NİHAL ATSIZ- (1905-11 Aralık 1975) BOZKURTLAR

NİHAL ATSIZ- (1905-11 Aralık 1975) BOZKURTLAR

Orta birinci sınıfta Tarih öğretmenim Gündoğ Kukul’un teşviki ile Türk tarihini romanlaştırmış ünlü romancı Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun eserlerini (18) okumaya başladım.(Nasıl başlayıp, alışkanlık haline getirdiğimi başka bir yazımda anlatacağım.)

Aldığım her romanını bir gecede bitiriyordum. Tomiks,Teksas,Zagor gibi resimli romanlarının yanında mevcut tarihi romanlarımızdan okumadığım yapıt kalmamış zannediyordum.

Lise birde Nihal Atsız’ın diğer kitapları yanında Bozkurtlar, Deli Kurt adlı eserlerini kitapçılarda ve vitrinlerinde görüyordum.Bu kitapları o günlerde kendilerine “komando” denilen ülkücülerin fikir ve felsefi kitapları olmalıdır diye algıladığımdan satın almıyordum.

1973 yılında lise ikinci sınıfta okurken, edebiyat öğretmenimin teşvikiyle “Bozkurtlar”ı okumak için satın aldım.İçini açınca bir solukta okudum.Sonra “Deli Kurt”u aldım.Onu da kısa bir sürede okuyup bitirdim.Sanki kaşık kaşık bal tadına bakıyordum.Ara verdiğim tarihi romanları almaya,heyecanla bir çırpıda okumaya tekrar başlamıştım.Peşinden Nihal Atsız’ın romanlarından Yılların Sonu,Ruh Adam ,Türk Tarihinde Meseleler,Dalkavuklar Gecesi,Türk Ülküsü isimli eserlerini de aldım ve okudum. Bir yılda kitaplığımda çoğu Türk tarihini anlatan romanlar ile Dünya klasiklerinden oluşan 100 ciltlik kitabım oldu.

1973 yıllarında “Bozkurlar” isimli roman bir bütündü.Cildi hayli de kalındı.Daha sonra bu eseri “Bozkurların Ölümü -1951″;”Bozkurtlar Diriliyor -1949″ diye aslına uygun iki kitap halinde bastılar.

Kütüphanemdeki rafın ilk kitabı büyük harflerle yazılmış Nihal Atsız’ın”BOZKURLAR ” romanı oluyordu.

O kış Almanya’da çalışan Rahmetli Babam yıllık iznini geçirmek üzere Giresun’a gelmişti.Fanatik bir Ecevit hayranı olan, CHP li babam; eve adım atar atmaz holde bulunan kitaplığımdaki kitaplarıma göz atmış ve “Bozkurlar”isimli romanı görmüştü.Hemen tepki gösterdi ve bu kitabın burada ne aradığını sordu.Kısaca ona:

-Okumadan karar verme dedim.

Bir kaç gün üst üste babama her yaklaştığımda bana “Bozkurlar”dan söz ediyor.Bu kitabın benim için çok zararlı bir yayın olduğunu,onu acele yok etmem gerektiğini anlatıyordu.

Yılbaşı gecesi gelmişti.Gece yarısı patlak veren karayel sonrası kar yağmaya başlamıştı.O kadar güzel ve yoğun yağıyordu ki;sevinçten uykum kaçtı.Yatmadım.Perdeyi aralayıp,pencere kenarına geçtim.Çınarlar ve Kale Mahallelerine düşen kar tanelerini izlemeye koyuldum. Ara sıra mutfağa geçmem gerekiyordu.Gözüm takıldı.Babamın yatak odasının ışıkları yanıyordu.

Sabaha yakın uyumuşum.Günlerden pazar günü olduğundan saat dokuzda ev halkının iki katı kadar kıymalı yaptıracaktım.Hazırlanan katkıyı aldım.Kapıdan çıkmadan babamın odasına baktım.Işıkları yine yanıyordu. Yılbaşı gecesi 60 cm ye yakın kar yağmıştı.Halen de düşmeye devam ediyordu.

Fırının kapısında oluşan kıymalı kuyruğunda bir,pişmesini beklerken yarım ,toplam bir buçuk saat kadar kaldım.Kar yağışının keyfinden bu süre nasıl geçti, far edememiştim. Eve geldim.Kömür sobası yakılmış,çay demlenmiş,kurulan soframıza bardakların yanına tereyağı ve çökelik konulmuştu.Ailem beni ve el selesi içine istiflenmiş ve kıymalı pideleri bekliyordu.Selemde en az yirmi kıymalı vardı.Sıcacık evimizde pazar kıymalısını yiyecek dokuz kişiydik.

Sofraya baktım babam yoktu.Saat on bir olmuş,veya biraz da geçmişti.Rahmetli anama:

-Babam nerede.Kalkmadı mı?

-Yatakta oğlum.Elinde bir kitap var.Takılmış,gece boyu onu okudu.”Kalk herif yemek yiyelim dedim.Kitabın çoğunu okurdum.Siz kalkın. Ben biraz sonra gelirim dedi.”

Odasına baktım ışığı yanıyordu.Kıymalı sepetini sofraya bıraktım.Yatak odasına yöneldim.Kapıyı tıklayıp ,kapısını açtım.Babam bana bakmadı bile…Elinde açık duran kalın bir kitap tutuyordu .Pür dikkat okumaya çalışıyordu.Eğilip elindeki kitabın cilt kapağına baktım.Kalın harflerle “BOZKURLAR” yazıyordu.

-Baba kıymalı pideleri pişirip getirdim.Sofra hazır.Millet seni bekliyor.Kalk kahvaltımızı yapalım.Daha sonra kaldığın yerden okumana devam edersin.

-Oğlum beni rahat bırak.Benim düşen payımı ayırın.Siz kahvaltınızı yapın.Çok az bir sayfam kaldı.Bu kısmı bitirmeden asla kalkmam.

Babam o gün saat bire kadar kitap okudu.Ne zaman kitabı bitirdi,o zaman salona geldi.Sağ elinde tuttuğu “Bozkurt” isimli kitabı bana uzatarak:

-Oğlum bana okumak için böyle kitaplar bul okuyayım. Okurken müthiş heyecanlandım ve etkilendim.Bitirmeden kalkamadım.

İkisi de merhum Allah rahmet etsin.Mekanları cennet olsun.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?