Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
MADEMKİ FINDIĞIN BAŞKENTİ GİRESUN O ZAMAN BORSASI BURADA KURULSUN
  • 0
  • 144
  • 05 Ağustos 2021 Perşembe
  • +
  • -

Mantıklı olan bu değil mi?

Sizce de böyle olması gerekmez mi?

Sen kalkıp;

“Dünyada fındığın başkenti Giresun” diyeceksin…

“En leziz, en kaliteli fındık Giresun’da yetişiyor” diye;

Sabah-akşam nutuk çekeceksin…

Hatta ve hatta fındık üreticilerini emek birlikteliğini sağlamak için;

Bundan tam 83 yıl önce…

Yani, 1938 tarihinde…

Fiskobirlik Genel Müdürlüğünü Giresun’da olmasını yeğleyeceksin…

Yani kabul edeceksin…

Ve ondan sonra da kalkıp fındık borsasını;

Almanya’nın Hamburg limanlarında kuracaksın…

Veya da ne bilim ben;

İtalya’da, Fransa’nın bilmem ne kentinden gelecek ‘fındık fiyatına’ kulak kabartacaksın!

Peki neden böyle oluyor?

Vallahi neden böyle olduğunu bilemeyiz ama…

Tarihin sayfalarını geri çevirdiğimizde, şu kadarını çok iyi biliyoruz ki;

Osmanlıdan-Cumhuriyet yönetimine devredilen ve fındık yetiştirilen 22 bin hektarlık fındık alanının yüzde elliden fazlası Giresun da olup, diğer yüzde ellisi de Ordu ile Trabzon arasında paylaşılmaktaydı…

Ve 6 Şubat 1925 tarihinde yayınlanan 403 sayılı kararnameyle;

Rize ve Artvin illerinde de fındık yetiştirilmesine karar veriliyor…

17 Temmuz 1927 tarihinde çıkarılan bir kararnameyle de;

Fındık fidanlarının dış satımına yasak getiriliyor…

Her neyse…

Fındığın Giresun’la ilgili yolculuğunu hızlandırarak ve özetleyerek söyleyecek olursak;

10 Ekim 1935 yılında fındık ürününün daha verimli, daha kaliteli hale getirilmesi için Ankara’da ‘1. Ulusal Fındık Kongresi’ yapılır…

1930 yılında;

30 Ağustos tarihi fındık üreticilerinin ‘Fındık Bayramı’ olarak ilan edilir…

Bu tarih aynı zamanda ‘fındık fiyatlarının’ belirlendiği tarihtir…

Ve bu ’30 Ağustos Fındık Bayramı’ 1960 yılına kadar kesintisiz bir şekilde tam 30 yıl yapılır…

Yani bir başka ifadeyle;

Komşumuz Ordu ve Trabzonlu fındık üreticileri her 30 Ağustos tarihinde gelip Giresun’da toplanır…

Yıl; 1936

Fındık ürününün daha kaliteli olması için Giresun’da bir ‘Fındık İstasyonu’ kurulur…

Ve bu ‘istasyon’ 1965 yılında ‘Fındık Araştırma Enstitüsü’ adını alır.

Yetmez…

Yıl; 1937’dir..

Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım TBMM’sinde şöyle bir konuşma yapar;

“Önümüzdeki yıl içinde fındık başta olmak üzere diğer belli başlı ürünlerimizi de ilgilendiren ‘birlikler’ kurulmalıdır” der…

Ve ardından bir yıl sonra…

Yani; 28 Temmuz 1938 tarihinde fındık üreticilerini bir çatı altında toplayacak ‘Fındık Tarım Satış Kooperatifi’ (Fiskobirlik) kurulur…

Gele-gele gelinir 1955 yılına…

Bu kez 7-10 Kasım tarihleri arasında Giresun’da yapılır 2. Ulusal Fındık Kongresi…

Sıkıldınız mı?

Sıkılmayın, sıkılmayın…

Asıl ‘sıkıntılı’ bölümüne girmedik sohbetimizin…

Fındık üreticilerinin çıkarları için kurulan Fiskobirlik’ten siyasi çıkar sağlamak isteyenler sızmaya başlamıştır üretici birliğinin içerisine…

Kendi yöneticilerini özgürce seçemeyecek duruma getirilmiştir Fiskobirlik…

Yani;

Genel Müdürünü iktidara gelen hükümetlerin atadığı…

Her iktidara gelenlerin kendi adamlarını işe aldığı…

Kısacası; iktidara hangi siyasi erk geliyorsa, onların muktedir olduğu duruma sokulunca üreticinin birliği; Fiskobirlik…

Tren raydan çıkmıştır…

Yani, nereye ve hangi yöne gideceğini şaşırmıştır…

Hem de öylesine şaşırmıştır ki;

1976 yıllarına gelinmiştir…

Yönetimin başına MC (Milliyetçi Cephe) hükümetleri geçmiştir…

Ve bu işin uzmanları olan Türkiye Mühendis Odalarının;

“Fındık dikim alanlarına tahdit koyulsun.”

“Gelişigüzel yerlere fındık dikilmesin” diye tavsiyelerde bulunmasına rağmen, MC Hükümetleri (inadına tersini yapmak istercesine) her ile ve bölgeye ‘fındık yetiştirme’ izni vermiştir…

Bugün ülkenin dört-bir yanında fındık yetiştirilmektedir…

Hangi ilde ve hangi bölgede yetişirse yetiştirilsin;

Kalite farkı gözetilmemektedir…

Kalite farkı gözetilmediği içinde;

Fındığa fiyat verenler, aynı fiyatı vermektedir…

(ancak ‘sus’ payı olarak Giresun fındığına 50 kuruş fazla verildiğini de inkar etmeyelim!)

Şimdi bu ‘fındık kabuğunu doldurmayan’ sohbetimizi özetleyerek sonlandıracak olursak;

Bugün (ağırlıklı olarak) 13 ilde fındık yetiştiriliyor…

Bu 13 ilin toplamda 69 Milletvekili olduğu görülüyor…

Ve bu 69 milletvekilleri ‘fındık sorunlarını’ görüşmek üzeri hiçbir zaman bir araya gelmiyor…

Herkes kendi çöplüğünde ötmek istercesine;

Kendi seçim bölgesinde nutuk atıp duruyor…

Hep bir araya gelip de demiyorlar ki;

“Yahu, fındığın başkenti Giresun ise…”

“Üreticiyi temsil eden ‘Birliğin’ Genel Müdürlüğü’ Giresun’daysa”

(Kamuoyu oluşturmak için sembolik olarak da olsa;)

“Neden fındığın başkenti Giresun’da bir araya gelmiyoruz?”

“Niçin fındık fiyatının ne kadar olacağını Giresun’da ilan etmiyoruz?” demeleri gerekmez mi?

Siz ne düşünürsünüz onu bilemem ama…

Bence gerekir…

Üstelik bunu hiç fındığı olmayan birisi olarak söylüyorum…

Son söz;

“Hey anam heeeyy!”

Bir zamanlar fındığın çok değeri olmuş olacak ki; kağıt paraların üzerine fındık toplayan genç kadınların resmini koymuşlar…

Hatta fındığın değerini anlatmak için şöyle bir atasözü bile uydurmuşlar;

“Senin dediğin kantar, Giresun’da fındık tartar.”

Fındığa verilecek değerin yerinde tartılması dileğimle;

Hoş kalın,

Hoşça kalalım.

Sağlık ve esenlik içinde olalım…

Ve en önemlisi de;

Fazla tevazu göstererek, kendi ürettiğimiz ve hak ettiğimiz değerlerimize duyarsız kalmayalım…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM