ORMANLARA ACIMASIZCA KIYANLAR ÖTEKİ DÜNYADA NASIL YATACAKLAR

ORMANLARA ACIMASIZCA KIYANLAR ÖTEKİ DÜNYADA NASIL YATACAKLAR

Ormanlarımız yanıyor..
Ormanlarımız satılıyor…

Ormanlarımızda nasıl yangın çıktığı konusunda pek fazla bilgi verilmiyor…
Bazen “teröristler yaktı” deniliyor.
Bazen “cam kırığından çıktı”
Bazen “piknikçilerin ateşinden”
Bazende “bu işin içinde bir hile var” deniliyor…
Velhasıl-kerim ve kısacası ‘orman yangınları’ konusunda doğru dürüst ve pek sağlıklı bilgi verilmiyor..

Ve ormanlarımız bir şekilde parsel parsel yanıp tükeniyor…
Üstelik yanan ormanların alanına bir daha fidan dikilmiyor…
Tam tersine ya turistik villalar veya da beş yıldızlı oteller dikiliyor!

Ormanlarımızın yok olması sadece yangınlarla olmuyor…
Birde ormanların altında yatan altın, gümüş gibi madenlerin siyanür yöntemiyle veya bir şekilde dışarıya çıkarılması için binlerce, on binlerce ağaç kesilerek yok ediliyor…

Tıpkı Kaz Dağlarında ÇED raporuna aykırı olarak 195 bin ağacın kesilip ortadan kaldırıldığı gibi..
Ve 6 bin 886 dönümlük alan açılıp ve o bölgeye zarar vereceği gibi…

Tıpkı Çanakkale ‘Kirazlı Altın Madeni Projesi’ yoluyla 45.650 ağacın kesilmesiyle ormanların yok edildiği gibi…

Tıpkı Ordu-Fatsa ilçemizde on binlerce ağacın kesilip ve 100 dönümlük arazinin ortadan kaldırıldığı ve Doğu Karadeniz boyu daha birçok ormanın ortadan kaldırılması düşünüldüğü gibi…

Peki niye?
Niçin ormanlarımız bile-bile ve göz göre-göre yok edilmek isteniyor?
Ormanlarımız eğer birilerine satılıyorsa; neden halkın görüşü alınıp, bilgilendirmeden satılıyor?
Üstelik satılıyorsa; kime ve kimlere satılıyor?
Bu satışlardan ulus olarak bu toplumun kazancı ne olacak?
Vesaire, vesaire…
Bu ve buna benzer soruların bir yanıtının olması gerekmiyor mu?

Hani ‘milli irade’ her şeyin üstündeydi…
Hani milli irade ne derse; onun dediği olurdu!

Eeeeee!
O halde şimdi niye milli iradenin görüşüne baş-vurulmuyor?
ÇED Yönetmenliğinin 9. Maddesi Halkı Bilgilendirme toplantısı yapıp, onlarında görüş ve fikirlerini emrediyorsa bu bir sadece formaliteden mi ibaret?

Yani yöre halkı “biz bir avuç altın uğuruna ormanlarımızın yok edilmesini istemiyoruz” dediklerinde, istekleri yerine getirilmiyor ve onların görüşleri hesaba katılmıyorsa; milli iradenin fonksiyonu nerede başlayıp, nerede bitiyor?
Sadece sandık başında mı?
Bari orayı da söylesinler de, ona göre hareket edelim…

Yoksa ‘milli irade’ şu anlamamı geliyor;
“Siz bize milli iradenizi teslim edin, bizleri yetkilendirin. Ondan sonrasını siz bize bırakın. Biz biliriz size ne yapacağımızı” diye anlamamız mı gerekiyor acaba?
Her neyse…

Ormanlarımız gözden çıkarılırken…
Ormanlarımız birilerine satılırken…
Ormanlarımız gerekçesini pek bilemediğimiz bir şekilde yanıp tutuşurken;
Bu sıcak ve sıkıntılı günlerde sizi birde en bunaltmayayım…

Bu can yakıcı sohbeti yavaş yavaş ve iki örnekle sonlandıracak olursak…
Çağ kapatıp, çağ açan Fatih Sultan, orman ve ağaç konusunda ne demişti bir daha anımsayalım:

“Ormanlardan bir dal kesen, başın keserim.
Orman yakan bir kimseyi acımadan yakarım.” diye ferman çıkarmıştı öyle değil mi?

Ya Mustafa Kemal Atatürk ne yapmıştı Yalova’da yaptırdığı evin üstüne ağacın dalları gelince?

Dalları evin üzerine gelen ve gölge yapan ağacı kestirmemiş ve ne yapmıştı?
Evi kızak üstüne kaldırarak, ağaçtan uzaklaştırmıştı öyle değil mi?
Evet, ağacı kestirmemiş ve evi ağaçtan uzaklaştırmıştı…
Ve o ağaç hala dimdik ayakta duruyor…

Ya bizim irademizi teslim alanlar ne yapıyor?
Ne yaptıkları bal gibi ortada olduğu belli değil mi?
Milli iradeyi teslim alanlar; teslim aldıkları günden itibaren;
Kafalarına göre takılıyorlar!
Milli iradeyi teslim almanın sefasını ve saltanatını sürüyorlar!
Kişisel kazançlarına kazanç katıyorlar…
Yeter ki bir kere milli iradeyi ele geçirmesinler;

Ele bir geçirdiler mi; bireysel çıkarların çıtasını yükseltmek için;
Kapitalist sistemle uzlaşıp, barışık yaşıyorlar…
Yakınlarını ve akraba-i talukatlarının da bir an önce köşeyi dönmesi için -yerli ve yabancı sermaye hiç fark etmez- küresel sermaye göçleriyle birlikte yatıp kalkıyorlar…

Yalan mı?
Ne yalanı be!
Eksik bile anlattım…
Daha doğrusu, bundan sonrasını da sizlere bıraktım.
Buyurun;
Şimdi siz konuşun…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?