OK YAYDAN ÇIKTI

OK YAYDAN ÇIKTI

Deyim, ‘Geri dönülemeyecek bir iş yapmak…’ anlamı taşımakta.

Kılıçların karşılıklı çekildiği görüntüsündeki CHP’ de, yönetimin görevi bırakması isteğinde olanların durumunu anlatmakta.

Bu gereksiz, zamansız kavganın durdurulması için artık çok geç.

Kurultayın olağanüstü toplanarak yönetim değişikliğine gidilmesi gerçekleşecek mi?

Bu kavga sonucunda sadece liderin değişmesi yeterli mi olacak?

Hangi kadro ve yönetim yaklaşımı partiyi hak ettiği yerlere taşıyabilecek?

Deniz Baykal’a ait olduğu iddia edilen rezil ve ahlaksız görüntülerin ardından büyük umutlarla CHP’nin başına getirilen Kılıçtaroğlu, kamuoyunun büyük desteğine karşın başarılı olamayarak, genel başkan olarak girdiği dokuz seçimde de hüsran yaşattı.

Çok geç kalınmasına karşın 24 Haziran seçim sonuçları dönüm noktası olacak mı?

Sadece genel başkan ve etrafında bulunanlar değil, parti tepeden tırnağa yenilenerek, yeniden silkiniş ile umut verebilecek mi?

Tavandan tabana kadar güçlü bir kadro harekâtı ile değişime gidilebilecek mi?

Hesaplaşma koltuk kavgası, parti içinde iktidar olma görüntüsü vermekte.

Kılıçtaroğlu’nun yönetim anlayışı başarılı olamadı, siyasi ömrünü tamamladı.

Dünya ve ülkemizde hızla değişim yaşanmakta.

Değişime ayak uydurmada zorlanan CHP yönetimi siyaset üretememekte ve hantal.

‘95 yıllık partiyiz, Cumhuriyeti biz kurduk’tan öte dişe tırnağa dokunur hamleleri yok.

Yıllardır AKP’nin belirlediği gündemle boğuşan, Erdoğan’a karşı olmayı muhalefet sanan, onların değirmenine su taşıyan, dümen suyuna giren görüntü sergiledi.

AKP’ne odaklanan siyaset yapıp, sadece iktidarın yanlışlarını anlatmaya çalıştı.

‘Yanlış olanları söyledim, benden bu kadar’ yaklaşımı ile salı günleri yaptıkları grup toplantılarında, kendi kendilerini alkışlamadan öte hedef kitleleri ile buluşamadı.

Örgütler üst yönetimin zırhı oldu ve yeterli, bilgili, inandırıcı kadro kurulamadı.

Siyaset üretemeyen vasat yöneticileri ile hep küçüldü ve başarılı olamadı.

Toplumda, örgütsel güçlenmeyi sağlamaya çalışmak yerine, bireysel çıkara dayanan kendi örgütüne sahip olmayı, adamlarını delege seçmeyi başarı saydılar.

Girdiği tüm seçimler kaybedildi, oy oranını yüzde 22-25 bandında tutuldu.

CHP seçmeni yenilgiyi kabul eden, böyle gelmiş böyle gitmekte boşluğuna düştü.

Seçmenin düş kırıklığına uğraması ve mutsuz olmasının tek nedeni yönetim oldu.

Etkili bir muhalefet yapılamadı, direnç gösterilemedi, gönül verenler küstürüldü.

Partinin ideoloji, ilke ve felsefesini bilmeyenleri yönetim kademelerine getirildi.

Vasat, başarısız yönetime rağmen CHP’ne oy veren, ‘bir daha oy verirsem…’diyerek bıkkınlığı ve öfkesini dile getiren birçok kişiyi sandıklara nasıl çekeceksiniz?.

Değişime diretilmesi durumunda yüzde 10’luk baraj bile geçilemeyecek gibi.

Düşünce üretme, hedef kitlesi ile buluşmada zorlanan CHP’nin mevcut kadrolarının tamamı yorgun, eleştirdikleri ‘tek adam’ anlayışı ile yönetilmekte.

Kılıçtaroğlu kendine muhalefet edenlere ‘koltuk sevdalıları’ demiş.

Tam da,‘ağlanacak halimize gülüyoruz’ deyimine uygun bir söz.

Mevcut yönetim yaklaşımı devam edecekse lider değişmesinin mantığı yok.

A’dan Z’ye zihniyet, yapısal, ideolojik değişim olmadıktan sonra neye yarar ki?

Parti kendini yeniden tanımlamalı.

İnandırıcı, ikna edici, güven verici olmalı, topluma dokunabilmeli.

İl başkanları ile yaptığı konuşmada, sizler CHP’ni temsil ediyorsunuz deme yerine, ‘bulunduğunuz illerde beni temsil etmektesiniz, söylemleriniz sert olsun, alttan almayın..’ diyebilen genel başkan, ülke gerçeği ve değişim isteğinden nereye kadar anlar ki?

Konuşmalarında hep, ‘ben, ben, yine ben..’ diyen, ‘biz’ diyemeyenlerle nereye kadar?

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?