Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
KİTAP OKUMAYI BIRAKTIYSANIZ SAÇMALIKLARDAN BIKTIYSANIZ
  • 0
  • 171
  • 20 Ekim 2021 Çarşamba
  • +
  • -

Yaşanmış öyküleri;

Fakir Bayburt ve Mehmet Başaran gibi şiir tadında öykü ve roman yazan ‘Köy Enstitülü’ yazarların anlatımını özlediyseniz, mutlaka ve mutlaka (görselde paylaştığım) ‘Sümbül Zamanı’ kitabını temin edip okumalısınız…

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Aslında bu kitabın değerlendirmesini ve önermesini ’24 Kasım Öğretmenler Günü’ne yakın bir zamanda yapacaktım…

Sabredemedim…

Ve;

“Böylesine güzel bir kitabın değerlendirmesini geciktirmek yakışık almaz, bir an önce okuyucusuyla buluşup okunması gerekir” diye düşündüm…

Ki;

Sözünü ettiğim kitabı edindiğimde ‘giriş’ kısmına şöyle kısaca bir bakayım istedim…

Başlayış o başlayış;

Kitabı bir daha elimden bırakamadım…

Belki ‘fazla abartıyorsun’ diyecekler çıkacaktır…

Hani “bir solukta okudum” diye bir tabir vardır ya…

İnanın bana, ne kadar soluk alıp-verdiğimi saymadım ama…

Uykusuz kalmayı yeğleyip, bir gecede okuyup bitirdim…

Onun için bu kadar iddialı konuşuyorum…

Saçmalıklardan bıktığı için kitap okumaktan uzaklaşanlar;

Bu sözünü ettiğim kitabı okusunlar…

İddia ettiğim gibi;

Yeniden dirilip, kitap okuma alışkanlığı kazanacaklar…

Övgüye laik bulduğum bu kitabın ‘yazarının’ ismi her ne kadar görselde paylaştığım kitabın üzerinde görülmüş olsa da…

Yakından tanımayanlar için;

Kısaca birde ben tanıtayım sözünü ettiğim kitabın yazarını…

Adı; Özlem Kıvanç KURT

Giresun İletişim Lisesinde Felsefe öğretmeni…

Özlem öğretmenimizin annesi ve babası da -eski tabirle- köy öğretmeni…

Anne ve babası ‘köy öğretmeni’ olduğu içindir ki;

Ortaokul ve Liseli yıllara kadar çocukluğu ve ilkokul öğrenciliği hep köylerde geçmiş…

Ve köy yaşamını küçücük antenleriyle toplayıp, bellek altına kaydetmiş…

Kitabı okuyup bitirdikten sonra düşündüm de;

Meğer köy öğretmenlerinin yaşam biçimi birbirine ne kadarda çok benzermiş…

Köyde okuyup-yazmayı seven öğrenciler…

Öğretmeninin yanında durup, güç veren veliler…

Eğitime, bilinçlenmeye, aydınlanmaya karşı çıkan problemliler!…

Çamurda-çorakta, zemheri soğuklarında aynı kaderi birlikte paylaşan köylüler…

Vesaire, vesaire…

Bu ortak yaşam biçimini ne kadarda güzel anlatmış ‘Sümbül Zamanı’ kitabında Özlem Kıvanç Kurt öğretmenimiz…

Üstelik kitabında yer-yer ‘mahalli şiveyle’ yapılan konuşmaları o kadar çok güzel anlatmış ki; anlatılan yeri önceden hiç görmemişte olsanız, birdenbire kendinizi anlatılan köyün içinde buluyorsunuz…

Ve anlatılan öykünün içinde kendinize benzer bir yer bulunca da;

Bir-şekilde mutlu oluyorsunuz…

Hani, Nazım Hikmet mahpus arkadaşı Abidin Dino’ya;

“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin” diye sormuş ya…

Ressam Abidin, mutluluğun resmini yapabildi mi, yamadı mı bunu bilemeyiz ama…

‘Sümbül Zamanı’ öyküsünü kaleme alan genç eğitimci-yazarımız Özlem Kıvanç Kurt, mutluluğun tarifini şu dizelerle yapıyor;

“Mutluluk…

Yeni ekilmiş bir taze fidanın

Gökyüzünü seyre dalıp;

“Ne kadar uzak” dediği anda,

Dallarıyla bulutları okşamasına benzer.

Bir pınarın gözünden,

Bir insanın sözünden damlar yüreğinize.

Nereden gelirse gelsin,

Herkesin kalbine uğrar bir süre.

Kiminin gönlünde misafir

Kiminin gönlünde tutsak olarak kalır.

Mutluluğu tutsak alan yalnızca,

Sevilen….

Çok sevilen çocuklardır.”

Sevgili dostlar,

Değerli okurlar,

Sözünü ettiğim ‘Sümbül Zamanı’ kitabını herkes okusun ama…

Yanlış anlamayın;

Bu kitabın daha çok okunmasını -öğretmen olacak- Eğitim Fakültesi öğrencileri başta olmak üzere, genç öğretmenlerimizin de ve emekli öğretmen arkadaşlarımızın da mutlaka okumalarını öneririm…

Unutmadan kitabı temin edeceğiniz yerleri de söyleyeyim;

Giresun-Merkezde ‘Saaflar Kitap Evinden’ temin edilebilir…

İletişim Lisesinde öğretmenlik yapan kitabın yazarı Özlem Kıvanç Kurt’tan temin edilebilir…

Giresun dışında olanlar ise;

İnternet yoluyla ‘Kitap Yurdundan’ temin edebilirler…

Sohbetimizi Köy Enstitülü yazarlarımızdan Rıfat Ilgaz’ın;

AYDIN MISIN? şiirinden konumuzla ilintisi olan bir kesit alarak bitirmek istiyorum…

(…)

“Tam çağı işe başlamanın doğan günle

Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden

Her satırında buram buram alın teri

Her sayfası günlük güneşlik

Utanma suçun tümü senin değil

Yırt otuzundan sonra aldığın diplomayı

Alfabelik çocuk ol.”

Yani, usta yazarımız Rıfat Ilgaz’ın da dediği gibi;

Bir kenara bırakalım aldığımız yaldızlı diplomaları…

Okumaya yeniden ‘Alfabeyle’ başlayalım…

Gözlerimizin ferinin yettiği kadar kitap okuyalım…

Eğer gözlerimiz işlevini iyice yitirdiyse;

Çocuklarımıza ve torunlarımıza ‘okuma alışkanlığı’ kazandıralım…

İyi okumalar…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM