Resmin tamamını görmek gerekiyor

Resmin tamamını görmek gerekiyor

12 Eylül olmuş. Kenan Evren ve generaller ülke yönetimine el koymuşlar. Siyasi partiler kapatılmış. Danışma meclisi kurulmuş. Yeni anayasa yapılması kararı alınmış.

Ülkemizde siyaset yeniden yapılandırılacak… Sistem yeniden düzenlenecek…

Nitekim Orhan Aldıkaçtı başkanlığında yeni anayasa için bir kurul oluşturuluyor. Kenan Evren ve arkadaşlarının da müdahaleleri ile yeni anayasa hazırlanıyor.

Yeni anayasa 7 Kasım 1982’de halkoyuna sunuluyor ve kabul ediliyor.

13 Eylül 1980 günü ABD gazetelerinde “Our Boys Did İt (bizim çocuklar başardı)” sözü dikkat çeker. Sözün sahibi dönemin CİA İstasyon şefi Paul Hanze’dir.

Hanze bu sözü Jimmy Carter’e ‘başardık’ anlamında kullanmıştır.

Afganistan ve İran’da yaşana gelişmeler sonrasında ABD Türkiye’yi elinde tutmak istiyordu. Bu nedenle CİA aracılığı ile terör tırmandırılmış.

Terör gerekçe gösterilerek 12 Eylül gerçekleştirilmiştir.  Darbe Carter’a “Our Boys Did İt” sözü ile duyurulmuştur.

Afganistan’ı ve İran’ı elinden kaçıran ABD, Türkiye’yi tamamen avucunun içine almıştır.

***

Yeni Anayasa halkoyuna sunularak kabul edilmiş. Anayasa referandumu ile Kenan Evren cumhurbaşkanı olmuş!. Siyasi yaşama dönmek için adımlar atılmaya başlanmış. Siyasi partiler kurulmaya başlanmıştır.

Kenan Evren “bir sağdan bir soldan iki parti yeter” düşüncesini taşıyordu. Bu düşüncesini de açıklamıştı.

Gönlü ise emekli General Turgut Sunalp liderliğinde kurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin iktidara gelmesi idi…

Evren’e göre muhalefet görevi için de Necdet Calp’in Halkçı Partisi vardı.

Kenan Evren veto yetkisini kullanıyor ve istemediği partileri ve parti kurucularını veto ediyordu.

Veto edilenlerden teki de Turgut Özal idi.

20 Mayıs 1983 tarihinde kurduğu Anavatan Partisi idi…

Oysa Özal, 24 Ocak 1980 neo liberal ekonomik kararlarının mimarı idi. 12 Eylül sonrası kurulan Bülent Ulusu Hükümetinin, ekonomiden sorumlu bakanı idi…

Ama veto ediliyordu.

ABD ise ‘sivil siyasete’ Özal ile devam etmek istiyordu.

Turgut Özal ‘zayıflama kürü’ tedavisi için ABD’ye gitti. Kür bahane idi… Siyasal temaslarını gerçekleştirdi.  ABD telkini ile Kenan Evren’in veto engeli kaldırıldı.

Ve 6 Kasım 1983 seçimleri ile %10 barajı sayesinde 400 milletvekili olan TBMM’de 211 milletvekili kazanarak iktidara geldi.

İsteyen Yalçın Doğan’ın “Dar Sokakta Siyaset” kitabını okuyabilir.

***

12 Eylül sonrası bir süre tutuklu kalan Bülent Ecevit, daha sonra “Arayış” dergisi ile yeni bir ‘arayış’ içine girdi.

1985 yılında eşi Rahşan Ecevit’e Demokratik Sol Partiyi kurdurdu. Siyasi yasağı kalkınca partinin başına geçti.

Ne var olan SHP’ye katıldı. Ne de yeniden CHP’yi açmak istedi…

Yeni bir ‘arayış’a yönelmişti ve DSP kuruldu.

Sonra ne mi oldu?

DSP, siyasi çalışmalarını Turgut Özal desteği ile sürdürmeye başladı. SODEP ile Halkçı Parti birleşmiş ve SHP olmuştu. Özal desteği nedeniyle DSP ve Ecevit’e o yıllarda ‘bir bölen’ adı takılacaktır.

DSP siyasal yaşamda başarılı olamayınca Bülent Ecevit genel başkanlığı bıraktı. 10 ay parti genel başkanlığını Necdet Karababa yatı.

Bu 10 aylık sürede ne oldu?

En önemli gelişme İngiltere Büyükelçiliğimizde yapılan bir görüşmedir. O görüşmeyi de Prof. Çetin Yetkin yazdı ve yalanlanmadı.

ABD’li ve İngiliz temsilciler o görüşmede Bülent Ecevit’e partinin başına geçmesini ve DSP’ye ihtiyaçları olduğunu söylediler.

Ecevit, SHP var, barajı geçemiyorum dese de; onu görüşmeye davet edenler, “şartlar değişecek ve DSP iktidara gelecek” güvencesini veririler.

Ecevit ülkeye döner ve 10 aylık aradan sonra yeniden DSP genel Başkanı olur. 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde yüzde 10.75 oy alarak, 7 milletvekili ile Meclis’e girmeyi başarır!..

Artık TBMM’dedir.

Ve ABD terör örgütü lideri Öcalan’ı DSP azınlık hükümeti döneminde teslim eder.

Bu rüzgâr ile 18 Nisan 1999 seçimlerinde %22.19 oy alarak 1. Parti olur.

Londra’da söylenen söz gerçekleşmiş olur…

***

Bülent Ecevit, ABD ile Irak konusunda ters düşer.  Artık “deliğe süpürme zamanı” gelmiştir. İpi Kemal Derviş ile çekilir.

Zaten Derviş ‘görevli’ olarak kabineye yerleştirilmiştir.

Bu arada ABD’li görevliler bir süredir İstanbul Belediye Başkanı ile görüşmekte ve yeni bir siyasal gelecek için planlamalar yapmaktadırlar.

Ecevit BOP için “evet” dememektedir.

Şartlar olgunlaşınca MHP Lideri Bahçeli sahneye çıkar. Bursa Kocayayla Türkmen Şenliğinde “erken seçim” çağrısı yapar.  Bu çağrı 57. Hükümetin sonunu getirir.

Türkiye’yi 3 Kasım seçimlerine götüren süreci başlatır.

Bu sırada ABD ile AKP’yi kuracak kadroların görüşmeleri hız kazanmıştır.  Washington ziyareti gerçekleşir. Görüşmeler yapılır ve BOP için uzlaşmaya varılır.

3 Kasım 2002 tarihinde de şartlar olgunlaştırılarak AKP iktidara getirilir.

Bazen havuç, bazen sopa (Beyzbol sopası hem de)gösterilerek bugüne kadar destek sürer.

Her kritik durumda da yeni bir anlaşma ile yola devam edilir.

7 Haziran sopadır. Terör sopadır…

İncirlik Anlaşması ile yeni destek alınır ve 1 Kasım ile yeniden iktidara getirilir.

Suriye konusunda anlaşmazlık, Rusya ile yakınlaşma ve S 400 ler ile İran konusundaki tavrımız “stratejik işbirliğine” aykırıdır.

Yine sopa gösterilir.

24 Temmuz öncesi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun açıklaması ile yeni bir mutabakata varılır.

Bu mutabakat hem Kandil’i hem de Menbiç’i kapsamaktadır.

Karşılığında ne verilir henüz net değil. (Fırat’ın doğusu deniliyor!)

Washington ve İsrail desteği yeniden sağlanarak 24 Haziran engeli de aşılır.

***

Artık amaç; BOP yolculuğunda daha ciddi adımlar atmaktır. Graham Fuller’in 2011 yılında yazdığı “Yeni Türkiye” adlı kitabında ki yeni düzeni kurmaktır! O ‘gömleği’ bize giydirmektir.

Demokrasi ve seçimler ‘amaç’ için sadece ‘araç’tır.

Sandık göstermeliktir. Aldatmacadır…

Liderler ve aydınlar resmin tamamını görebilmek ve ona göre hareket etmek zorundadırlar.

Bunu yapamazlarsa her zaman ‘Atı alan Üsküdar’ı geçer.’

Sizler o atın süvarisini farklı görürsünüz ama o süvari aslında sizin gördüğünüz süvari de değildir.

Emperyalizmdir.

Görüntüyü değil, gerçeği görebilmek gerekiyor…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?