MAYASIZ HELVA OLMAZ…

MAYASIZ HELVA OLMAZ…

Aslında bu, bir nostaljik olay, ama bin bir hikmetle dolu. Bu sebeple sizlerle paylaşmayı, yeniden anımsatmayı düşündüm.
3 Mart 2002 genel seçimlerinde, malum olduğu üzere Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN yasaklı olduğundan milletvekili adayı olamadı ve seçilemedi. AKP o seçimlerde büyük başarı elde edince, Sayın ERDOĞAN göğsünü gere gere iddialı demeçler veriyor, bir yerlere göndermelerde bulunuyordu.
Bu cümleden olmak üzere, bir beyanatında: “un var, şeker var, yağ var. Helva yapıp millete dağıtacağım, ama beni mutfağa sokmuyorlar” demişti. Bu söz üzerine, Milli Görüş Lideri, Prof. Dr. merhum Necmettin ERBAKAN, talebesini iyi tanıyor olmanın verdiği rahatlık içinde ve yılların tecrübesine dayanarak, cevaben: “Evet un, şeker ve yağ var. Ama sen bunlarla helva yapamazsın, çünkü maya yok” diyor ve adeta geleceğin tarihini anlatıyordu. Aslında, Hoca bu ifadeleriyle ülkemizde yaşanacak olan bir dönemin MR’ını da çekmiş bulunuyordu.
Ancak,bizler millet olarak, bazı şahısları, bazı sözleri ya çok geç anlıyoruz veya yanlış yorumluyoruz.
Bu ifadelere itiraz edeceklerin sayılarının çok fazla olduğunu biliyorum, bu satırları da bilerek kaleme alıyorum. İnsanlarımızın büyük bir kesiminin AKP’ye olan sempatisini göremiyor değiliz. Ne var ki, bu gerçeği biliyor ve görüyor olmak bazı yıkıntı ve hasarları hasır altı etmiyor, edemiyor.
Ancak ne var ki, Millî ve yerli olmayan görüş, zihniyet ve projelerle millete hizmet etmek, yararlı işler yapmak aslında olası da değildir, mümkün de değildir. Netice itibarıyla, zihin dünyanızı kimler şekillendirmişse, bulunduğunuz makam ve mevkilere kimlerin katkısı ve yardımı ile gelmişseniz yapacağınız iş ve icraatlar onların işine yarar.
Söz konusu ettiğim bu dönemde tarihi başarılara imza atıldığını, ülkemizin çağ atladığını, bunları görememenin ihanet olacağını, çekememezlik hastalığına yakalandığımızı, kıskançlık ettiğimizi söyleyenler elbette ki olacak.
Cevabımız gayet açık ve nettir: Bir kısım insanlarımız çağımızın bilge şahsiyetini hâlâ anlamadılar ve korkarım ki, uzun süre anlayamayacaklar.
Şimdilik “her taraf toz-pembe” gösterilmekle beraber, aslında ” her taraf sis-duman” içinde ve bu hengamede bazı şeyler gözden kaçabiliyor veya perdeleme metodu uygulanıyor olabilir. İşin rengi veya çöküntünün boyutu, iktidar el değiştirdikten sonra daha iyi ve net olarak görülebilir.
Mevcut tabloya bakıldığında, hakikaten bir muamma, bir bilmece, bir kaos…İktidar sahipleri, her alanda eşi-benzeri görülmemiş icraatlara ve hizmetlere imza attıklarını iddia ederken, karşı taraftakiler karamsarlık içinde.
Ve, kanaatimiz odur ki, AKP’nin işbaşında kaldığı söz konusu zaman içinde oy’a tahvil amaçlı da olsa bazı insanlara yapılan sosyal yardımlar başta olmak üzere, hastane, okul, yol gibi hayatı kolaylaştırıcı nitelikte elbette ki bir kısım güzel işler yapılmıştır, hayırlı hizmetler tabii ki olmuştur. Aksini iddia etmek asla mümkün değildir. Ancak bu, tarım ve hayvancılığın teşvik edilmesi, sanayinin kurulması ve yaygınlaştırılması, savunma sanayinin hayata geçirilmesi, devlete gelir getirici önlemlerin alınması gibi konulardaki ilgisizliği ve lâ-kaytlığı örtmeye ve diğer olumsuzlukları görmemeye engel teşkil edemez. Fotoğrafın tamamına bakılınca görülecektir ki, dış politikada bir hezimet yaşanmıştır, manevi alanda büyük tahribatlar oluşmuştur, ekonomik olarak da zor bir dönem geçmiştir.
Bu dönemde iç ve dış borcun 3-4 misli artması, dış ticaret açığının ve cari işlemler açığının korkutucu boyutlara ulaşması, elde-avuçta bulunan ve altın yumurta yumurtlayan tavuk misali gelir getiren KİT’lerin yerli-yabancı gözetilmeden satılmış olması hayra alamet değil.
Hele de, en acı ve hazin örnek olarak Filistin gerçeği karşımızda dururken, tarihten ders alınmamışçasına, dedelerimizin can vererek, kan dökerek vatan edindiği bu toprakların, karşılıksız olduğu herkesçe bilinen sahte dolarlar karşılığında yabancılara satış adı altında peşkeş çekilmesi asla affedilmesi mümkün olmayan bir hatadır, hatta bir ihanettir. Böyle bir yanlışa nasıl imza atıyorsunuz?
Gelir kaynakları kısıtlanmış olan devletin, uzun vadede çarkı nasıl döndürebileceği erbabının merak konusu. “Bizden sonrası kıyamet” mantığı ile hareket edenleri ne tarih, ne millet ve ne de Allah affetmez.
“Siz helva yapamazsınız, zira siz de maya yok” diyen ERBAKAN Hoca, “Bunlar çoluk-çocuk. Değil bunlara devleti teslim etmek, leblebici dükkânı bile teslim edilemez” derken, bazı gerçeklere işaret etmişti ama anlaşılamamıştı. İşin üzücü olan tarafı ise, hala uykuda oluşumuzdur.
Her şeye rağmen duamız şudur ki, Allah sonumuzu hayr ede…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?