Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
İKİ GÜNLÜK GEZİDEN NOTLAR VE ÜRETİMİN İÇİNDE OLANLAR
  • 0
  • 163
  • 06 Temmuz 2020 Pazartesi
  • +
  • -

Merhaba sevgili dostlar,
İki günlük bir aradan sonra tekrar merhabalar değerli canlar…
Siz değerli sayfa arkadaşlarım ve sohbet paydaşlarıma iki günlük bir geziye çıkacağımı;
Ve iki gün sonra sohbetimize kaldığımız yerden sohbetimize devam edeceğimizi söylemiştim..
İşte gördüğünüz gibi yine birlikteyiz…
Hemde -yaklaşık bir hafta- birbirinden farklı konu başlıklarıyla birlikte olacağız…
Yani iki günlük dinlence içerisine edindiğim bilgileri siz değerli dostlarım ve sayfa okurlarımla paylaşacağım..
Hani “bir taşla iki kuş vurma” tabiri vardır ya..
İşte bu özdeyişi haklı çıkarmak istercesine;
Bende iki günlük geziyi hem dinlenceye dönüştürdüm..
Ve hemde bu kısa zaman diliminde yeni bilgiler edindim…
Örneğin; Bugün sizlerle yöre ürünlerini mamul hale dönüştürüp, kalitesiyle markalaştıran iki üreticiden söz edeceğim…
“İki üreticiden” diyorum..
Çünkü az sonra sözünü edeceğim ilçede salt iki üretici ve satıcı olmayıp; yedi-sekiz kişi ve kurum daha olduğu söyleniyor..
(Ancak bu dar zaman diliminde ikisiyle söyleşi yapabildim)
Her neyse..
Sözü daha fazla dallandırıp-budaklandırmadan konuya girelim..
Ancak (izniniz olursa) konuya girmeden önce iki günlük yol ve gezi arkadaşlarımın isimlerini de sizlerle paylaşayım ki onlara da haksızlık olmasın..
Çünkü benim söyleşi yaptığım insanlarla, bana sohbet bitimine kadar bekleyip katlandılar…
Ki, sözünü ettiğim bu gezi ve yol arkadaşlarım şunlardı;
Emekli eğitimci ve aynı zamanda fotoğraf sanatçısı olan değerli meslektaşım Mehmet ÖZTÜRK..
Yine yaptığı rehberlikle bana çok büyük katkıları olan ve (organik Ömer) olarak da bilinen Ömer Hacıahmetoğlu ve Taner Akkaya ile birlikte dört arkadaş birlikte olduk Şebinkarahisar-Tamzara gezisinde…
(Bu fazla ayrıntılara sabır gösterdiğiniz için teşekkür eder ve şimdi asıl paylaşmak istediğim konuya girebiliriz artık.)
Şebinkarahisar ilçe merkezindeyiz…
Yani kafamıza göre, spontane bir şekilde gelişigüzel sokaklarda gezmekteyiz…
Derken gezi arkadaşım Ömer bana dönerek;
“Hocam, sen fındık helva ve pestil mamulü ürünlerden çeşitli tatlılar yapan birisiyle sohbet etmek istiyordun. Bak şu karşıdaki satıcı büfe benim tanıdıklarım, istersen onlarla yapabilirsin yapmak isteğin söyleşiyi” dedi ve bende kabul ettim..
İçeri girdik..
Bizi güler yüzlü, samimiyetini yüzüne yansıtan bir hanımefendi karşılayıp ve kibar bir dille “buyurun’ dedi ve köşede konuklarını ağırladığı yere davet etti…
Karşılıklı tanıştık genç hanımefendiyle..
Adı; Ayşin Bölükoğlu imiş..
Ara-sıra içeriye müşteriler giriyor…
Ve içeriye giren müşterisini en güzel diyaloglarla karşılayıp ve alışveriş istemlerini yerine getirip, müşterisini uğurladıktan sonra yarım kalan sohbetimize devam ediyoruz Ayşin hanımla..
“Yöre ürünlerinden neleri mamul hale getiriyorsunuz?” diye soruyorum Ayşin Bölükoğlu hanımefendiye…
Ardı-ardına öylesine güzel sıralıyor ki mamul hale getirdikleri ürünleri;
“Fındık helvası ve ezmesi yapıyoruz.
Cevizli sucuk,
Ballı ve muska tatlısı yapıyoruz.
Pestilden sarma çeşitleri,
Kadayıflı sarmalar ve Hindistan cevizli sarmalar,
Fındık helvası ve ezmeler imal ediyoruz.” diyor…
“Bunları nerede imal ediyorsunuz” diye soruyorum;
“İmalathanemiz var” diyor..
“Bu işi sizin gibi yapan kaç kişi var?” diye soruyorum;
“Bizim gibi bu işi yapan 7-8 imalathane daha var” diyor Ayşin hanım.
(ve bizlere tatlı ikram edip, çaylarımızı içtikten sonra da veda ediyoruz bu güler yüzlü hanımefendiye ve bir başka fındık helvası yapan yetkilinin yanına götürüyor Ömer beni)
Şebinkarahisar meydanında Kale Yokuşuna sapılan yerin hemen karşısında (Ayşin hanım gibi aynı işi ve benzerini yapan) Muzaffer ÖZKARA ile tanıştırıyor beni gezi arkadaşım Ömer..
Bu genç girişimciyle de kısa bir söyleşi yapıyoruz..
Ve o da Ayşin Bölükoğlu hanımefendinin anlattıklarını anlatıyor üç aşağı-beş yukarı Muzaffer Özkara’da..
Ancak, Ayşin hanımdan farklı olarak ‘pazar alanların’ çok dar ve sınırlı olduğundan söz ediyor Muzaffer ÖZKARA…
Ki, bana göre de en önemli konuya parmak basıyor…
Yani, sen kalkıp yöre ve bölge ürünlerini birbirinden güzel mamul ürünler haline getireceksin…
Ve ürettiğin bu ürünleri ‘dar bir alanda’ sadece yöre insanlarına ve ilçe ziyaretine gelen gezginci veya bir avuç turiste satacaksın.
Bu konuyu özetleyerek sonuçlandıracak olursak…
Bende tıpkı bu güzel insanlar gibi düşünüyor ve;
Siyasi erklere,
Mahalli yöneticilere,
İster iktidar, isterse muhalefet olsun;
Giresun ilini temsil eden bütün milletvekillerine,
İl genel Meclisi üyelerine,
Ticari temsilcilere ve sivil inisiyatiflere,
Hatta yetmez;
Kökeni Giresun olan, ancak gurbette belli bir yere gelmiş tüm gurbetçi muktedirlere bu sayfadan seslenerek demek isterim ki;
“Kendi işinizi, kendiniz kurun” önerilerinde bulunuyordunuz…
“Her şeyi devletten beklemeyin; kendi istihdamınız’ı kendiniz sağlayın”
“Girişimci olmaktan korkmayın” diyordunuz…
İşte size “kendi işini kurup, kendi istihdamını kendi sağlayan ve yüreğini ortaya koyan girişimciler”
O zaman geriye kala-kala bir tek şey kalıyor;
Yukarıda sözünü ettiğim kurum ve kişiler bu ‘girişimcilerin’ daha çok ürün mamul edip ve pazar alanlarını daha çok genişletmek için öncülük yapmaları gerekiyor…
Hemde öyle kenardan hamasi nutuklar atarak değil!
Bizzat bu üretici insanların pratiğinde buluşup, anlara rehberlik yapmalı…
Yani kısaca demem o ki;
İster il genelinde olsun, isterse ülke genelinde..
Organize edilen bütün festival ve fuarlarda bu girişimcilerin mamul hale getirdiği bu ürünlerin tanıtılmasına ve satılmasına öncülük etmeli diye düşünüyorum yönetsel erkler…
Sivil inisiyatifler…
Bu işin yararına inanan yürekli gönüllüler…
Siz ne dersiniz?
Yanlış mı düşünüyorum?
Bu konuda siz nasıl düşünüyorsunuz?
Buyurun;
Şimdi söz sırası sizin…
Bu konuda söyleyeceklerinizi, sizlerde söyleyin..

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM