McKinsey, kılavuzu karga olanın…

McKinsey, kılavuzu karga olanın…

Bir süredir dolar ve Euro karşısında TL sürekli değer kaybetmeye başladı. İktidar dolardaki artışının sorumlusu olarak kimi gösterdi?
ABD’yi gösterdi.
Trump ‘un twitlerini ve Papaz Brunson’u gösterdi.
“Eyyy ABD” sözlerini sık duyar olduk.
Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD mallarına boykot çağrısı dahi yaptı. Ipohone yerine Samsung telefon alınmasını istedi. (Sanki Samsung yerli ve milli!)
Vatandaş Ipohone telefonlarını çekiçle kırmaya başladı.
MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, boykot çağrısına katıldı. ABD malı Ipohone telefonunu Samsung marka telefonla değiştirdi.
Yandaş kalemler ABD karşıtı yazılar yazmaya başladılar.
Yandaş kanallardaki programlarda konuşmacılar ABD’yi sert sözlerle eleştirmeye başladılar.
İzmir’de ev hapsinde olan Papaz Brunson hakkında yazıldı-çizildi…
Tüm bu algı çabalarının sonunda ne oldu?
Vatandaşların çoğu (özellikle yandaşlar)dolar fiyatlarındaki artışının arkasında ABD olduğuna inandırıldı. Papaz Brunson’u serbest bırakmadığımız için ABD’nin dolar üzerinden ekonomimize saldırdığına inandırıldı.
Sonra nemi oldu?
BM toplantısı için ABD’ye giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’de yaptığı açıklamada, “Brunson olayının bizim ekonomimizle yakından uzaktan bir alakası yoktur” dedi.
Vatandaşın aklı karıştı.
O halde neden “ Eyyy ABD, Eyyy Trump” diyorduk diye kendi kendine sormaya başladı.
Sahi neden diyorduk?
***
26 Ağustos 2016 tarihinde Varlık Fonu diye bir fon kuruldu. Bu fon Sayıştay ve TBMM denetimine tabi olmayacaktı.
Bağımsız denetime tabi olacaktı!
Pek çok önemli kuruluşumuz bu fona devredildi. Fonun temel amacı dış kaynak sağlamak idi. Elindeki kuruluşları bu amaçla teminat olarak gösterebilecekti.
Fon yönetimi geçtiğimiz günlerde yeniden belirlendi.
Varlık Fonu Başkanlığına Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisini, yardımcılığına ise Hazine ve Maliye Bakanı damadı Berat Albayrak’ı atadı.
Ziraat Bankası, BOTAŞ, TPAO, PTT, TÜRKSAT, Eti Maden, Çay Kur, THY, Halk Bank ile mülkiyeti Hazinede olan Antalya, Aydın, İstanbul, Isparta, İzmir, Kayseri ve Muğla’da bulunan bazı taşınmazlar bu fona devredildi.
Bu fonu TBMM denetleyemiyor. Sayıştay’da denetleyemiyor.
Peki denetimini yapan bağımsız kuruluş kim?
Kamuoyunun adını yeni öğrendiği ABD’li McKinsey adlı şirket!
Ve bu şirket bir süredir kamu bankalarının özelleştirilmesini hükümete tavsiye etmektedir.
***
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçtiğimiz hafta Yeni Ekonomik Kararlar (YEP) ile ilgili açıklamalar yaptı.
Bu açıklamalar sırasında, ‘Kamu Maliyesi ve Dönüşüm Ofisi’ adlı 16 bakanlığın temsilcilerinin bulunacağı bir ofisten de bahsetti. (Ofis yönetimi ABD modelidir!)
YEP için bu ofis oldukça önemli idi…
Kamuoyu Bakan Albayrak’ın açıkladığı YEP’ i ve kurulacak ofisi konuşurken ilginç bir gelişme yaşandı.
BM Genel Kurulu için ABD’ye giden heyette yer alan Bakan Albayrak, Türk-Amerikan İş Konseyinde (TAİK) yaptığı konuşmada dedi ki; “Yeni program bünyesinde kurulan Kamu Maliyesi ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek.”
Kamuoyu ‘Allah Allah’ dedi… Nasıl demesin.
“Yerli ve milli” olmakla övünen iktidar ekonomi yönetimini ABD’li bir şirkete bırakmıştı… Hem de bu şirketin Yahudi Rothschild ailesi ile bağlantılı olduğu iddialarına aldırmadan!
Bu şirket tüm süreci, izlenen politikaları denetleyecek ve her üç ayda bir rapor hazırlayacaktı. O rapor ile iktidarın yeni yol haritasını belirleyecekti…
Adeta ‘madem İMF istemiyorsunuz size McKinsey verelim’ anlayışı ile karşı karşıyayız.
Yeni bir Duyun-u Umumiye dönemine girmişe benziyoruz.
Muhalefetin dediği gibi ABD’li şirket ekonomimizin ‘kozmik odasına’ girmiştir. Kasanın anahtarını almıştır!
***
Özal döneminde ekonomi kadrosuna, “prensler” adı altında ABD ve Dünya Bankası eğitiminden geçmiş isimler yön vermişlerdi.
57. Hükümet döneminde Kemal Derviş gönderilmişti.
Şimdi de ‘sıkıntıyı’ aşmamız için McKinsey adlı ABD’li şirket devrededir.
Bu şirket, Varlık Fonuna da danışmanlık hizmeti veriyor… Milyon dolarları götürüyor!
Yarın ‘kamu maliyesini dönüştürmek’ için Ziraat Bankası ile Halk Bankasını özelleştirelim derse ne olacak?
Daha pek çok soru sorulabilir.
Kendilerinin “yerli ve milli” olması ile övünen iktidar, ekonomiyi ele güne teslim etmiştir. Ortağı olan ve adında “milliyetçi” yazan partiden ise bu duruma hiçbir itiraz yoktur. O yerel seçim pazarlığı ile af tartışmaları ile ilgilenmektedir.
Şimdi kararı sizler veriniz.
Bunlara “yerli ve milli” demek olanaklı mıdır?
Özetle ekonomide kılavuzumuz karga olmuştur. Bakalım burnumuzu nasıl kurtaracağız!
Zor görünüyor…
Ağır bedel ödeyeceğiz…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?