KİTAP OKUMAYA NASIL BAŞLADIM?

KİTAP OKUMAYA NASIL BAŞLADIM?

“Okumayınca neler kaybettiğimizi elbet okuyunca anlarız” diye bir söze rastladım. Kime ait olduğunu bilmiyorum; ama altına benim de imzamı atabileceğim çok doğru bir söz.
2007 yılında Şule Yüksel Şenler’in “Huzur Sokağı” isimli romanını okuyarak başladım kitap okumaya. O romanı okuyana kadar kitap okumayı hiç sevmezdim ben de diğer insanlar gibi.
Kitap okumayarak pek çok şey kaybettiğimin o zaman farkına vardım. Ayrı dünyalara gidebilmek, farklı yaşamlarda dolaşmak neymiş, o vakit anladım.
Ve o yıldan bu yana elimden geldiğince, her fırsatta kitaplardan kopmamaya çalıştım, halen daha kopmamaya çalışıyorum.
Çünkü kitaplar benim için hayatımın vazgeçilmezi oldu.
Çünkü kitaplar karakterimin şekillenmesinde önemli bir rol oynadı.
“Kitaplar insanları değiştirmez” demeyin sakın. Kitaplar insanları değiştirir çünkü. Fakat bu öyle akşamdan sabaha olmaz. Yıllar gerektirir, yıllarca okumak gerektirir.
Ve kitaplar insanlara samimi ortamlar sunar. Cemil Meriç boşuna mı demiş, “Kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim” diye.
Çoğumuz okumadığımız için neler kaybettiğimizi bilmiyoruz ve okumamaya devam ettiğimiz için de neler kaybettiğimizin farkına varamıyoruz.
Herhalde biz kitap okumayı zararlı bir alışkanlık olarak görüyoruz. Eğer okursak sorgulayan bir zihine sahip olmaktan korkuyoruzdur belki de.
Velhasıl, kitap okumak çok güzel bir aktivitedir. Beden sağlığı için spor yapmak ne kadar faydalı ise zihin sağlığı için de kitap okumak o kadar faydalıdır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?