SANATÇILARIMIZI UNUTMAYALIM ARADA-SIRADA BİR ANIMSAYALIM

SANATÇILARIMIZI UNUTMAYALIM ARADA-SIRADA BİR ANIMSAYALIM

Değerli dostlar,
Sevgili canlar,
Sizler nasıl düşünürsünüz onu bilemem ama; Şu seviye kaybına uğrayan ve beyinle değilde, belden aşağı düşünülerek yapılan siyaset denilen şeyden gitgide iyice nefret etmeye ve huylanır olmaya başladım…
Onun içinde bundan sonra arada-bir ‘geçmişte bu toplumun aydınlanması’ için aç-arık uğraş veren toplumcu sanatçıların yaşam öykülerini siz değerli sayfa arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum…
Ve bizlere ‘bilgileriyle, eylemleriyle’ yön veren sanatçılarımız ve sanat adamlarımızı bir kez daha anımsatmak istiyorum…
Tanımayan genç kuşaklarında açıkça ‘tanımasını’ istiyorum…
Bugün tanıtmak istediğim sanatçımızın adı: Cahit IRGAT…
Neden ‘Cahit Irgat’a öncelik verdiğime gelince;
(günün tarihsel arşivlerine şöyle bir baktım da) 5 Şubat tarihinde değerli sanatçımız Cahit Irgat’ın geçimini sağlamak için İstanbul Mecidiyeköy’de ‘balık sattığını’ yazıyor da onun için Cahit Irgat’la başlamak istedim…
Ve şimdi bu değerli sanatçımızı kısaca tanıtalım:
1915 yılında Kırklareli-Lüleburgaz ilçesinde doğdu…
Edirne Öğretmen Okulunda okudu…
Son sınıftayken okulun tiyatro gurubunda sahneye çıktı.
Ve sahne tozunu yutunca; bir daha peşini bırakamadı ve 1932 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’na girdi…
Okuldan mezun olmayı beklemedi ve 1936 yılında okulu yarıda bıraktı…
Ve ardından süreç içerisinde, sırasıyla;
İstanbul Şehir Tiyatroları…
Küçük Sahne…
Devlet Tiyatrosu…
Adana Şehir Tiyatrosu…
Dormen Tiyatrosu..
Ve daha sonra da Cahide Sonku ile “Cahitler Tiyatrosunu’ kurup birlikte tiyatro yapmaya başladılar…
Ancak her iki sanatçıda ‘içkiyi’ çok seviyordu…
Bu nedenle arada-sırada hem ekonomik olarak ve hemde sanat çalışmaları sekteye uğruyordu…
Kısacası her iki sanatçı da zaman ilerledikçe dibe vuruyordu!
Ama her nedense bu iki ünlü ve toplumcu sanatçımızın günden güne çöküşünü gören devlet yetkilileri hiç mi ‘hiç’ galiye almıyor ve sorunlarını çözmek için hiçbir çözüm düşünmüyordu!
(üstelik kurulu sistemine karşı çıkanları kurtarmayı neden, niçin düşünsün ki?)
Cahit Irgat -kendi sorunlarını- kendisi çözmek için ve işte bu nedenle Mecidiyeköy pazarında balık satıyordu…
Ve öte taraftan sevenleri ise; onun “film” çekiliyor ve “film icabı” balık sattığını sanıyordu…
Cahit Irgat ve arkadaşı Cahide Sonku tek gözlü bir odada birlikte oturuyordu…
Birlikte yiyip-içiyorlardı..
Ama hiçbir zaman ‘içtiklerini’ (şimdiki gibi sosyal medya almadığı için) kamuoyuyla aleni bir şekilde paylaşamıyorlardı!
Ancak onlarda kendi yaşam öykülerine sansür koymadan ve hiçbir kimseden saklamadan; şiirlerle dile getirip, dergi ve kitaplarla sevenlerine duyuruyorlardı!
Örneğin, isterseniz bu araya bir şiirlerini sıkıştıralım da bir nefes alalım!
Ve Cahide Sonku, arkadaşı Cahit Irgat için ne demiş gelin birlikte okuyalım;
“Cahit Irgat bir rakı kadehiydi,
Sanki bütün içkiler ondaydı
Onunla içmeyi çok sevdim
Gün geldi, onun gibi içmeyi öğrendim.
Yani öyle içeceksin ki;
Bütün dünya silinip gidecek çevrenden.
Bir sen, birde içkin kalacak.
O zaman bir ben, bir Cahit, birde içki vardı yanımızda
O benim dostumdu.
Hayır buna aşk denmez arkadaşımdı.”
Evet,
25 yıllık bir tiyatro ve tiyatroyla birlikte aynı zamanda bir sinema sanatçısı ve senarist’de olan Cahir Irgat, düzensiz bir düzen içinde ‘düzenin düzelmesi’ için yaşamını bu yolda tüketen Cahit Irgat aramızdan ayrılınca Can Yücel şu dizeleri kullanmıştı;
“Cahit ki bu hasta düzende sağlıklı bir kanserdi
Cahit ki haksızlığa karşı üreyen hücrelerdendi.
Cahit zaten azalarak yaşayanlardan değil
Çoğalarak ölenlerdendi…
Yaşamı boyunca ‘savaşlara’ karşı çıkan Cahit Irgat, bu karşı çıkışını ise dizelerinde şöyle dile getirmiştir;
“Anne girmem bu oyuncak dükkanına
orda toplar, tayyareler, tanklar var.
Seviyorum söğüt dalı atımı
tekme atmaz, ısırmaz.
Ben yaşamak istiyorum
ağaç gibi sessiz, rahat
karınca kararınca değil
serile serpile boylu boyunca
Anne girmem bu oyuncakçı dükkanına
orda toplar, tayyareler, tanklar var.”
Güzel şiir değil mi?
Hemde şu sıralarda o kadar çok gereksinimimiz var ki bu tür şiir ve dizelere…
O kadar çok gereksinimimiz var ki…
Hele hele de ‘halkını’ insan gibi ve insana yakışır bir biçimde değil de, tıpkı -gocuklu çoban gibi- ıslık çalarak, halkını istediği yöne ‘yönlendirilen’ bu süreçte, böyle güzelim dizelere o kadar çok gereksinimimiz var ki!…
Durun…
En iyisi yine bu ‘sanat ve sanatçı sohbetimizi’ Cahit Irgat’ın, halkı aldatıp ve kandıranlar için yazdığı dizelerle bitirelim…
Belki kısa bir süreliğine de olsa umudumuzu yeşertir!
“Halkın azını aldatırsınız
Her zaman
Halkın çoğunu aldatırsınız
Zaman zaman
Ama halkın tümünü?
Hiçbir zaman
Hiç bir zaman”
——————–
Oh be!
Dünya varmış…
Meğer insan toplumcu bir sanatçıyı anımsayınca;
Ne kadar da çok rahatlarmış!
Bir başka gün ve bir başka toplumcu sanatçıyı anımsamak için;
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Toplumcu sanatçılardan uzak kalmayın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?