REBİYÜLEVVEL AYI EVVELKİ BAHAR HZ MUHAMMED

REBİYÜLEVVEL AYI EVVELKİ BAHAR HZ MUHAMMED

Hz. Muhammed’in doğduğu ay olarak bilinen Rebiyülevvel ayı 1 Aralık Perşembe günü başlayıp

Hz. Muhammed’in doğduğu ay olarak bilinen Rebiyülevvel ayında Müslüman alemi için önemli olan Rebiyülevvel Ayı’na girmenin mutluğunu yaşıyoruz, Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimizin bu ay içerisinde doğduğu bilinmektedir.

Hicri Takvim ‘de Rebiyülevvel Ayı yılın 3. ayı olarak kabul edilmiştir. Rebiyülevvel Ayı Diyanet’in de tahkiminde yer alan tarihe göre bu yıl 1 Aralık Perşembe gününe denk geliyor. Rebiyülevvel Ayı’nın 11. günü olarak bilinen Mevlit Kandili ise Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre bu yıl 11 Aralık Pazar gecesi idrak edilecek. Arapça anlamı olarak “Reybî” kelimesi, Arapça ‘da “bahar” anlamına gelmektedir. Yani Rebiyülevvel Ayı’nın sözlük anlamı “evvelki bahardır. Hz Muhammed

“(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya-107)

Peygamberler, Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara bildiren seçilmiş kimselerdir. İnsanlık tarihiyle birlikte tarihin akışı içinde insanlığın takındığı tutum ve davranışlara Asırlardır Müslümanlar, Cenab-ı Hak’kın son mesajını insanlara duyurmak, öğretmek ve mesajın içerdiği konularda insanlara örneklik etmekle görevlendirilen Peygamber’in hayatını araştırmaya ve öğrenmeye büyük önem vermişlerdir.

Bu nedenle, değerli ilim adamlarımızın araştırmalarını ve düşüncelerini halka aktarabilmek için Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfı peygamberimizin  Doğumunu içine alan haftayı “Kutlu Doğum Haftası” olarak ilan etmiştir.

Bilindiği üzere Hz. Peygamber’e iman etmek farzdır. Hz. Peygamber (s.a.v)’e iman etmek İslâm’ın erkânından birisi, imanın da şartlarından bir şarttır. Bundan dolayı her  Müslümanın O’nun Allah tarafından gönderilmiş bir elçi olduğuna şehadet etmesi, O’nun Rabbinden getirdiği her şeyi tasdik etmesi ve O’ndan gelen bütün sözleri ve fiilleri Kabul ederek, O’nu hayatında kendisine örnek alması gerekir.

Şüphesiz ki insan, iyiliğin esiridir. Kalpler kendisine iyilik yapana karşı sevgi duymak üzere yaratılmıştır.

İnsanlara kitabı ve hikmeti öğreten, dünya ve ahiret saadetine kavuşma yolunu açıklayan bu yüce Peygamber’e karşı tutumumuz ne olmalıdır?

Hiç şüphesiz ki; Allah sevgisinden sonra sevgiye en lâyık olan Hz. Muhammed (s.a.v)’dir. Zîrâ Yüce Allah bir ayet-i kerimede Hz. Peygamber (s.a.v)’e hitaben şöyle  Buyurmaktadır: “(Ey habibim!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”

(Ali İmran-31)

Aziz milletimiz, Müslüman olduğu yıllardan beri peygamber sevgisiyle dolup taşmış ve o sevgiyle yaşamıştır. Yunus’un ve diğer birçok şairimizin, bu yüce sevgiyi ifade eden şiirleri, ilahileri, halkımızın dilinden hiçbir zaman düşmemiştir. “Adı güzel, kendi güzel Muhammed’in sevgisini yaşatabilmek için kendince değişik tedbirlere başvurmuştur.

Milletimiz, İslamiyet’i huzur ve barış dini olarak anlamış ve yaşatmıştır. Şu güzel vatanımızda yaşayan insanları, aynı duygu ve düşüncede birleştiren en önemli motiflerden birisi de, peygamber sevgisidir. Bizim peygamberimiz barış, sevgi ve merhamet peygamberidir. O, bütün insanlara kardeşliği, her insanın yalnızca insan olmasından dolayı sevilip sayılacağını, merhametli olmayı, iyilik etmeyi öğretmiştir. Dinimizin evrensel mesajı da, barıştır, sevgidir, hoşgörüdür.

Yunus’umuz ne güzel söylemiş;

“Ay dahi güneş dahi nurundan Muhammed’in,

Cümle şekerler tadı, tadından Muhammed’in.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?