Milli irade ve saygı

Milli irade ve saygı

Bir süredir İstanbul’dayım, yazımı da bu güzel ve tarihi kentten yazıyorum. Ne yazık ki bu tarihi ve güzel kentin yerel seçim sonuçları üzerinde bir aydan uzun süredir belirsizlik var.
1994 seçimlerinde Erdoğan ile başladıkları ve 25 yıldır yönettikleri İBB seçimini kaybettiklerini bir türlü kabul etmiyorlar.
17 yıldır iktidar olmanın da verdiği güç ile her yolu deniyorlar!
Bu ‘iktidar gücüne’ medyamızın % 90’nı da dâhil olduğu için, medya yolu ile de algı çalışması içindeler. ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ ile ülke ‘parti devletine’ dönüştürüldüğü için pek çok kurumda dâhildir bu çalışmalara…
Oysa toplum vicdanında 31 Mart seçimleri sonuçlanmıştır. Ekrem İmamoğlu seçimi kazanmıştır. 17 Nisan 2019 tarihinde de mazbatasını alarak görevine başlamıştır.
İstanbul için ‘milli irade’ olan seçmen böyle karar vermiştir.
İktidarın yapması gereken bu seçmen iradesine saygı göstermektir.
Fakat o saygıyı göstermek istemiyorlar!
YSK üzerinde iktidar gücünü ‘Demokles’in kılıcı’ gibi tutuyorlar… Soyut iddialar ile itirazlar yapıyor ve YSK’ ya ‘bunları araştır, delilleri sen bul’ diyorlar.
İleri sürdükleri gerekçeler hukuken iptali gerektirecek ‘tam kanunsuzluk’ oluşturabilecek gerekçeler de değil.
YSK zordadır.
İktidarın ve kontrolü altındaki medyanın baskısı ile zordadır…
***
İktidarın İstanbul’u neden elinde tutmak ve seçimleri tekrara ettirerek almak istediğini kamuoyu az çok biliyor.
“İstanbul’u kaybeden iktidarı kaybeder” sözü de bu sözün gerçekliği de biliniyor.
AKP iktidarının İBB üzerinden geldiğini de biliyor.
Kent rantının nerelere aktığı da biliniyor.
İBB’den hangi vakıflara ne kadar maddi destekler ve diğer desteklerin aktarıldığını da biliyor. O vakıflara uzun süreli sudan ucuz fiyatlarla kiralanan gayrimenkulleri de biliyor.
Ve o vakıfların yandaş vakıflar olduğunu çoğunun da yönetiminde hangi yakınların olduğunu da biliniyor.
Damadın vakfı olan, T- 3 Vakfının başvurusu ile niçin yayın yasağı kararı alındığını da biliyor.
Kamuoyu “İstanbul’a ihanet ettik” sözleri ile hangi itirafın yapıldığını da biliyor.
31 Mart günü sandığa giderken elini vicdanına koydu, ‘madem bugün güç bende, milli irade benim, gördüklerim ve yaşadıklarım nedeniyle tercihimi Ekrem İmamoğlu’ndan yana kullanıyorum’ dedi…
Şimdi ‘kişi iradesi’ ile İstanbul halkının iradesi yok sayılmak isteniyor.
Açık açık söylenmese de ‘sizin görev sürenizi uzattık, diyetini isteriz’ deniyor.
YSK zordadır. Baskı altındadır.
Kararını bugün veya yarın verecektir.
Bakalım yüksek yargıçlardan oluşan, ‘bağımsız ve tarafsız’ olması gereken YSK yapılan siyasi baskılara direnebilecek mi?
Direnir ise hukuki bir karar verecektir.
Aksi halde karar siyasi olacaktır.
***
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan dün MÜSİAD Genel Kurulunda yaptığı konuşmada da YSK’yı etkilemeye çalıştı.
Erdoğan, ‘Yolsuzluk var. Gidelim millete milli irade nasıl bir karar veriyorsa başımız gözümüz üstüne deriz onu kabulleniriz. Bugüne kadar hiç konuşmadım ama artık yetti. Burada bir yolsuzluk var’ diyor.
Ve yine diyor ki;
“Bütün çabamız milletin oyunun kıymetini millete iadedir. Usulsüzlüklerle, yolsuzluklarla, hukuksuzluklarla bir 31 Mart’ı kurban etmek istemiyoruz…”
İktidar sensin, seçimleri yöneten YSK ve seçim kurulları üzerinde etkilisin. Sandık başkanları ile ilgili listeleri, senin atamış olduğun ilçe kaymakamları hazırlayarak seçim kurullarına gönderiyor.
O kurullarda partili üyelerin var, gözlemcilerin var, müşahitlerin var.
Sadece senin yok, ortağın olan partinin de var.
Sandık kurularında çoğunluk sizde olmasına rağmen, iptali gerektirecek tek bir ‘itiraz tutanağı’ düzenlenmemiş. Sonuç tutanağına sizin görevliler imza atmış! Onay vermiş.
İtirazların somut delillere dayanmıyor.
Kimi vatandaşlar, ‘Başkanım bu seçim yenilenmeli’ diyormuş…
O vatandaşlar ya partilidir ya da kentin rantından beslenenlerdendir…
Ve aslında AKP Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Ali İhsan Yavuz ne demişti?
“…Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu, ama fark edemedik.”
Evet, kesinlikle bir şeyler oldu. Kentin seçmeni sizi tercih etmedi. Güler yüzü, tatlı dili, sıcak ve kucaklayıcı tavrı, samimiyeti tercih etti.
Ekrem İmamoğlu’nu tercih etti.
İktidar gücü ile bunu değiştirmeye çalışmak milli iradeye karşı çıkmaktır.
Milli iradeye biraz saygı beyler!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?