KONUKLU KÖYÜ’NDE TOPLANILDI HALKIN SORULARI YANITSIZ KALDI

KONUKLU KÖYÜ’NDE TOPLANILDI HALKIN SORULARI YANITSIZ KALDI

 

Bu sıralar gündemimiz ‘Koza Altın A.Ş’nin Bektaş ve Yavuzkemal-Konuklu Köyü ve yöresinde ‘Altın Arama’ konusu üzerine.

Toprak altına saklanan altın siyanürle mi çıkarılacak, siyanürsüz mü?

Altın çıkarılarken doğanın altı-üstüne getirilip tarumar mı edilecek, yoksa yer altındaki ‘altınlar’ yağdan kıl çeker gibi yeryüzüne mi çıkarılacak?

Kuşkulular, kuşkusuzlar!

Şüpheliler, şüphesizler!

Endişeliler, endişesizler!

Gereksiz yere ‘komplo teorisi üretiyor’ diyenler vesaire, vesaire…

“Parası olanın aklı da olur” sözü ne kadar doğrudur-değildir bilmem ama kurnazlık konusunda üstlerine olmadığını en az sizin kadar bilenlerdenim…

“Bilenlerdenim” dedikten sonra hiç vakit yitirmeden konuya giriyorum.

Altın Koza İşletmeleri A.Ş. (yaklaşık iki-üç aydan beri Kayyumun elinde)

29186 sayılı yasaya göre (ulülden ve üstünkörü de olsa) yöre halkının güya görüşünü almak için bir ‘Halk Toplantısı’ yapması gerekiyordu ve yapıldı…

Fakat işin kurnazlığı şurada yatıyordu; katılım az olsun, ikna edeceğimiz kişiler olsun. Biz konuşalım onlar dinlesin. Söylediğimiz her yaldızlı sözcüklerin karşısın da emme-basma tulumba gibi başlarını öne eğerek onaylasın türünden düşüncelere sahip oldukları için yapılacak toplantının tarihi çok önemliydi.

Bir kere kışın ortasına ve mümkün olduğu kadar soğuk bir güne denk getirilmeliydi; getirildi…

İlçenin geleneksel alış-veriş günü Perşembe gününe denk getirilmeliydi ki, millet alış-veriş için ilçeye inmeliydi; ve öyle de yapılıp Perşembe gününe denk getirildi…

Başka?

Daha başkası ve daha önemlisiyse, yasa gereği her ne kadar toplantının duyurusu; toplantı tarihinden en az 10 gün önceden ülke çapında yayın yapan bir gazetede yayınlanması ve aynı zamanda yerel bir gazete de yayınlanması yasa hükmüne girse de böyle bir yayına rastlanmadığı gibi toplantı ne zaman yapılacağı saklanabildiği kadar saklanabilmiştir.

Ancak bu konuya duyarlı olanlar internet yoluyla öğrenmiş ve çevresini de öyle bilgilendirmişlerdir.

Başka?

Eh, bu tür ön duyurular önceden yapılmadığına göre, katılımcı sayısı da az olacağı için toplantı yerini Yavuzkemal Beldesine 4 Km. yakın olan Kaya Altı denilen mevkide 10-15 kişinin sığacağı küçücük bir kahvede toplantı yapmayı düşünüyorlar ve öyle de ayarlıyorlar.

Fakat toplantı saatine daha bir saatlik zaman olmasına rağmen insanlar yavaş-yavaş çoğalmaya başlayınca bu kez yetkililerin suratındaki farklılıklar ve şaşkınlıklar da farklılaşıp çoğalmaya başlıyor.

Derken vakit geliyor…

Sözünü ettiğim o küçücük kahvenin içine birkaç sandalye yerleştirilip ve masaların üzerine de daha önceden satın aldıkları kuru pastaları ve meyve suyu gibi eşantiyonları da yerleştirdikten sonra kravatlı birisi masanın başına geçerek; “Toplantıyı açıyorum” diye söze girip, başlıyor konuşmaya…

Ben; “Beyefendi önce kim olduğunuzu, neyi temsilen orda oturduğunuzu bilelim” deyince, bu kez konuşmacı kimlik çok kısa bir şekilde; “Adım Abdullah Ayaz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının il temsilcisi olarak toplantıyı yönetip ve yönlendireceğim” diye tam açıklamasını tamamlamıştı ki, dışarıdan içeriye girme fırsatı bulamayan (daha doğru su 15 kişilik yere 100 kişinin sığacak hali yok ya) dışarıdakiler içeriye seslenmeye başladılar; “Yahu kardeşim bu nasıl bir toplantıdır ki, siz 10-15 kişi içeride, biz 60-70 kişi dışarıda, kimse kimseyi duyup- işitmeden toplantı yapabiliyorsunuz? Gibi müdahaleler olunca, zorunlu olarak ve birazda işletme yetkililerinin ve toplantı yürütücüleri isteksiz-isteksiz de olsa toplantıyı dışarıya alıp, buzların ve çamurların içinde yapmak zorunda kaldılar.

Ve toplantı bu kez yeniden başladı açık havada…

Toplantıya hakemlik ve tarafsızlık unvanı ile yönetecek olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının il temsilcisi (nasıl bir yönetim anlayışı ise) tarafsızlığını öne çıkararak toplantıyı sağlıklı bir şekilde yön vermek yerine adeta Altın Koza İşletmesinin bir temsilcisi gibi sorulan soruların yanıtını ‘şirket yetkilileri’ değil de sürekli o yanıtlıyor…

Halk şaşkın…

Halkta algı şaşkınlığı başladı!

(Sesim-soluğum eskisi gibi gür çıkmasa da, zar-zor araya girip; “Kardeşim siz tarafsız bir şekilde toplantıyı sürdürüp, söz isteyenlere adil ölçüler içinde söz vermeniz gerekirken, sorulan bütün soruların yanıtını şirket yetkililere susuyor ve sürekli siz yanıt veriyorsunuz, bu nasıl iştir?” diye uyarıda bulunuyoruz bulunmasına da, sen gel de bunu toplantıyı yürütmeye çalışan adama anlat…

Demem o ki; 29186 sayılı yasa gereği 11.02.2016 (Perşembe) günü Dereli Konuklu köyünde yapılan ‘Halk Toplantısı’ tarafsız bir şekilde yapılmamış olup, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını temsil için orada bulanan ve toplantıyı yürüten Abdullah Ayaz ismindeki kamu görevlisi orada bulunan tüm halkın tanık olduğu ve kamera tespitlerinden de belli olacağı gibi adeta Altın Koza İşletmeleri A.Ş ne ateşli bir savunucusu gibi görev üstlenmiştir…

Üstlenmiştir, üstlenmesine ama halkın sorduğu mantıklı ve reel sorulara yanıt vermekte zorlanmışlar ve bir anlamda ne yapacaklarını şaşırmışlardır…

Çünkü karşılarında pısırık bir halk beklerken; zemherinin o soğuk günün de bıyıkları buz tutsa da, ayaklarını yün çorapları zor ısıtsa da, yaşadığı doğayı korumak için dimdik ayakta duran bir halk kitlesi vardı…

O zaman-zaman horlanan halk kitlesi ki; o dağların yüzyıllar ötesinden bu yana nöbetini tutmuş insanların oğulları, kızları ve torunlarıydı…

O tarih boyunca hor görülen ve horlanan halk ki; bir dilim ekmeğini ve bir lokmasını konuklarıyla bölüşmesini bilen halk şimdi ‘Altın Avcılarının’ karşısında dimdik ayakta durmaktadır!

Ve o yörenin halkı ve onların dedeleri ki; Halk Kahramanı MİCONOĞLU ile birlikte yüz yıl öncesi Fransız Gümüş Şirketinin gümüş çıkarmasına izin vermeyip gümüş ocaklarını kapattırmış…

Ve o yörenin insanın dedeleri ki; emperyalist güçlere karşı bilenen Kuvayi Seyyare Çetelerine kapısını açıp, birlikte yer sofrasına diz çöküp, sofralarında var olan lokmalarını birlikte paylaşmışlar…

O yörenin insanı ki; Rum’u, Ermeni’si, Müslim ve gayri Müslim’i ile birlikte yüzyıllarca kavgasız-gürültüsüz yaşamayı ve hoşgörüyü kendilerine düstur eylemişler…

Onun için kolay-kolay dize getiremezsiniz siz o yörenin insanını…

Bakmayın siz şimdi öyle sakin-sakin durduğuna!

Siz bakmayın şimdi onların öyle sessiz- sedasız durduğuna!

Onların bu duruşu; arif olmalarından ileri gelmektedir!

Fakat bir kere; “Gayri yeter demesinler”

Ve bir kere dediler mi:

“İsrafil surunu üfürür

 Mahlukat yerinde durur”

Toprağın nabzı başlar

Onun nabızlarında atmağa.

Ne kendi nefsini korur,

Ne düşmanı kayırır,

Dağları yırtıp ayırır,

Kayaları kesip yol eyler abıhayat akıtmaya (N.H.)

***

Bugünkü sohbetimizde özetin özeti;

Altın Koza İşletmeleri A,Ş.’nin yasa gereği 11.02.2016 (Perşembe) günü Yavuzkemal-Kaya Altı mevkiinde yapmış olduğu “Halk Toplantısı” tarafsız bir toplantı olmadığı gibi halkı ikna edici bir yanı da olmamıştır.

Ve halkın kafası ‘bilgi yetersizliğinden’ karmakarışık olmuştur…

Olmuştur olmasına ama değerlerini koruması gerektiğinin bilincine ise yavaş-yavaş da olsa farkına varmaya başlamıştır…

Ve bundan sonra yok öyle “üç kuruşa, beş köfte” çünkü halk uyanmıştır!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?