KAFALAR KARIŞIK, NİYETTE İNCE HESAPLAR BULUNMAKTA

KAFALAR KARIŞIK, NİYETTE İNCE HESAPLAR BULUNMAKTA

Emekli Öğretmen Ahmet Çetin Karamehmetoğlu geçen hafta yazdığım yazıya yaptığı yorumu,”…bunların kafaları da, niyetleri de karışık…” diye noktalamıştı.

Gündemde olmadığı halde ‘bir gün ansızın gelerek’ TEOG değişecek açıklaması yapan cumhurbaşkanının bu sözleri ve ardından ‘…evet, TEOG’u sonlandıracağız…’ diyen başbakanın söylemleri üzerinden yaklaşık bir ay geçti.

Son günlerde ortalarda görülmemeye özen gösteren ve konuyu anlayamadığı anlaşılan ilgili bakan, bir şeyler anlatmaya çalıştıysa da inandırıcı olamadı.

Görevi devralan AKP’nin yazılı ve görsel medyadaki yılmaz savunucuları, koro halinde ‘bu bir devrimdir, hemen değişmeli, zaten objektif ve eşitlikçi de değildi…’diyerek görevlerinin gereğini yerine getirmenin mutluluğunu yaşamaya devam etmekteler.

Aynı yandaşlar, her bakan döneminde yapılan program ve sınav sistemlerindeki

değişiklikleri de hem başlangıçta, hem de sonlandırırken ‘devrim’ olarak ifade etmişlerdi.

Eğitimde sistem değişikliğine yönelik hiç bir hazırlığın yapılmadığı anlaşılmakta.

Şimdilik arayış içersindeler ve belirsizlik devam etmekte.

Gerçek olanın ‘kafaların karışık’ ancak, niyette ince hesapların olduğu.

Onlara göre, bir toplumda insanlar çocukluktan başlayarak hangi bilgi ve değerler üzerinden yetiştirilmek isteniyorsa, eğitim politikalarının ona uygun belirlenmesi kuraldır.

15 yıl içerisinde iktidarın politikasında en başarısız olduğu, kendi seçmenlerini dahi memnun edemediği alanların başında eğitim gelmekte.

Bu sürede her biri ‘ayrı telden çalan’ altı bakan ve onlarca sistem değişikliği yapıldı.

‘Eğitimde devrim yaptık’ masalına karşı cumhurbaşkanı, ‘…iktidarımız döneminde en başarısız olduğumuz alan eğitim…’ diyerek doğruları dile getirdi.

İlkokuldan üniversiteye değin tel tel dökülen eğitimde, yığınla biriken sorunlarımızın mevcut yönetim ve yaklaşımla çözümü olanaksız.

OECD ülkeleri arasında ölçme-değerlendirmede en güveniliri olan PİSA sonuçlarına göre ortalamanın epey altında, nitelik ve memnuniyet açısından son sıralarda yer almamız kimsenin umurunda değil.

Bu işlerin üstesinden gelebilecek liyakat sahibi bürokrat ve yöneticilerin nerede?

Eğitim, siyasetin sıcak gündem maddesi, yarış alanı durumuna getirilmiş durumda.

Bilgiyi ezberleyen değil, sorunları çözebilecek çocuklara ihtiyacımız bulunmakta.

Hiç hazırlık yapılmadan, yerine ne getirileceği belli olmadan ‘bu uygulamayı istemem’ yaklaşımı ile nereye kadar varılabilir ki?

Bu belirsizlik karmaşaya neden olmakta.

Sistemler kalıcı olmamalı, yeri geldiğinde elbette değişmeli.

Ancak, ortak paydaşların katılımları, görüşleri dikkate alınarak olmalı.

Nasıl bir sistem geleceğini ilgili bakan dahil yönetici ve öğretmenler bilmemekte.

Adrese dayalı okul, her okulun yapacağı sınav ve not ortalaması ile açık uçlu sorularla yapılacak sınav sonuçları seçenekler arasındaymış.

Her seçeneğin olumlu ya da olumsuz yanları tartışılmamakta.

Hedef, her yolun imam hatip okullarına çıkması.

Çocukları denek olarak kullanmaya kimsenin hakkı olmasa gerek.

İktidarların ideolojilerini eğitim sisteminde uygulamasını kabul etmek olası değil.

Dini içerikli etkinlikler yapılması adına, Ensar ve benzeri vakıflarla yapılan protokolle eğitimin niteliğini artıramazsınız.

Anlaşılan belirsizlik, kaygı ve karmaşa devam edecek.

İstenilen de bu olsa gerek.

Sonuçta, kafalar karışık gibi görüntü verse de, niyetlerde ince hesaplar bulunduğundan inandırıcı ve güvenilir değiller.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?