NİHAYET ANLAMIŞ GİBİ…

NİHAYET ANLAMIŞ GİBİ…

Cumhurbaşkanının, bakan dahil, kimsenin haberdar olmadığı zamanda, “..TEOG’u istemiyorum. Bu sınav kaldırılacak..” söyleminin ardından altı ay geçti. Beklenmedik bir anda ve tamamen hazırlıksız yakalanan MEB, ne yapacağına karar veremediği gibi, telaşa kapılarak çözüm arayışına yöneldi.

Bir süre sessiz kalındı, kamuoyu ne olacağına yönelik beklentiye girdi.

Öğrenci, veli, öğretmen ve yöneticilere uygulama hakkında bilgi verilmedi.

Hiç hazırlığı olmayan yetkililer yaşadıkları şoku üzerinden atmak için çabaladı.

Yandaş yazılı ve görsel medyanın eğitimci olmayan kalemşorları, geçici bir süre algı yaratılması amacıyla devreye sokuldu.

Daha önce, değişen her bakan döneminde yapılan sistem değişikliğinde yapıldığı gibi, uygulamanın ne olacağı bilinmeden, seçenekler üzerinden kamuoyu sözde bilgilendirmeye başlanıldı.

Üstelik, eğitim alanında ‘devrim’ yapıldığı öyküsü anlatılarak.

Onlara göre, AKP iktidarı sırasında değişen altı bakanın da yaptığı tüm değişikliklerin tamamı ‘devrim’ niteliğinde idi.

Toplumun tamamı ve ülkenin geleceğini doğrudan ilgilendiren eğitim o kadar hafife alındı ki, ne yapılması gerektiği üzerinde kimseye danışılma gereksinimi duyulmadı bile.

Eğitim sendikaları, fakülteler, diğer sivil toplum örgütleri, yönetici, öğretmen, veli tamamen devre dışı bırakıldı.

Eğitimle yakından uzaktan ilgisi bulunmayan troller, en etkili araç olan basın aracılığı ile toplumu yönlendirme çalışmalarına devam etmekteler.

“TEOG’u istemiyorum. Değişecek..” denilmesinden bu yana neredeyse kayıplarda olan ilgili bakan yaptığı açıklamada, “..bu yıl TEOG olmayacak. Adrese dayalı, eve yakın okula yerleştirme sistemi dikkate alınarak, belirlediğimiz diğer hususlarla birlikte öğrencilerimizi yerleştireceğiz..” diye söylemiş.

TEOG sınavının yapılmayacağını nihayet anlayan bakanı kutlamak gerek.

Peki, yeni sistemin nasıl uygulanacağını net olarak bilen var mı?

İlgili bakan, il ve ilçelerdeki yöneticiler, öğretmen, öğrenci ve veliler ne kadar bilgi sahibiler?

Şimdilik bilinen, adrese dayalı en yakın okulun dikkate alınacağı.

Ya, uygulama nasıl olacak?

Bakanlıkça adına “nitelikli okul” denilen okullar sınavla 200 bin öğrenci alacak.

Geriye kalan yaklaşık bir milyon öğrenci nasıl yerleştirilecek?

Bakanın, “..diğer belirlenen hususlarla birlikte öğrencilerimizi yerleştireceğiz..” söyleminin ardında ne yatmakta?

Ortaöğretime yerleştirmedeki belirsizlik açık olarak görülmekte.

“..Eğitim çağındaki herkese kişilik geliştirme becerisi..” verilecekmiş.

Eğitimin temel yaklaşımında, “ kişilik geliştirme” bulunmakta.

Ancak bazı tarikat, cemaat, dernek ve malum vakıflara teslim edilerek değil.

Niyetleri açık olan, mevcut anlayış ve yaklaşımlarıyla bunların eğitim adına verebilecekleri hiçbir katkı olamaz.

Biz bu filmi bir dönemler el üzerinde tutulan, her türlü kolaylık gösterilen, yaptıklarına göz yumulan FETÖ’nün yaptıklarında görerek, sonuçlarını da yaşadık.

Bakan aylar sonra demecinde, “…ben buralardayım, kaybolmadım..” diye ortaya çıkmakta.

Ortaöğretime geçişteki belirsizlikten doğan karmaşa sürmekte.

Sevindirici yanı, bakanın TEOG’un yapılmayacağını nihayet anlamış olması.

MEB ise, ‘Andersen ve La Fontaine’den masallar’ anlatmaya devam etmekte.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?