İMAN BÜTÜNDÜR, BÖLÜNMEZ…

İMAN BÜTÜNDÜR, BÖLÜNMEZ…

Müslümanlar olarak, en az bilgi sahibi olduğumuz konuların başında iman geliyor.  İslam’ın esası ve en önemli bölümü olması hasebiyle, en iyi bilinmesi gereken konu imandır, ama maalesef ümmet olarak bizler bunun farkında ve bilincinde değiliz.

İman konusu her şeyden çok önemlidir. Çünkü eda edilen bil cümle ibadetlerin, duaların, her türlü zikir ve evradın, salih amellerin kabul ve makbul olması için imanın tam ve sağlam, şeksiz ve şüphesiz olması gerekir. Bu mesele, İslâm’ın, mihenk taşıdır, kırmızı çizgisidir, işin olmazsa olmazıdır.

Her müslümanın bilmesi gereken bir hakikat şudur ki, insanlar müslüman olmadan önce mü’min olmak zorundadırlar. Yani evvela İslâmın iman esaslarının tamamına kesin, şüphesiz ve şeksiz olarak inanmalı, bundan sonra işin amel kısmına geçmelidirler.

Bu minval üzere yapılmayan her çeşit ibadetler, dualar, zikirler, hayr-u hasenatlar ve salih ameller ne kadar fazla olursa olsun Allah katında değer kazanmazlar, kayıtlara geçirilmezler. Vasat derecede dini bilgiye sahip olan kişiler dahi bunu bilirler, böyle kabul ederler.

Vatan ve iman şairimiz merhum Mehmet Akif ERSOY’a:

“İmandır o cevher ki, İlâhî ne büyüktür, İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür.” dedirten hakikat bu olsa gerektir.

Ne var ki, yaşadığımız hayatta ve şahit olduğumuz hadiselerde durum böyle değildir. Dini bilgileri yetersiz, genel kültür seviyesi düşük olan insanlarımızın imanı ile ameli, içi ile dışı, özü ile sözleri maalesef mütenasip değildir, uygun değildir. Bu, bizim büyük sıkıntımızdır, hâl çaresi bulamadığımız hicran yüklü bir yaramızdır.

Yaşadığınız yöre neresi olursa olsun, az sayıdaki istisnaları bir kenara koyar ve çevrenizde bulunan diğer insanların hâl tercümesini iyi analiz ederseniz göreceksiniz ki, durum hakikaten vahimdir ve korkunçtur.

Allah’ın kesin hükümlerle haram ve yasak saydığı bir çok fiili helâl sayan gafil insanlar… Helâl sınıfında olan bazı şeyleri haram kabul eden cahil insanlar… Allah’a ait olan bir kısım zati ve subuti sıfatları şeyhlerine, hocalarına, mürşitlerine, liderlerine atfeden ahmak insanlar…İslâmî bir hüküm kendisine tebliğ edildiği zaman hemen itiraz silahına sarılarak, bana göre bu böyle olmalı-şöyle olmalı demek suretiyle, nefsini ve hevasını ilahlaştıran  şuursuz insanlar…Kafalarını yalan yanlış bilgilerle yüklediği için kendisine söylenen doğruları yanlış algılayıp inkâr yolunu seçen bilinçsiz insanlar…. Dünyaya ait geçici menfaat ve çıkar sevgileri ile doldurduğu gönüllerde Allah, Peygamber, Kitap ve Din sevgisine yer bulamayan kıytırık insanlar…

Bu manzara karşısında ürpermeyen, sıkılmayan, sorumluluk hissetmeyen ve camilere gelen bu tür cemaate imanî konuları anlatmak yerine sürekli namazdan, oruçtan, hacdan, teyemmümden, gusülden bahseden; safların fiziki şekillerini ve düzgün saf tutmanın faziletlerini anlata anlata bitiremeyen din görevlileri, tebliğ  görevlileri….

İman, üzerinde yüzlerce-binlerce nokta bulunan şişirilmiş balon gibidir. O balondaki hangi noktaya iğne sokarsanız balon patlar ve işe yaramaz hale gelir. İman da böyledir, bir tanesini inkâr ederseniz, hafife alırsanız, tereddüt ederseniz, şek ve şüphe ile yaklaşırsanız diğerlerinin hepsini işlevsiz hale getirirsiniz; inkâr etmiş sayılırsınız, inandıklarınız da berheva olur.

Ne kadar nazik ve kibar bir şekilde bu durumu izah ederseniz ediniz, iman meselesinin ehemmiyetini ne kadar uzun ve güzel anlatırsanız anlatınız, ne derece çırpınırsanız çırpınınız alacağınız cevaplar üç aşağı-beş yukarı şöyle olacak:  “Sen Allah’ın kâtibi misin?  Kimin müslüman olduğuna veya olmadığına sen mi karar veriyorsun, bu yetkiyi sana kim verdi? Müslümanım diyen adama hayır değilsin denilir mi hiç? Namaz kılan, camiye gelen insanların imanını mı ölçüyorsunuz? Siz kendi halinize bakınız, başkalarının işine burnunuzu sokmayın….”

Tablo bu, ahval bu. Nasıl yorum yaparsanız yapınız. Sorumluluktan kurtulmak için ne kadar gayret  ederseniz ediniz. Gideceğiniz yol belli, kat edebileceğiniz mesafe belli. En büyük kazancınız belki şu olacak ki, görevinizi hakkıyla ifa ederseniz, mes’uliyetten kurtulursunuz, Amel Defteri’nize hasenat yazılmasına vesile olursunuz. “İman bölünmez bütün ve iman tam olmayınca gerisi teferruat, faydasız işler” ama bunu bir kısım insanlara kabul ettirmek, deveye hendek atlatmaktan daha zor. Allah evvelimizi ve ahirimizi hayr ede. ..

Selâm Hakk’a tabi olanlara…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?