Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ÖĞRETMEN OKULLARININ KURULUŞU İDEALİST YOLCULUĞU VE YOK OLUŞU (3)
  • 0
  • 165
  • 17 Mart 2021 Çarşamba
  • +
  • -

Merhaba sevgili dostlar,

Merhaba değerli canlar,

Öğretmen okullarıyla ilgili sohbetimizin bugün üçüncü günü…

Yani;

16 Mart Öğretmen Okullarının kuruluş yıldönümünü fırsata dönüştürüp, belleğimizden silemediğimiz anılarımızla kafanızı şişiriyorum iki-üç gündür….

Ama bugün son…

Ve bugün benimde mezunu olduğum, Giresun Kız İlköğretmen Okulunu anlatacağım…

Az önce ‘belleğimizden silemediğimiz’ diye bir ifade kullandım…

İnanın bana; bu ifade o kadar doğru, o kadar çok doğru ki…

Belki eksik bile kullandım…

Çünkü, eskiden ‘Öğretmen Okulları’ denildi mi;

Birçok öğrencinin düşlerinde öğretmen olmak ve öğretmen okullarının sınavını kazanarak bu okulda ‘öğrenci’ olmanın pembe hayelleri yatardı…

O yıllar;

Öğrencilerin şapka giydiği yıllardı…

Ve o yıllarda;

‘Öğretmen’ olmanın bir ayrıcalığı vardı…

Toplum içinde saygın bir yeri vardı…

Önce ‘yazılı’ sınavına girip onu kazanacaksın…

Ardından ‘sözlü mülakata’ tabi tutulacaksın…

Üstelik bu sınavları kazanmanda yetmiyor;

Konuşma özrü olup-olmadığı başta olmak üzere, fiziksel bir özrün olmadığını kanıtlamak için gidip Devlet Hastanesinden ‘Heyet Raporu’ alacaksın…

Ve ondan sonra Öğretmen Okulu ‘öğrencisi’ olacaksın…

İlk günlerde kimse kimseyi tanımıyor…

Üst sınıflar dersen; yeni gelen öğrencilere caka satıyor!

Yani kızlar; ablalık…

Erkekler; ağabeylik fiyakası yapıyor…

Falan filan…

Üstelik öğrencisi olduğunuz okulun adı;

Kız İlköğretmen Okulu…

Yani, dörtte-üçü kız öğrencilerle dolu..

Siz ki;

Ya bir dağ köyünden gelmişsiniz, ya da bir kasabadan…

Ekonomik statüleriniz farklı…

Geldiğiniz yerden getirdiğiniz sosyal yaşam standartlarınız farklı…

Gerçi, öğretmen okulunun öğrencilerinin yüzde-yetmişi bu kırsal alanlardan ve küçük yerleşkelerden gelmiş olsalar da….

Yani; üç aşağı, beş yukarı ‘sosyoekonomik’ olarak üç aşağı, beş yukarı birbirimize benzesek de…

Sözünü ettiğimiz yıllar;

Üzerimize toz kondurmak istemediğimiz serden-gençlik yıllarımız.

Ancak aradan çok zaman geçmiyor;

Öğretmenlerimiz bizleri dünya klasikleriyle tanıştırıyor…

Bizi anlatan köy romanlarıyla buluşturuyor…

Durmadan kitap okuyoruz…

Okuduğumuz kitapları tartışıyoruz…

Yetmedi; kitabın özetini çıkartıyoruz…

Okuduğumuz kitapları, karşılıklı birbirimize ödünç vererek; okumayan arkadaşlarımızın da okumasını sağlıyoruz…

Ve kitap okudukça da;

Üzerimizde gereksiz yere taşıdığımız komplekslerimizden kurtuluyoruz…

Kendi kimliğimize ve benliğimize kavuşuyoruz…

Ancak burada unutmadan şunu da ifade etmeliyim ki;

Biz öğretmen okulu öğrencilerinin yüzde-sekseninin ekonomik olarak piyasadan kitap almaya gücümüz yetmediği için edebiyat öğretmenlerimiz ‘Varlık Yayınevleri’ ile bağlantı kurarlar;

Ve başta dünya klasikleri olmak üzere, Türk klasikleri arasında yer almış bütün kitapları okumamızı sağlarlardı…

Çünkü ‘Varlık Yayınevinin’ ve ‘Türk Dil Kurumunun’ kitapları ve dergileri çok ucuzdu…

Her neyse…

Şimdi birazda diğer etkinliklerden söz edecek olursak;

En heyecan yüklü yapılan şeylerden birisi de ‘Öğrenci Örgütlerinin’ (Kabine) de denilirdi…

Demokratik bir kapışma içerisinde ‘seçimlerin’ yapılmış olmasıydı…

Ve bu örgüt seçimleri ki;

Kıran-kırana bir mücadele yapılır…

Seçime giren örgüt üyeleri -gündüzlü- olan öğrencilerin evlerini geceleri dolaşır ve örgütlerinin kazanması için ‘oy’ isterlerdi…

Doğu Karadeniz Bölgesinde bir Trabzon’da radyo vardı ve birde Giresun Öğretmen Okulunda…

Ve okulumuzun radyosu, il genelinde öne çıkan haberlere yer verdiği gibi, az önce sözünü ettiğim ‘öğrenci örgütü seçimlerine’ de etkin bir şekilde yer verirdi…

Başka neler yapılırdı öğretmen okullarında?

Neler yapılmazdı ki;

Her 15 günde veya 20 günde-bir sınıflar birbiriyle yarış edercesine kültür-sanat etkinlikleri düzenler ve Tiyatro salonumuzda gösterime sunardı…

Her ’10 Kasım’ anmaları yaklaştığında;

Sınıflar en iyi ‘Atatürk Köşesini’ hazırlayıp ‘Birinci’ gelebilmek için birbiriyle yarış içiresine girerdi…

Sinemalara iyi filmler geldiğinde;

Bazen okul olarak ve bazen de sınıf olarak toplu bir şekilde sinemaya gidilir…

Ve bazen de tiyatroya gidilirdi…

Öğretmen Okullarının kuruluş yılı olan ’16 Mart Etkinlikleri’ için aylar öncesinde hazırlıklar yapılmaya başlanır…

Kültür ve sanat adına ne yapılması gerekirse; öğrencilerin bütün hünerleri ve yetenekleri ortaya dökerdi…

Her 27 Aralık tarihi geldiğinde…

Ülkenin dört-bir yanında olduğu gibi;

Bizim ilimizde de “Atatürk Koşusu” düzenlenir…

Ve bizim okulumuz da iddialı bir şekilde katılırdı…

İlde bulunan mevcut liseler arası Futbol Turnuvası düzenleniyorsa; bizim okulumuzda mutlaka katılırdı…

Örneğin;

Görselde fotoğrafını paylaştığım takım -bir dönem- bizim Öğretmen Okulunun futbol takımı…

(ve bu fotoğrafın çekildiği gün Endüstri Meslek lisesiyle maçımız var ve hepimizin kollarında bulanan -siyah bant- ise bir hafta önce Giresunsporlu Ünal’ın Kütahya’da bir kaza sonucu yaşamını yitirdiği için takmıştık.)

Öğretmen Okulunda hepimizde bambaşka bir iz bırakan bir anıda son sınıfa geldiğimizde guruplar halinde köy okuluna çıkıp ve bir buçuk ay (45 gün) staj yaptığımız günlerdeki anılarımızdır…

Yani;

Bu anılarımızda unutulmazlar arasındadır…

Tabi birde 20 gün şehir merkezi okullarında staj yaptığımız anıların yeri de ve unutulmazımızdır.

(Ki, bu konu apayrı, başlı-başına işlenmesi gereken bir konu olduğu için bunu şimdilik pas geçiyorum.)

Ve bu parantez bilgisini verdikten sonra da ’16 Mart’ sohbetimize şimdilik burada son veriyorum….

Anlatamadıklarımızı da belki ileride bir fırsatını bulur anlatmaya çalışırız…

NOT;

Birinci görsel; Öğretmen Okulu öğrencileri bir bayram törenine giderken…

İkinci görselde ise; Öğretmen Okulu Futbol takamı…

Ve fotoğrafta bulunanlar ise ayaktakiler soldan-sağa;

Mehmet Özdemir-İmdat kaplan-Şaban Kesim (T. Kaptanı) Okul müdürümüz; Ali Haydar Kutlu- Mehmet Özcan-Kemalettin Çetek- Zeki Al-Hüseyin Çolak- Eyüp Özbek ve (Resim öğretmenimiz) Mustafa Sönmez Yüceler..

Öndekiler soldan sağa;

Beden Eğitimi öğretmeni Toksal başara- Şaban Karakaya- Cengiz Tosun-Hurşit Külekçi- Şafak Baykan-Hüseyin Kılıççı-Hasan Şahin-Mehmet Şimşek ve Halim Yılmaz…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM