NASIL BİR SEÇİM SÜRECİ YAŞADIK ?

NASIL BİR SEÇİM SÜRECİ YAŞADIK ?

Yaklaşık bir buçuk aydan bu yana, görsel-yazılı medya ve vatandaşın tek gündemi, beş gün sonra yapılacak seçimler oldu.
İttifaklar arasındaki söylemler siyasetin yüzü ve dilinin tamamen kirlendiğini gösterdi.
Özellikle, ‘Cumhur İttifakı’ öncüleri savaş yaparcasına farklı bir stratejisi izleyerek toplumu gerginleştiren, birlikte yaşama sınırlarını zorlayan demeçlerle ön plana çıktılar.
Amacından saptırılan vaatler, karşılığını bulmayan beka sorununa kilitlenildi.
Bu süreçte nelere tanık olduk, söylenenler ne oldu?
Bireysel çıkar odaklı kurulan ‘Cumhur İttifakı’ ortaklığının;
Cami, okul ve kamu kuruluşlarını seçim aracı olarak kullanmayı pek sevdiklerini,
Söylemlerinde inanç sömürücülüğüne ilk sırada yer verdiklerini,
Cami hoparlöründen AKP müziği çalındığını, minareye parti flaması asıldığını, imamların iktidara destek istediklerini, ibadet edilmesi gereken yerde kahvaltı yapıldığını,
Projelerle yarışma yerine ‘çamur at izi kalsın’ stratejisi izlediklerini,
Ülkede yığınla biriken sorunları çözme yerine, olmayan ‘beka’yı öne çıkardıklarını,
Daha düne kadar çok ağır hakaretlerle birbirlerine demediklerini bırakmayanların kürsüye çıkıp, aynı platformda el ele tutuşarak poz verdiklerini,
Kendinden olmayanları ‘illet, zillet, terörist, FETÖ’cü…olmakla suçladıklarını,
18 Mart’ın anılması sırasında okutulan hutbede, Atatürk adından söz ettirmeyen Diyanetin, inancın siyaset bulaştırılmasına seyirci kaldıklarını,
3-5 oy alma uğruna en kutsal değerlerin dahi kullanıldıkları,
Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin ülke sorunlarının çözümünde yetersiz kaldığını,
Kurulan ittifak ile AKP treninin arka vagonlarında yer bulan, saray adına cansiperane savaşan Bahçeli’nin terfi ederek ön taraflara terfi ettirildiğini,
Liyakatten uzak kadrosu ile ülke sorunlarını çözmede başarısız olan iktidarın çözüm önerileri getirme yerine muhalefete son derece ağır söylemlerle yüklenmeye çalıştığını,
Barış, sevgi, hoşgörü…yerine kavga, öfke, kin, ötekileştirmeden medet umulduğunu,
Ön yargı, ayrımcılık, tahrik etmenin siyasetin önceliği olduğunu,
Tehdit, iftira, hakaret, ağır ithamların su ve seller gibi kullanıldığını,
Partili cumhurbaşkanının tüm konuşmalarının aynı anda onlarca TV’de canlı yayına bağlandığını, halktan vergi alan TRT’nin iktidarın yayın organı durumuna getirildiğini,
Rakiplerine, ‘Densiz, hadsiz, tokadı hak edenler, siyasetçi müsveddesi, ürkek, korkak, edepsiz, kaçacak delikleri yok, sen ne işe yararsın, ne biçim adamsın, utanmadan sıkılmadan laf ediyorsun, beş koyunu güdemez.. vb. sözlerle saldırıldığını,
Kendilerini tercih etmeyenler için, ‘karşımıza çıkanlar İzmir’de denize dökülen, Çanakkale’de gömülenlerdir…’ diyerek aşağılamaya çalışıldığını,
Hazine ve maliyeden sorumlu damat bakanın masaya vurduğu tek yumrukla doları dört TL’ye !!! nasıl düşürdüğünü,
Medya saygınlığının ayaklar altına alındığını,
Mitinglerde dağıtılan 100 gr. çay için yurttaşların kavga etmelerinin izlendiğini,
‘Belediye işi gönül işi’ diye slogan belirleyenlerin kendileri dışında saydıklarını ötekileştirme, teröre destek verme..ile suçlayarak gönülleri kırdıklarını yaşadık, gördük.
Daha yüzlerce madde eklenebilir ancak, görünen o ki, iktidar tükenmişlik yaşamakta.
17 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın, yaşamın tüm alanlarında yığınla biriken sorunları bir kenara iterek tutunmaya çalıştığı tek dal, öcü olarak göstermeye çalıştıkları olmayan ‘beka’.
İkişer kg. soğan, patates, bir bağ marul alma uğruna saatlerce ‘varlık kuyruğu’nda bekleyen vatandaş, asgari ücretli, emekli, memur, taşeron işçiler artık top sizde.
Çocuk ve torunlarınızın geleceği, barış ve huzur içinde yaşamak için hazır mısınız?

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?