İNSAN OLABİLMEK

İNSAN OLABİLMEK

Geçen hafta açıklanan TEOG sınavı sonucunda 119 soruya doğru yanıt verip Türkiye ikincisi olan, Tunceli Çemişgezek’in köyünde yaşayan çocuğun çoban ve okumayı sonradan öğrenen babasının, ‘oğlunun ne olmasını istersin’ sorusuna verdiği yanıt düşündürücü.

‘..İnsan olsun yeterli. Önemli olan bu.  Bizi okumak kurtarır…’

Okul dışı zamanlarında ailesine yardım ettiği, koyun otlattığı, uyku dışında dinlenme zamanın bulunmadığını anlatıp, kendisini mükemmel ifade eden çocuk, ‘…koyun sağmaktan ellerim nasır tutuyordu. Çantamda ekmek, mutlaka ders ve öykü kitapları bulunmaktaydı. Ülkeme hayırlı bir evlat, bilim adamı olmak istiyorum…’ diye devam etti.

Çoban babanın büyük anlam taşıyan sözlerine katılmamak mümkün değil.

Yaşamda başarılması en güç işlerden biri galiba ‘insan olabilmek’ olsa gerek.

Niceliksel olarak insan diyebileceklerimizin sayısının çok az olduğundan yakınırız.

İnsan olabilme ölçütlerinde kişinin davranış, konuşma, olaylara bakış ve yorumlaması ön planda olup, devamında daha onlarca madde sıralanabilir.

Asıl sıkıntı ‘insan olma’yı hedef olarak benimseyip yeterli çaba harcanmamasında.

Doğası gereği insan diye nitelendirdiğimiz bazıları bir türlü insanlaşamamakta.

Bu yaklaşım sonucunda dünyada;

Barış, hoşgörü kurulamıyor, sömürü kaldırılamıyor, kötülükler önlenemiyor, insan insanın kurdu olmaya devam ediyor, doğa kemirilip yok ediliyor.

Olumsuzlukların yaşanmasında insanın hızla kirlendiği ülkelerden birisi olduk.

Toplum olarak sahip olduğumuz bazı iyi nitelikleri, erdemleri yitirmeye başladık.

Bu toplumsal gerileme birden başlamadı.

1950’li yıllardan itibaren toplumu gerilemeye başlatan, günümüzde ise açık net olarak hızlanarak devam ettiği görülen yozlaşma ve kokuşmuşluğun kısır döngüsü içindeyiz.

Eğitimli olmanın insan olabilmeye katkısını yadsımak olası değil.

Ama, tek neden olmadığının çoğunlukla yetmediğini görmekteyiz.

Başkalarından aldığı güç ile hak etmeden, bir yerlere ışık hızıyla tırmanan liyakatsiz kişilerin çoğaldığına tanık olmaktayız.

Kendileri güçlü olamayınca, güce taparak efendilerine biat edenlere ne demeli?

Olay ve olguları eleştirme, sorgulama, yorumlama, analiz ve sentezini yapmadan yoksun olanlarla hangi hedeflere varılabilinir ki?

Sonradan okuma yazmayı öğrenen Çemişgezek dağlarında çobanlık yapan kişinin ‘..insan olsun yeterli, bizi okumak kurtarır..’ demesini anlayamayan o kadar kişi var ki.

‘Önce insan olabilmek’

Hem kolay, hem de çok zor.

Ahlak ve erdem gerçek insan olabilme yolunda temel taşlardır.

İnsanlık yapısı ise bunun üzerinde yükselir.

Önemli olanı insan olabilmektir.

‘İnsan olmak’ doğruluk, dürüstlük, ahlaklı ve erdemli olma, saygınlıktır.

Tüm inanç sistemleri öncelikle bu yapı taşlarını sağlamlaştırmayı öğütler.

Özellikle İslam toplumlarındaki ‘insan olabilme’ye yönelik yaşam biçimleri ortada.

Uygar, çağdaş bilim ve bilginin ışığında geliştiğinde hedefe ulaşılır.

Nitelikli insan olmak için yapılan öğretiler gerçek anlamda birey olabilmeyi amaçlar.

Vicdani ve ahlaki alt yapıdan yoksun sözde aydınların çoğunlukta olduğu toplumlarda sıradan insan olmak kolay, ahlak ve erdem sahibi birey olmak ise zor olacaktır.

Çağdaş normlarla bezenmiş eğitimi aracı kılarak belirlenen hedefleri yakaladığımızda, ailesi ve ülkesine yararlı, hayırlı evlat kısacası ‘insan olabilmek’ kolaylaşacaktır.

Yaşadığı yörenin suyu kadar duru olan çoban ve çocuğunun düşüncelerini mevcut eğitim sistemi ile nereye kadar vardırabiliriz ki?

O çobanın ‘insan olabilme’ anlayışına yaklaştığımızda başaracağız.

İnsan olarak dünyaya gelmiş olmak, bazılarında insan olmaya yetmemekte.

Fransız aydınlanmasının önderi, siyaset bilimcisi Montesquieu, ‘İnsanlar doğuştan eşittirler, ama bunu sonuna kadar sürdüremezler’ der.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?