneydoğu’da bazı yerlerde yapılan bir uygulamada tartışılmaktadır. HDP bazı yerlerde, KHK ile ihraç edilmiş isimleri aday olarak gösterdi.
Bu isimler KHK ile ihraç edilmiş olsalar da haklarında herhangi bir cezai işlem yapılmamıştı.
Sabıka kayıtları yoktu.
Nitekim adaylık başvurusu yapmışlar ve adaylıkları da YSK tarafından onaylanmıştı.
O zaman da KHK ile ihraç edildiklerini YSK biliyordu.
İktidar da biliyordu.
Başvurular kabul edildi. Seçimler yapıldı. Şimdi YSK yapılan itiraz üzerine karar alıyor.
“KHK ile ihraç edilenler kazanmış olsalar dahi mazbataları verilmeyecektir. Mazbata ikinci sıradaki kişiye verilecektir.”
İkinci sıradaki isimlerin hepsi de AKP’li!..
İtiraz eden de AKP…
Yine gücün hukukuna örnek!
***
Bir başka örnek de Şaban Vatan için verilen karardır. Rabia Naz olayını tüm ülke öğrendi. Çünkü babası Şaban Vatan, kızının ölümünün arkasındaki sır perdesini aralamak ve sorumluları yargı önüne çıkarmak adına ciddi çaba gösteriyor.
Sosyal medya üzerinden çabası sürüyor.
Medya üzerinden çabası sürüyor.
Bu çabası ile bazı bilgiler gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu Cumartesi kadın dernekleri pek çok ilde Rabia Naz adına etkinlikler yapacaklar.
Amaçları hukukun işlemesini sağlamaktır.
Çünkü bir yıldır adeta yerinde sayıyor!.
Bu arada babanın çabaları sonucu izler bazı isimlere doğru gitmeye başladı. O isimler iktidar partisinden önemli isimler.
Baba da bu isimleri açık açık söylüyor.
Kanıtlar ortaya koyuyor.
O isimlerin savcılıkça ifadeye çağrılması gerekirken, olan acılı babaya oluyor.
O siyasi gücün etkisi ile olacak, kardeşi acılı babanın ‘akli dengesi yerine değil, müşahede altına alınsın ve tedavi edilsin’ amaçlı savcılığa dilekçe veriyor.
Bir yıldır Rabia Naz’ın ölümü ile ilgili soruşturma saatte 5 km hızla yol alırken, kardeşin şikâyeti üzerine işlemler saatte 100 km hızla yol alıyor.
Ve dün mahkeme acılı baba için üç hafta Samsun Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde müşahede altına alınması kararı veriyor.
Üst mahkemeye itiraz ediyor ama reddediliyor.
Şimdi baba, kızı Rabi Naz’ın ölümünün yıldönümünde üç hafta müşahede için mevcutlu olarak Samsun’a götürülecek.
Yine gücün hukuku etkili oldu!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?