ROMANI YAZILACAK ADAM RESSAM; HASAN DEMİRAL

ROMANI YAZILACAK ADAM RESSAM; HASAN DEMİRAL

 

Hadi şimdi gel de anlat…

Öyküsü romanlara sığmayacak adamı, sen gel de şimdi bir dosya sayfası büyüklüğü alanda anlatmaya çalış…

Ama özetleyerek de olsa anlatmaya çalışacağım bu büyük insanı…

Giresun’un; o büyük ve unutulmaz Foto Hasan’ını…

Tarzı kimselere benzemeyen, şöhreti fırçasının ucunda ve yüreğinin içinde saklı olan; Hasan DEMİRAL’ın yaşam ve sanat öyküsünü size anlatmaya çalışacağım, eğer bir sürçü-lisan yapmadan anlatmayı becerebilirsem…

Adı: Hasan

Soyadı: Demiral

Doğum Tarihi: 1928

Doğum yeri; Giresun-Merkez

Mahallesi: Merkez-Osmaniye Mahallesi

İli:GİRESUN

Mesleği: Fotoğraf Sanatçısı – Ressam ve Heykel Tasarımcısı

Pek Bilinmeyen tarafı: Mucitliği ve gördüğü bir şeyin dersini-kursunu almadan onun aynısını yapmış olması.

(Sözü uzatırım tedirginliği yaşadığımdan,yaptığı yeniliklerin adını şimdi burada yazıp sıralamayacağım ama sohbetin akışı içerisinde uygun düştüğü yerde yaptığı çalışmalardan söz etmeye çalışırım)

Doğuştan bir yeteneğe sahip olan;Hasan DEMİRAL,1928 yılında bu dünyaya gözünü açar ama daha beş yaşındayken ve yürümenin tadını çıkarmadan sağ ayağının diz kapağında bir şişkinlik ve ağrı başlar…

Giresun merkezde bulunan sağlık kurumlarında yaklaşık dört yıl tedavi görür, hatta bu tedavi gördüğü sıralarda 1936 yılında İlkokula başlar, fakat dizindeki ağrı ve şişkinlikler yine geçmez.

Birinci sınıftan-ikinci sınıfa geçtiği 1937 yılında dizlerindeki ağrının tedavisi için Ankara Numune Hastanesine götürülür…

Ancak bu büyük kentin, büyük hastanesinde de bacağındaki ağrının tedavisi yapılamaz ve sağ bacağını kalçadan keserler…

Ve Giresun’a tek bacakla dönen Hasan Demiral, ikinci sınıfta yarım bıraktığı okulunu 1942 yılında bitirir ve eğitimine daha devam etmez.

İkinci Dünya savaşının patlak verdiği yıllardır.

Yıllar sonranın ünlü bir fotoğraf sanatçısı ve ressamı olacak olan Hasan Demiral, bir bacağının kesilmiş olmasına rağmen ve eğitimini yarım bırakmış olmasına rağmen, o çocuk yaşlarında hayata hiçbir zaman küsmemiş ve hep yaşama tutunmanın ve güzelleştirmenin yollarını aramıştır…

Örnek mi istiyorsunuz?

İşte size örnek; 1942 yılında beşinci sınıfı bitirince eğitimine devam edemeyen Hasan Demiral’a ailesi (birazda teselli mukabilinden) bir bisiklet alırlar.

Hasan Demiral, bu tek bacağı ile (kendi tabiriyle) yarım pedal-yarım pedal çevire çevire bisikleti iki ayaklılardan daha iyi sürer hale gelir ve iyice ustalaşır.

Ve daha o küçücük yaşlarında -yarım pedal- çevire çevire Samsun’a kadar gider. (Samsun’un uzaklığı o tarihlerde yollar dağ ve tepeleri dolaşarak gidildiğinden 400 Km.’ye yakın bir uzaklıktadır.)

Şimdi belki kimileriniz şöyle düşünecektir;’Hem tek bacak,hem çocuk yaşta ne işi vardı Samsun’da diye düşünenleriniz’ varsa hemen şunu peşinen belirteyim; Hasan Demiral,her ne kadar fiziksel olarak bir bacağı olmasa da, yüreğinde birçok insandan daha çabuk yürüyen bacaklara sahiptir.

Samsun’a gidiş nedenine gelince; gökyüzünde kuşlar gibi uçan jet ve uçakları görmek için taa Samsun’a kadar -yarım pedal- çeviriyor.

Ve Samsun’a tam dört (4) günde varıyor.

Hava-alanına varıp, uzaktan uçağın şeklini-şemalini inceliyor…

İnceledikten sonra dört gün daha yol alarak Giresun’a dönüyor ve iki-üç gün dinlendikten sonra Samsun’da gördüğü uçağın aynısının Maketini yapıyor.

Ve maket bire-bir uçağa benzediği için merkezdeki okul öğretmenleri öğrencilerine uçağı yakından anlatmak için Hasan Demiral’ın yaptığı uçağı görmek için sıraya giriyorlar adeta…

Giresun’un en ünlü fotoğraf sanatçısı ve aynı zamanda ressamı olan Hasan Demiral, giriş bölümünde de belirttiğim gibi çok iyi bir ‘Heykel Tasarımcısıdır’ da…

Bugün Giresun Belediyesi önündeki ‘Fındık Heykelinin’ tasarımcısı olduğu gibi ‘Osman Ağa ve Çetelerinin’ de heykelinin tasarımcısıdır.

İğne ucuyla kuyu kazar gibi gerçekten de ‘iğne ucuyla’ siyah-beyaz resimlerden birçok eseri vardır Hasan DEMİRAL’ın… Renkli Çimento daha Giresun’a gelmemişken 1957 yılında mantıksal düşünce sistemini harekete geçirerek ‘Renkli Çimentoyu’ yapmıştır.

1949 yılında yine -kendi düşünsel icadıyla- Lale Sinemasında film öncesi kendi çizdiği resimlerle ‘renkli reklam’ görsellerini yapmıştır.

Bisiklet pedallarının yardımıyla ‘Yakıtsız Hızar’ yaparak tomrukların daha kolay tahta biçilmesini sağlamıştır. (daha yaptığı çok yenilikler var ama ben özetleyerek sonlandırmak istiyorum)

Bizim öğretmen okulunda okuduğumuz yıllarda ‘sevgilisine fotoğraf vermek’ isteyenler veya güzel fotoğraf çektirmek isteyenler mutlaka “FOTO HASAN” yani Ressam Hasan Demiral’ın kapısını çalardı!

Çünkü o tarihlerde Hasan Demiral’a resim çektirip etrafına hava atmak adeta moda haline gelmişti…

Üstelik Hasan Demiral, paradan çok ‘sanatını konuşturmayı’ seven birisi olduğu için bütün gençlerin gönlünü yapmayı, onları kırmamayı da ön planda tutan Hasan Demiral’ın dükkanı gençlerin adeta durak yeri gibiydi…

Yaşamı boyunca hep sanatını ön planda tutup, parayı hep ikincil planda düşünen değerli sanatçımızın bir başka ‘alan çalışması’da eski yıllara ait çocuk oyunlarında kullanılan araç-gereçlerin tıpa-tıp aynısını yapardı ve bunlardan bir koleksiyon yapmıştı.

Bir gün sanatçı; Sonay Akın, bir program için Giresun’a gelip, Hasan Demiral’ın yaptığı “Çocuk Oyuncakları Koleksiyonunu” satın almak ve kendi ‘Çocuk Oyuncakları Sarayında’ sergilemek istedi. Hasan Demiral,”Oyuncak Sarayında” sergilenip, saklanacağını bir anlamda ölümsüzleşeceğini duyunca itiraz etmeden ve hemde (iyi bir para) teklif etmesine rağmen Sonay AKIN, para almayı reddetti…

Ve el-emeği, göz-nuru eserlerini Sonay Akın’a teslim etti…

Yani sanatçımız;Hasan DEMİRAL’ın ‘Eski Çocuk Oyuncakları’ bugün Sonay AKIN’ın “Çocuk Oyuncakları Sarayında” sergilenmektedir…

(Sanatçımızın yazdığı çok ilginç anıları bu sayfalara sığmayacağı için başta da belirttiği gibi ilk fırsatta sanatçımızın serüven dolu yaşamını öykü tadında yazmayı düşünüyorum)

Bir başka tanıtım sohbetinde buluşmak üzere şimdilik hoşça kalın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?