ÖNCE AHLÂK VE MANEVİYAT

ÖNCE AHLÂK VE MANEVİYAT

Sahabe-i Kiram’dan bir kadın Peygamberimiz(sav)’e geldi, davacı ve şahit olmadığı halde, kendisini ihbar ve suçunu itiraf ederek: “Ey Allah’ın Rasülü, zina ettim ve hamile kaldım. Cezamı tatbik et ve beni temizle.” dedi.

Efendimiz: “Ey kadın, git, tevbe et ve sonra gel” buyurdular. Ve orada bulunanlara da: “Bu kadın sarhoş mudur, aklî dengesi yerinde midir, araştırın.” diye talimat verdiler. Bilahare araştırma yapıldı, kadının sarhoş veya alkollü olmadığı ve aklî dengesinin de yerinde olduğu anlaşıldı.

Kadın, bir müddet sonra yine geldi ve arzusunu tekrar etti. Adalet ve merhametin timsali Efendimiz: “Ey kadın, git, bebeğini doğur, büyüt ve öyle gel” buyurdular. Kadın gitti, bebeğini doğurdu, emzirme dönemi bitince, çocuğu kucağında tekrar geldi: “Ey Allah’ın Nebisi, bak, bu çocuk büyüdü, arada kalmaz. İşlediğim günahın ağırlığından,geceleri uyuyamıyorum, beni artık temizle” dedi.

Ceza infaz  edildi ve Kâinatın Efendisi (sav): “Bu kadın öyle bir tevbe etti ki, Cennetlik görmek isteyenler bu kadın(ın imanına ve duruşun)a baksınlar” buyurdular.

İnsanlar nefsin ve şeytanın tasallutu altındadırlar, hata yapabilirler, günah işleyebilirler. Ama iman, pişmanlık ve tevbe insanları öylesine yüceltir ki, adeta melekler seviyesine çıkartır. Allah’a ve Ahiret’e imanın ve samimiyetin sonucu budur. Bu gün içinde yaşadığımız cemiyete ve dünyaya bir nazar ediniz: ana-babasını hunharca ve canice öldüren zalim evlatlar, kızına veya torununa tecavüz eden hayvanlaşmış babalar ve dedeler, 5-10 liralık menfaat için birbirini katleden sözde insanlar, şeytanın dahi aklına gelmeyecek yöntemlerle icra edilen soygun, gasp, talan, cinayet ve katliam hadiseleri…Adım başı meyhaneler, kumarhaneler, zina ve fuhuş mekânları, faiz müesseseleri, hayatı işkenceye çeviren çağdaş zulüm haneler, modern mekanlar; ahlâksızlığın, terbiyesizliğin, rezaletin bini bir para. Kurban olduğum İslâm…

Elbet böyle olacak. Sistemin ana motoru laisizm ve doğum yeri Fransa… Dünyanın en hırsız milletinin yaşadığı İtalya’dan Ceza Hukuku, en cimri insanların ülkesi Almanya’dan Ticaret Hukuku, en  ahlaksız insanların memleketi İsviçre’den Medeni Hukuku alır ve bize uygularsanız başka netice mi beklenir? Bu Ülke’nin sokaklarında, caddelerinde salih, sadık ve veli insanlar mı dolaşacaktı?

Eğitim sistemimiz hâlâ evrim teorisine, maymunculuk masalına göre şekilleniyorken, bu sistemle eğittiğiniz insanların geceleri “teheccüd namazı” kılmalarını veya “Üç Aylar”ı oruçla geçirmelerini mi bekliyordunuz?

Bu kafayla daha çok beklersiniz, aman hoş, sizin böyle bir derdiniz sıkıntınız hiç olmadı ya…

Eğitim Kurumlarının bahçelerinde, kafelerinde, yurtlarında, kampüslerinde yaşanan rezaletleri dillendirmeye edebim ve terbiyem müsait değil. Bu işin sorumluları şimdilik kına yaksınlar, ama bu işin bir de manevi sorumluluğu ve mes’uliyeti vardır, böyle biline. Memleketin genel tablosu bundan farklı değildir. İletişim ve bilişim çağında yaşamaktayız ve her türlü bilgiye ulaşmak kolay. Merak edenler ve yüreği yetenler internete girsinler, hâl-i pür melâlimize bir göz atsınlar.

Bu hengamede sadece güvenlik tedbirleriyle, yasal düzenlemelerle, kolluk kuvvetleriyle ülkede huzuru ve güvenliği sağlayamazsınız; saadeti, mutluluğu, refahı temin edemezsiniz. Yıllardan beridir olmuyor zaten, ispata muhtaç bir durum mevcut değil. Bu, sadece bizim için geçerli değil, her ülke için durum aynıdır. Öyleyse? “Önce ahlâk ve maneviyat” olacak. Yani, insanlara dini-imanı, Allah’ı- Peygamberi öğreteceksiniz. Zira haramı-helalı, günahı-sevabı, Ahireti-hesabı, Cennet’i-Cehennem’i öğrenen insanlar her amelinin hesabını vereceğini düşünür ve kötülük yapmazlar. Huzurun ve mutluluğun reçetesi ve ilacı ahlâk ve maneviyattır, başka yol arayanlar boşa kürek çekerler.

Ahlâk ve maneviyat erozyonu deyince, mütedeyyin insanların suçun faturasının tamamını sol zihniyete kesmesi adil değildir, doğru da değildir. 1950 öncesinin baskı ve istibdat dönemini saymazsak, son altmış beş yıllık dönemde sol zihniyetin iktidar dönemi (koalisyonlar dahil)on yılı geçmez. Demek ki son elli beş yılda bu ülkede sözde sağcıların ve yapmacık Müslümanların idaresine şahit olduk. “Sağcılık hastalığı”ndan ve “Avrupa sevdası”n dan bir türlü kurtulamayan şuursuz Müslümanlar son elli yılda idarede arz-ı endam eden bu insanlara “ehven-i şer” saçmalığının ardına sığınarak, destek ve onay verdiklerinden, “manevi tahribat”ın baş mimarıdırlar. O halde, ey Müslümanlar, yakınmaya, sızlanmaya, şikâyete ne hakkınız var? El insaf. En iyisi sizler “kendim ettim kendim buldum, gül gibi sarardım soldum, eyvah eyvah” şarkısını günde üç defa okuyun ve sağınıza-solunuza yedişer kere üfleyin ve Hesap Günü’nü bekleyin.

1960’lı yılların sonuna doğru “Önce Ahlâk ve Maneviyat” parolasıyla siyaset sahnesine çıkan “Millî Görüş” hareketine dindar ve mütedeyyin insanlar destek verseydi, bu günkü maddi çöküntü ve dış politikadaki iflas ile beraber, bizi kahr-u perişan eden bu manevi tahribat ta yaşanmayabilirdi. Dolayısıyla, hâli hazır manevi yıkıntının vebali Müslümanların omuzlarındadır ve hadise amel defterlerinde kayda geçmiştir. “Müslümanım Elhamdülillah” diyenlerin imanı, ameli ve ahlâkı Peygamber-î metoda, Kur’an ölçülerine uygun olmalıdır. Gayr-i müslimler gibi düşünen ve yaşayanların iddiaları, “kuru gürültü” olmaktan öteye geçme şansına sahip değildir. Adı ve amblemi her ne olursa olsun, hem batıl prensipleri ilke edinen batı sevdalılarına serum olacaksın, kan ve can vereceksin; hem de hâsıl olan neticeden dert yanacak, şikâyetçi olacaksın. Kimsenin böyle meşru bir hakkı yoktur, olamaz. Biraz mantıklı düşünelim, biraz da insaf ve iz’an sahibi olalım, lütfen. Siyasetin asıl mes’ulü, vekillere oy ve onay veren millettir, zira vekiller asillerin verdiği yetki ile arz-ı endam ederler. Dikkat buyurun: Bu siyasiler gökten zembil ile inmiş değiller.

Dünyada barış, güven, huzur, adalet ve mutluluk mu istiyorsun arkadaş? O halde iktisadi, ticari, siyasi, hukuki, ictimai ve ahlaki ve diğer konularda kılavuz olarak Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed(sav)’i, Rehber olarak dünya ve Ahiretin kurtuluş Reçetesi olan Kur’an-ı kabul edeceksin Ve’s Selam. Çünkü: İslâm’sız saadet olmaz. İlhamını inançlarımızdan, Medeniyetimizden ve kültürümüzden alan Millî Görüş hareketi bunun için var, anlamak ve görmek istemeyenler utansın.

işte maneviyat eksikliğine ve ahlaksızlığa son örnek…Şu hale bir bakar mısınız insanlar? Milletin verdiği vergilerden maaş alan adam, o vergilerle alınarak vatanı düşmana karşı koruması istenen kişiler, o silahları darbe girişimi esnasında millete doğrultuyor ve insanları öldürüyor. O askerler de bu milletin evladı, ama birilerine yem olmuşlar. Onun için diyoruz: “Önce Ahlak ve Maneviyat”

Selam ve dua ile…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?