KADER MAHKÛMLARI VE EMEKLİLİĞİ YAŞA TAKILANLAR

KADER MAHKÛMLARI VE EMEKLİLİĞİ YAŞA TAKILANLAR

Cezaevlerinde af bekleyen kader mahkûmları gibi emekliliği bekleyen ve yaşa takılanların durumu bence ülkenin en önemli gündem maddesi.

Her iki konu da aciliyet gerektiriyor.

Nedense iktidar kanadı önergeleri kendisi hazırlamadığı için yanaşmıyor.

Tıpkı fındık önergesinde olduğu gibi!

Fındık konusuna ayrıca değineceğiz… O ayrı ve daha derin bir konu!

Gelelim birinci konumuza.

İnsan alenen ve bilerek suç işlemez ve mahkûm olmak istemez. Hayatı suçun içinde geçmiş istisnalarda kaideyi bozmaz. Elbette ülkeyi bölmek için faaliyet içerisinde bulunanları da kastetmiyorum. Yapım, zikrim ve fikrim itibariyle zaten mümkün olmadığını söylemeye gerek yok. Suçun altında yatan ve insanı o yöne sürükleyen nedenler vardır.

El Hak…

Suçları birçok başlık altında sınıflandırabiliriz. Bu konu bir köşe yazısında dile getirilecek husus değildir. Öyle ki bilimsel veriler ışığında kitaplar yazılabilir ancak.

Lakin kısaca değinmek gerekirse; “Örneğin teorik literatürde gelir, işsizlik ve eşitsizlik gibi ekonomik faktörlerden kişisel özelliklere, aile yapısına, eğitime, devletin otoritesini kullanma tarzına kadar çok geniş bir yelpaze suçun nedenleri arasında ifade edilmektedir.”

Bunların arasında kader mahkûmu diye niteleyebileceğimiz bir sınıf var ki asıl konu bunları ilgilendirmektedir.

İnsanlık ve hoşgörü ön plana çıkmaktadır… Tabiri caizse feleğin sillesini yiyerek cezaevine düşen insanlardır.

Halk tabiri ile “Dam’a düşmeyen bilmez.” Bu konuda iktidardan ve halkın vekillerinden ilgi ve alaka bekleyen insanlar bulunmaktadır. MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin hassasiyetini önemsiyoruz.

Bilginize.

*           *           *

Gelelim emekliliğini bekleyen ve yaşa takılanlar mevzusuna…

Baştan belirteyim, bendeniz yaklaşık 7 yıldır emekliyim. 46 yaşında emekliliğime hak kazandım. Aldığım maaş güncel hayat şartlarında ailemin geçimine yeterli olmadığından da çalışıyorum.

1984 yılında Giresun Orman İşletme Müdürlüğüne işçi olarak işe girdiğimde daha askerliğini yapmamış biri idim. Mevcut yasaya göre 3 bin 500 iş gününü tamamladığımda emekliliğime hak kazanıyordum. Bilahare çıkarılan başka bir yasa ile bu hakkım 5 bin 600 güne çıkarıldı. 25 yıl çalışan 2-3 yıl daha çalışırız diyerek sebat ettik… 28 yıllık alın terimizde çalıştık. Netice itibariyle çıkarılan kanunlar ile 44 yaşında emekli olmayı beklerken 46’sında emekli olabildim.

Gene bendeniz kendimi şanslı hissediyorum.

Ya şanssız olanlar. Kader mahkûmu gibi iktidarların çıkardığı kanunlar ile emekliliği ötelenenlere ne demeli?

Kaderin ve dahi iktidarların sillesini yemek zorundalar mı?

El insaf…

Yeri gelmişken adalet ve dürüstlük ilkesi gereği belirtmeden de geçmeyelim… Hani 4-5 yıl vekillik yapanların emekliliğe hak kazandığından dem vuruluyor ya… Milletvekili olan kişiler de aynı şekilde hizmet ve yaş sonucu ancak emekliliğe hak kazandığını belirtelim. Örnek mi; can kardeşim Doktor Orhan Erzurum.

Sonuç olarak; kim sigorta kanununa dâhil olduysa o zaman emeklilik yaşı ne ise onun uygulanması gerektiği inancındayız.

 

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Cumhuriyet, yüksek ahlâkî değer ve niteliklere dilenen bir idaredir. Cumhuriyetimizin ilanının yeni yılında Atatürk’ün askeri olarak; Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, aziz şehitlerimiz ile gazilerimizi saygı ve rahmetle anıyor, Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.  [Candemir Sarı – İhlas Haber Ajansı New York Temsilcisi]

 

FINDIK İÇİ KADAR MESELE

Bir milletvekilimiz ayan beyan itiraf ederek; “Muhalefet TBMM’ye sunduğu için doğal olarak karşı çıkmamız gerekiyordu” kabilinden bir şeyler söylemişti.

Bu konuda beyanda bulunmakta hayatının siyasi hatasını yaptığını belirtmeliyim.

Muhalefet sunduğu için karşı çıkmamız gerekiyordu!

İyi de bu muhalefet halkın içerisinden çıkmadı mı?

Vakıa, hatalarını anladılar kendi aralarında “Fındık Çalışma Grubu” diye bir oluşum oluşturdular da, hemen icraata geçtiler. Hatalarını telafi etme cihetine gittiler.

İyi ki de geçtiler.

Kim bu çalışma grubunu oluşturdu ise siyasi dehadır.

Sonuç mu?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yerel seçimlerle ilgili topladığı il başkanları toplantısında fındık konusuna değinerek Fındık Çalışma Grubunun görüş ve önerileri doğrultusunda Toprak mahsulleri Ofisi (TMO)’nin Levant 14, Giresun kalite 14,5 liradan fındık alacağını açıkladı.

Elbette gecikmiş ve geç alınmış bir karar. Keşke Ağustos ortasında böyle bir karar verilse ne olurdu? Fakir-fukara, garip-guraba fındığını 3 kuruşa peşkeş çekmeseydi!

Lakin ne olursa olsun açıklanan kararın fındık müstahsili adına olumlu olduğu kanaatindeyim.

 

GİRESUNLU SANATÇILARIN İSYANI

Geçen Facebook’ta türküleri icrasını beğendiğim Murat Aslan kardeşim yazmıştı; “Neden Giresunlu sanatçılara memleket etkinliklerinde yer verilmiyor” diye.

Yurtdışında faaliyet gösteren memleket derneklerinin Giresunlu sanatçılara bakış açısını değerlendirmiştim.

Aynen şunu yazmışım;

“Öncelikle artıları ve eksileriyle ön isminde GİRESUNLU olan insanımızın hepsi değerlidir. Uzun yıllar gazeteci olarak Avrupa’da ve ABD’de Giresun gecelerini takip etmekteyim. Kader gurbetçileri izlerken onları haber yaparken bizi de gurbete sürükledi. Giresun’umuzdan binlerce kilometre ötede hasbelkader bir memleket derneğinin Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyor ve gazetecilik mesleğimi icra etmeye çalışıyorum. Dernekçilik yapan hemşerilerimizin birçoğu da arkadaşım, dostum ve ağabeyim.

Bu gecelerde öncelik Giresunlu sanatçılarda olduğunu her zaman gördüm… Yurt içini bilmediğim için bir şey diyemem. Zira çoğunu belediyeler ve onlara yakın dernekler düzenlemektedir. Yurtdışına davet edilen Giresunlu sanatçıların çoğu hep sorun yaratmıştır. Tek tek ismen yazmaya kalksak hem o isimlere ayıp olur hem de yer yerinden oynar. Kimisi gece olduğu güne ekstra düğün almış “gecedekiler beklesin” demiş 3 saat sonra program yerine gelmiş. Kimisi otelini beğenmemiş 5 yıldızlı otel isterim diye tutturmuş. Kimisi gecede sahne almadan zil zurna içmiş adeta sapıtmış. Bazısı vize almış o ülkede kaçak kalmış, davetiye veren dernek yöneticilerini zor durumda bırakmış. Daha neler neler! Kimisi burada yazmaya elimin varmadığı durumlara varan hareketlerle tepki çekmiş. Ama bazı sanatçılarda var ki efendi gibi gelmiş efendi gibi gitmiş. Onlarda her zaman davet edilmiş. Ayrıca vize için evraklar ve masraflar gönderildiği halde vize alamayan sanatçı kardeşlerimizde var. Sonra neden Giresunlu sanatçılar çağrılmıyor meselesine geliyor. Kaldı ki sen Giresunlunun sevdiği ağır başlı bir kardeşimizsin. Senin o kadar insan arasında çağrılmamanı eksiklik olarak görüyorum. Teşbihte hata olmaz; lakin bir atasözünde olduğu gibi kurunun yanında yaş ta yanabiliyor. Sevgilerle.”

Lakin Murat Aslan’ın vurgulamak istediği önce Feshane daha sonra yeni kapı olarak revize edilen Giresun Günleri imiş.

Hak vermeden geçemedim.

Giresun’un en fazla okunan gazetesinin kurucusu olarak bu sene 12’ncisinin düzenlendiği bile sonradan öğrendim.

Buradan Milletvekili Hasan Turan’a sitem etmeden de geçemeyeceğim; “Memleketi tanıtım için yıllarca verdiğin emeğin kimler tarafından hoyratça harcandığından gurur duyuyor musun?”

Ve haklısın Murat kardeşim. Bazılarına göre elin kemençesi daha değerliymiş!

Anlayan anladı.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?