MHP üzerine bir analiz

MHP üzerine bir analiz

MHP lideri Bahçeli’nin, “C ittifakı” yani “Cumhur ittifakı” adı altında AKP ile ittifak konusunda yeni gelişmeler var.

Önce Bahçeli, yaptığı basın toplantısında 2019 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için; “aday göstermeyeceğiz, bizim adayımız Erdoğan’dır” dedi. Sonra aynı düşüncelerini grup toplantısında da dile getirdi. Sözlerinin daha da ileri taşıyarak “işbirliğimiz 2019’dan sonrada beş yıl sürecek” dedi.

Ardından Beştepe’de Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Beştepe görüşmeleri ile ilgili herhangi bir açıklama yapılmamış olsa da, görüşme konusu gayet açıktır.

“Cumhur ittifakı” konuşulmuştur.

Bu konu medyada ve siyasette önemli bir yer tuttu. Bu işbirliğine olumlu yaklaşanlar var. O çevreler MHP liderini “devlet adamı” olarak övmektedirler.

Karşı çıkanlar ise, “patron çıldırdı” eleştirilerini yapmaktadır.

Oysa MHP tarihini ve yüklendiği ‘görevi’ bilmek önemlidir. Bahçeli’nin attığı adımlara da o tarihsel pencereden bakmak gerekiyor. MHP’nin kuruluş ve ‘görevi’ konusunda bilgi sahibi olabilmek için 1950’li yıllara gitmek gerekiyor. Türkiye 1952’de NATO üyesi olur.

Her NATO üyesi ülkede Özel Harp Dairesi vardır. NATO üyeliği sonrasında ülkemizde bu birim yine 27 Eylül 1952’ de Seferberlik Tetkik Dairesi adı ile kurulmuştur.

Gazeteci Ecevit Kılıç “Özel Harp Dairesi” adlı kitabında bu süreci net şekilde izah etmektedir.

1948 yılında Genel Kurmay tarafından Alpaslan Türkeş ABD’ye eğitime gönderilir. Orada piyade okulu ve Amerika Harp Akademisi’nde ‘eğitim’ görür. Yurda döndükten sonra Seferberlik Tetkik Dairesinin kuruluşunda görev alır. Bu birimin eğitimlerinde görev alır.

Daha sonra 1955 yılında yeniden ABD’ye Türk Genel Kurmayı Temsil Heyeti Üyesi olarak gider. İki yıl ABD’de kalır ve Üniversity of America (Amerika Üniversitesinde) ders görür. Söylenen ekonomi eğitimi aldığıdır.

Oysa aldığı dersler tamamen NATO ve Özel Harp ile ilgilidir.

Bu eğitimden sonra yurda döner ve Avrupa ülkelerinde yapılan NATO toplantılarına sürekli olarak Türk Genel Kurmay Başkanlığının temsilcisi olarak katılır.

27 Mayıs 1960 tarihli NATO/ABD destekli askeri darbede aktif rol alır ve radyodan bildiriyi bizzat okur. MBK (Milli Birlik Komitesi) üyesi olur.

***

1964 yılında siyasete atılır. Osman Bölükbaşı liderliğindeki CMKP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisine) katılır. Sadece kendisi değil, asker kökenli Seferberlik Tetkik Dairesinden arkadaşı olan bazı isimler de partiye katılır.

1965 yılında CMKP Genel Başkanlığına seçilir. Kendisi ile partiye katılan bazı yakın arkadaşları da parti yönetimine gelir…

CMKP, 1 Ağustos 1969 tarihinde yaptığı Adana Kongresinde Alpaslan Türkeş’in önerisi ile MHP adını alır.

Bu sürece gelirken yaşanan bir tartışmaya da yer verelim.

1965’de Türkeş, CMKP lideri seçilir. Onunla partiye giren ve 1965’de genel sekreterliğe getirilen bir isim vardır.

Bu isim Albay Fuat ULUÇ’tur (Hıncal Uluç’un babası)

Albay ULUÇ, anılarını kitaplaştırmıştır. Kitapta yazdıklarına göre Alpaslan Türkeş, daha 1967 yılında partinin adını ve programını değiştirmeyi kafasına koymuştur.

Ülkemizde de 68 kuşağının öncü adımları görülmektedir…

Albay Fuat ULUÇ, rütbedaşı olan lideri ile partinin genel sekreteri olarak sık sık görüşür. Liderine MHP için der ki; “Bu partiyi sakın kurma, kurarsan ülkenin gençlerini birbirine kırdırır ülkeye çok büyük kötülük edersin.”

Bu telkinlerden kısa bir süre sonra Alpaslan Türkeş yine ABD’ye gider. 1968 yılında Fuat Uğur kalp krizi sonucu vefat eder.

Daha sonra gerçek ortaya çıkar!

Alpaslan Türkeş, ABD’de Miami kentinde ABD’li uzmanlar ile (FBI uzmanları ile) MHP’nin kuruluşu ve parti programı üzerine çalışmalar yapmıştır!

1 Ağustos 1969 tarihinde de Miami’de yapılan çalışmalar sonucu CMKP adını MHP olarak değiştirir ve parti programı yeniden yazılır.

Ülkemizde 68 kuşağının karşısına çıkacak siyasal parti kuruluşu tamamlanmıştır. Sivil toplum ayağında ise MTTB yerini alır!

Ve ilk ‘görev’ 6. Filoya karşı eylem yapan gençlere karşı yerine getirilir…

Yine bu süreçte “komando kampları” kurulur. Bu kamplarda ‘milliyetçi gençler’ ideolojik ve askeri eğitimlerden geçirildiler.

Ayvalık Sancar Tatil Köyü bu kamplar için önemli bir merkez idi…

Abdullah Çatlı, Oral Çelik gibi pek çok kişi bu kamplarda eğitim gördüler. Kontrgerilla içinde görev yaptılar.

Ve ABD/NATO bu güçlerle işbirliği içinde ülkemizi 12 Eylül darbesine götürmeyi başardı… Sol(!) örgütlerin de katkısı oldu.

***

Bu gerçekler ortada iken bugün MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son hamlesine “patron çıldırdı” demek ne kadar doğrudur.

Bahçeli, beklenen ve gereken adımı atmıştır…

Unutmayalım!

  1. Hükümeti Bursa Kocayayla Türkmen Şenliğinde “3 Kasım’da erken seçime” çağrısı yaparak bozan kimdir?

Başbakan Ecevit’in “intihar ediyoruz” demesine rağmen, erken seçimle AKP’yi iktidara taşıyan kimdir?

Sadece Bahçeli’mi?

Yoksa Bahçeli’nin sadece sözcülük görevini yaptığı daha büyük güçler mi?

Ve iktidara 16 yıldır her kritik dönemde destek veren kimdir?

Bahçeli, her zaman arka planda bazen destek vererek, bazen sert uyarılar ile var olmuştur.

Şimdi 2019 için yine sahnede yerini aldı.

Unutmayalım.

Seferberlik Tetkik Dairesi adı altında NATO üyesi ülkelerde kurulan Özel Harp Dairesini (derin devleti) kuran ve eğitmenliğini yapan MHP’nin de kurucusu olan Alpaslan Türkeş’tir.

12 Eylül ile başlayan süreçte bu yapı adım adım Fetullah Gülen’in ekibine geçmiştir. Kozmik Oda operasyonu sonrasında süreç tamamlanmış. Kontrol sağlanmıştı.

15 Temmuz sonrasında ‘derin devlet’ konusu yeniden gündeme gelmiştir.

Boşuna 15 Temmuz için “Allah’ın lütfu” denilmedi!

Boşuna 20 Temmuz OHAL ilanı sonrası “ülkeyi sıfırdan yeniden kuracağız” denilmedi!

Bu ‘yeniden kurma’ kurumları ile gördüğümüz devlet değildir!

Arka plan, ‘derin devlet’ yeniden kurulmaktadır. MHP bu çalışmada iktidara ve Erdoğan’a 1960’lı ve 1970’li yılların tecrübesi ile yardımcı olmaktadır!

Boşuna her iki parti de “beka sorunu” demiyorlar…

“Komando kampları” benzeri SADAT ve Halk Özel Hareket (HÖH) boşuna kurulmuş değildir.

Ve “C ittifakı” boşuna değildir.

Çünkü teknik direktörleri aynı isimdir…

Dün de bugün de…

Patron çıldırmadı. 15 Temmuz sonrası, 2019 seçimlerini de kapsayan süreçte yeni misyonunun gereklerini yerine getiriyor.

Teknik direktör böyle istiyor!

Bakmayınız siz teknik direktöre “eyyy” diye söylenen sözlere. Başka türlü vatandaşı nasıl kandıracaklar!

Nasıl olsa ülke gerçekler yerine algılar üzerinden yönetiliyor!

Algı yaratmakta da mahirler…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?