Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
Yeni bir güne başlarken;
En içten dileklerimle merhabalar..
Bugünkü sohbetimiz;
‘Kadın heykellerine saldırı’ üzerine olacak..
Diyeceksiniz ki;
“Bu da nereden aklına geldi şimdi?”
Hayır..
Aklıma gelmedi; getirdiler..
Daha geçtiğimiz günlerde Bursa’nın göbeğinde ‘Kitap Okuyan’ bir kız çocuğunun heykelinden rahatsız olanlardan bende çok rahatsız olduğum için böyle bir sohbet konusu seçtim..
Yine bundan iki yıl öncede Bursa’da ‘Keman Çalan’ kızların heykelinden rahatsız olmuşlardı da, kemancı kızlardan birisinin kemanı birileri tarafından kırılmış ve ‘haberlere’ konu olmuştu..
Peki; ‘Türk Sanat Müziği’ denilince, sizin aklınıza ilk gelen yer neresi olur?
Tabi ki Bursa olur…
Ve; Sanat Güneşi Zeki Müren başta olmak üzeri birbirinden ünlü sanatçılar Bursa kökenlidir..
Eeee?
Peki, o zaman niye saldırıyorlar Bursa’nın simgesi durumunda olan ve Keman Çalan Kızların heykellerine?
Cumhuriyet meydanında ‘Kitap Okuyan’ küçük kız heykelinden niye rahatsız oluyorlar da, bulunduğu yerden kaldırıyorlar?
Ve daha sonra da toplumdan gelen ‘tepki’ üzerine bir başka yere yerleştirmek zorunda kalıyorlar?
Bundan dört yıl öncede komşumuz Ordu’da buna benzer bir olay yaşanmış ve türkülere konu olan ‘Tabya başında üç kız’ heykelini bir gece yarısı yobazlar saldırıda bulunmuşlar ve kırmışlardı…
Tamam;
Kadının, canlısına saldırıldığına..
Dirisinin cadde ortasında vurulduğuna…
Küçücük kız çocuklarının tecavüze uğradığına alışmayı alıştık da!..
Cansız heykellerine neden saldırıyorlar? onu anlayamadık!
Sahi niye saldırıyorlar?
Son yıllarda gün geçtikçe, neden kadın heykellerinden rahatsız oluyorlar?
‘Eksik etek’ diye karşı çıkmış olabilirler mi?
Veya da ne bilim;
Belkide bacak-bacak üstüne atıp oturmalarından rahatsız olmuş olabilirler!
Kim bilir; belki de ‘keman çalan kızların’ giysileri şeffaf olduğu için ‘tahrik eden heykel’ olabilir mi?.
‘Ayıp’ veya ‘günah’ kategorisine mi yerleştirdiler acaba?
Aaaahh! aahh!
Hangi terazinin kefesinde tartıya koysam bilmem ki!?
Yani demem o ki;
Keşke heykelleri kırıp zarar vermeseler de; Eskiden olduğu gibi ‘Heykel Kızların’ açık olan dizlerini bir örtü, peştamal veya Havluyla filan kapatsalardı…
Örneğin (görselde kitap okuyan kızın başı açık) onun başına bir çember veya ‘Bursa işlemeli’ bir ‘yazma’ bağlayabilir ve rahatsız olmazlardı belki!..
Hani nede olsa Bursa ilimiz tekstil konusunda ülkemizin merkezi sayılır da onun için böyle düşünüyorum..
Hani birde eskiden ‘NÜ’ resimlerin üzerini ‘Sergilerde’ çarşafla kapatıldığına çok tanık olurduk da; oradan aklıma geliverdi…
Vay be!
Eloğlu ne ile uğraşıyor?
Biz nelerle uğraşıyoruz?
Elin-oğlu ‘Kitap okuma alışkanlığını’ daha üst seviyelere ulaşsın diye akla-hayale gelmez reklamlar, animasyonlar düşünüyor;
Ve bizler ‘kitap okuyanlara’ ve okuma alışkanlığı olanları adeta aşağılıyoruz..
Hatta düşman oluyoruz!
İyi niyetle yapılmış ‘Kitap okuma’ heykellerini ortadan kaldırıyoruz..
Keman çalan kız heykellerinin kemanlarını kırıyoruz..
Vay anasını be!
Sahi biz niye böyleyiz?
Bu yolculuğu nereye karar götürmeyi düşünüyoruz?
Yahu;
Televizyonlardaki ‘şiddet konulu’ dizilere karşı çıkmıyoruz..
Hatta akşam izlediğimiz dizilere, gündüzleri birbirimize tekrarlayıp anlatırken övgüler düzüyoruz!..
Diğer taraftan; ‘Kitap Okuyan Kız’ heykelini ortadan kaldırıp, izbe bir yere yerleştirenlere niye hiçbir şey demiyoruz?
Gündelik yaşamımızda tabanca-bıçak, kabadayı söylemlerine tahammül edip ve hatta övgüler düzenleyerek onlara özeniyoruz da…
Neden;
‘Keman çalan kızlar’ heykelinden rahatsız olup kemanını kıran eşkıyalara, yobazlara gıkımızı çıkarmıyoruz?
Hı, neden?
Öööff!, öff!
Ne demeli?
Bu sinir bozucu sohbeti nasıl bitirmeli bilmem ki!?
Durun..
En iyisi ben aradan çekileyim de..
Sözü size bırakayım…
Bu konuda elbet sizlerinde söyleyeceği üç-beş kelam vardır..
Buyuran..
Şimdi söz sırası sizin..
Bu konuda düşündüklerinizi sizde söyleyin..