Merkez Bankası Kimin?

Merkez Bankası Kimin?

“Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.” (Aliya İzzetbegoviç)

Hani şu, unvanında ‘Türkiye CUMHURİYETİ’ değil de ‘Türkiye CUMHURİYET’ ibaresi yer alan;
Kullanmakta olduğumuz banknotların (kâğıt paralarımızın) üzerine de aynı unvanını yazan;
Başkan Erdoğan’ın gerek Başbakanlığı, gerekse Cumhurbaşkanlığı döneminde bağımsızlığını ve özellikle faiz politikasındaki kararlarını çok sık eleştirdiği, fakat söz geçiremediği;
Yönetici atamalarını Cumhurbaşkanının yaptığı, lakin atandıktan sonra kendilerine dokunulamayan;
Unvanında yer alan ‘CUMHURİYET’ kelimesine Türkiye Cumhuriyeti Devletinin aidiyet ifade eden “İ” harfinin neden konulmadığı izah edilemeyen;
Türkiye’de sistemi değiştirdik lakin unvanındaki ‘Cumhuriyet’ kelimesini ‘Cumhuriyeti’ şeklinde değiştirmeye gücümüzün yetmediği; şu Bağımsız Merkez Bankası, sahi kimin?..
Devlet başkanından da daha fazla(!) gücü olan, bu Bağımsız Merkez Bankası bu gücünü ve bağımsızlığını nereden alıyor?
***
Bankanın unvanına “Türkiye Cumhuriyeti’ değil de ‘Türkiye Cumhuriyet’ ifadesinin konulması; bankanın bize ait olmadığı anlamına mı gelir?
Bankanın bağımsızlığının ve kararlarına Cumhurbaşkanın dahi müdahale edememiş olmasının sırrı; yoksa bu “Cumhuriyet” kelimesinde mi saklıdır?
***
1211 sayılı Merkez Bankası Kanununa göre Merkez Bankası hisse senetleri (A), (B), (C) ve (D) olmak üzere dört sınıfa ayrılmış olup;
(A) sınıfı hisse senetleri münhasıran Hazineye,
(B) sınıfı hisse senetleri Türkiye’de faaliyette bulunan milli bankalara,
(C) sınıfı hisse senetleri 15.000 hisseyi geçmemek üzere milli bankalar dışında kalan diğer bankalarla imtiyazlı şirketlere,
(D) sınıfı hisse senetleri ise Türk ticaret müesseselerine ve Türk vatandaşlığını haiz tüzel ve gerçek kişilere tahsis edilmiştir.
2017 yıl sonu itibarıyla, Merkez Bankası sermayesinin yüzde 55,12’si (A) sınıfı, yüzde 25,74’ü (B) sınıfı, yüzde 0,02’si (C) sınıfı, yüzde 19,12’si ise (D) sınıfı hisselerden oluşmaktadır.
***
Bankanın sermayesinde (31 Aralık 2017 itibariyle) devletin (Hazinenin) payının yüzde 55 olduğu görülüyor…
Diğer hissedarlar: Ziraat Bankası (yüzde 19), Mervak İç ve Dış Ticaret (yüzde 5), Garanti Bankası (yüzde 3), İş Bankası (yüzde 2), Sosyal Güvenlik Kurumu (yüzde 2), Türkiye Kızılay Derneği (yüzde 1), Halk Bankası (yüzde 1) ve yüzde 12 hisse ile DİĞERLERİ!..
Bankanın bu yüzde 12 hissesine sahip “DİĞER” hissedarlar kimlerdir?… Resmi kayıtlarda bir açıklama bulunmuyor!
Yoksa bankayı devlet başkanından da güçlü ve dokunulmaz kılan bu isimleri zikredilmeyen yüzde 12’lik “DİĞER” hissedarlar mıdır?
***
Görülen o ki, Merkez Bankasının faiz politikasının sorumlusu Merkez Bankası Başkanı değil!..
Başkan değişse de sistem değişmediği sürece bu eleştiriler devam edecektir.
***
Başkan Sayın Erdoğan, 2014 yıllarında Başbakanken de Merkez Bankası hakkında bugün söylediklerini aynen söylüyordu: “Merkez Bankası bağımsızdır ama kanaat açıklamak da bir Başbakan’ın hakkıdır. Çünkü enflasyon yükselince vatandaş hesabını Merkez Bankası’na sormaz. Faizi yükseltirken 5 puan birden yükseltiyorsun, şimdi geliyorsun yarım puan indiriyorsun. Sen dalga mı geçiyorsun?” diyordu.
Peki, ne değişti?
2014’den buyana Merkez Bankası Başkanı değişti, hatta bu iktidar döneminde değişti!..
Türkiye’de sistem değişti…
Fakat Merkez Bankası sistemi değişmedi, değişemedi, değiştirilemedi!
Ne hikmettir ki, başkanlık sistemine geçtikten sonra 1211 sayılı banka kanunundaki bazı ibareler KHK ile başkanlık sistemine uyumlu hale getirmek için değiştirilirken bu ‘Cumhuriyet’ ibaresi ‘Cumhuriyeti’ olarak değiştirilememiştir!
Dahası bu nasıl bir güçtür ki, allame ekonomistler onun hakkında konuşamamaktadır… Muhalefet dut yemiş bülbül konumundadır!
***
Hâsılı kelam:
– Merkez Bankası hissedarları arasındaki yüzde 12’lik “DİĞER” hissedarların sırrı çözülmeden…
– Bankanın unvanındaki “CUMHURİYET” ibaresi “CUMHURİYETİ” olarak değiştirilmeden;
Banka Başkanı değil 4 yılda bir, her yıl da değiştirilmiş olsa değişen pek bir şey olmayacaktır.
***
“Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız; aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar…
Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda; gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar…
O yüzdeden düşüncelerinize dikkat edin!” (David J. Schwvartz)

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?