Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ONLAR KÖY ENSTİTÜLÜ ÖĞRETMENLERDİ VE MESLEKLERİNİ DELİCESİNE SEVERLERDİ
  • 0
  • 401
  • 24 Kasım 2022 Perşembe
  • +
  • -

Merhaba sevgili dostlar,

Merhaba değerli canlar,

Bugün; 24 Kasım Öğretmenler Günü…

Bugün siz değerli sayfa paydaşlarıma;

Çok yakinen tanıdığım, değer verdiğim ve saygı duyduğum iki öğretmenin meslek yaşamından ortak bir mücadelenin öyküsünü ve yaşamlarının nasıl sürdüğü ve nasıl sonlandığı üzerine sohbet paylaşımı düşünüyorum…

Ancak;

Anlatmak istediğim konuya girmeden önce –müsaade ederseniz- bu iki öğretmenimizi kısaca tanıtmak istiyorum…

Birinci öğretmenimizin adı: İsmail BEYLİK

1928 Dereli merkez ilçe doğumlu…

Yani; Harf devriminin yapıldığı ve Atatürk’ün ‘Başöğretmen’ olduğu yıl dünyaya geliyor…

İkinci öğretmenimizin adı: Ahmet BAYRAM

1929 Dereli merkez ilçe doğumlu…

Ve bu her iki öğretmenimiz de Dereli merkez ilçeye bağlı Eldirek Mahallesinden…

Eğitim süreçleri de kısaca şöyle oluyor;

Bir yıl arayla her iki öğretmenizi de ilköğrenimlerini Dereli merkez ilçede yapıyorlar…

Ve ilkokuldan mezun olunca da, önce İsmail Beylik ve bir yıl sonrada Ahmet Bayram ‘öğretmen olmak’ için Beşikdüzü Köy Enstitüsüne gidiyorlar…

Ve Beşikdüzü Köy Enstitüsünden mezun olduktan sonrada;

Önce on/küsur yıl farklı köylerde öğretmenlik yapıyorlar….

Daha sonrada Dereli Merkez İlkokulunda yeniden bir araya geliyorlar;

Ve aynı okul çatısının altında birlikte çalışmaya başlıyorlar…

Her ikisi de idealist mi idealist;

Köy Enstitüsü fırınında pişmiş ve tavını almışlar!

Her ikisi de mesleğine delicesine aşık olmuşlar!

Her neyse…

Şimdi asıl anlatmak istediğim konuya gelecek olursak;

Yıl, 1960’lı yılların ortalarıdır…

Ahmet Bayram, erken yaşta gözlerinden ‘Behçet Hastalığına’ yakalanır…

Ve bunun tedavisi de, o yıllarda sadece ve sadece İngiltere’de vardır…

Ahmet Bayram’ın öğretmenlik bütçesi dersen, İngiltere’ye gidemeyecek kadar sınırlı ve dardır…

İngiltere’ye gidebilmesi için örgütlü bir güce ihtiyaç vardır;

Bu örgütse, o dönemlerde ‘Öğretmenler Sendikası’ olan TÖS Teşkilatıdır…

Ve ‘genel başkanı da’ o sıralar ünlü eğitimci ve yazar Fakir BAYKURT’tur..

Sözü uzatmayalım;

Dereli Ortaokulu’nun ilk ve idealist öğretmenlerinden Erkan AKDAĞ isimli öğretmen, Ankara’ya yolu düşünce TÖS Genel Başkanı Fakir BAYKURT’a uğrar…

Öğretmenler Örgütü TÖS olarak, yardım yapılıp-yapılamayacağını sorar…

(O denim TÖS üyesi olan öğretmenleri sendika İngiltere’ye tedaviye gönderebiliyor)

Fakir BAYKURT;

“Çalıştığınız ilçede TÖS Şubemiz var mı?

Tedavisini yaptırmak isteminde bulunduğunuz öğretmenimiz bizim üyemiz mi?

Çünkü biz, ancak üyelerimizi yurtdışına tedaviye gönderebiliyoruz…

Eğer, ilçenizde TÖS Şubemiz yoksa, kuruverin ve hemen gönderelim” der…

Ve Erkan AKDAĞ öğretmenimiz büyük bir mutlulukla bu müjdeli haberi vermek için Dereli ilçesine geri dönüyor…

Konuyu gelir-gelmez, başta İsmail Beylik öğretmenimiz olmak üzere ‘Öğretmenler Sendikası’ TÖS’ün kurulma konusunu açıyor…

Ve meslektaşı Ahmet Bayram’ın gözlerinin tedavisi için bir adım öne çıkıyor;

TÖS’ün kurulması için gece-gündüz öğretmenleri ikna etmeye çalışıyor…

‘İkna etmeye çalışıyor’ diyorum;

Çünkü ilçede yönetsel erkler başta olmak üzere, birçok kişi Öğretmenler Sendikası TÖS’ün kurulmasına karşı çıkıyor…

Hatta ve hatta yönetsel erkler, TÖS’ün kuruşunda yer almak isteyen öğretmenleri tehdit ediyor…

“Sizi bu ilçede yaşatmayız, sürgüne göndeririz” diye gözdağı veriliyor…

Fakat bu konuda İsmail Beylik öğretmen geri adım atmıyor;

Başta, bağlı olduğu kurumun idarecileri olmak üzere, TÖS’ün kuruluşa engel olmak isteyenlerle amansız bir mücadele veriyor…

Peki, ‘veriyor’ da sonuç ne oluyor?

Sıcağı-sıcağına hemen söyleyelim;

‘Görülen lüzum üzerine’ Şebinkarahisar ilçesine sürgüne gönderiliyor…

Fakat o saygıdeğer öğretmen bunu hiç mi-hiç dillendirmiyor ve merak edip soranlara da;

“Buranın oksijeni sağlığıma iyi geldiği için kendim tayin istedim” diyecek kadarda mütevazi davranıyor…

Ve daha sonra mı ne oluyor?

İsmail Beylik öğretmenin Atatürkçü, cumhuriyetçi ve örgütlü mücadeleyi sevdiğini bilen bazı karanlık güçler, sinemanın dağıldığı saatlerde ve karanlık bir kamyonun gölgesinde arkadan başına sopayla vurup ve ileride tedavisi zor gizil bir yara izi kalır beyninde…

Ve aradan zaten çok zaman geçmez;

Bir-iki yıl sonra İsmail Beylik öğretmenimiz rahatsızlanır…

Tedavisi için Ankara İbn-i Sina Hastanesine götürülüp yatırılır…

Öğretmen saygısını yitirmeyen sağlık emekçileri bu idealist öğretmeni tedavi etmeye çalışır…

Ama bütün uğraşlar ve çabalar sonuçsuz kalır…

Yani;

Öğrencilerinin özlemiyle yanıp-tutuşan İsmail Beylik öğretmenimiz…

Hastane koridorlarında öğrencilerinin adını sayıklayarak…

“Hadi zil çaldı, duymadınız mı?” naraları atıp, pijamalarının yakasını yırtarak..

1972 yılının 2 Kasım’ın da ve 44 yaşında bu dünyadan aramızdan ayrılıverdi…

O, Köy Enstitülü İsmail BEYLİK öğretmen ki;

Mesleğine delicesine aşık bir öğretmendi…

Ve öğrencilerini evdeki çocuklarından daha çok severdi…

Ve İsmail Beylik öğretmen;

Öylesine yenilikçi ve çağın gelişimini takip eden bir öğretmendi ki…

Onun sınıfı diğer öğretmenlerin sınıfından çok farklıydı..

Örneğin:

Zeminden üçüncü kattaki sınıfına su çıkarıp, öğrencilerin tebeşir kullandıktan sonra ellerini yıkasın diye sınıfa ‘mutfak çeşmesi’ yapmış ve temiz havlular asmıştı…

Daha Orman İşletmenin projesinde yokken;

İsmail Beylik öğretmen okulun bahçesinde bulunan ıhlamur ağaçlarına kuşların yatıp-kalkması için küçük kuş evlere (kafesler) yapmıştı…

Üç-beş cümleyle özetleyip sonlandıracak olursak;

24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle sohbetini yaptığımız öğretmenlerden İsmail Beylik ortaokul 1.inci sınıfta benim ‘Resim Öğretmenim’ oldu…

Diğer ikinci öğretmen Ahmet Bayram ise;

Benim hem ilkokul öğretmenim ve hem de kayınpederim…

(Sağdaki öğretmen)

Rol model aldığımız öğretmenlerimizi unutmadık…

Unutmayacağız…

Nefesimizin yettiği yere kadarda, onları yad edip anacağız..

Bu vesileyle;

Yaşadığı çağın sorumluluğunu omuzlayan…

Eğitim-öğretim kazandırdığı öğrenciyi gerilere değil, ileriye taşıyan…

Tüm eğitim emekçilerinin bu özel gününü kutluyor ve verdikleri mücadeleyi başarılarla süsleyip, taçlandırmalarını diliyorum…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM