SAYIN ŞENLİKOĞLU AKSU’YU UNESCO’YA KAZANDIRIN

SAYIN ŞENLİKOĞLU AKSU’YU UNESCO’YA KAZANDIRIN

Sayın belediye başkanım Aytekin beyden talebimdir, önceki başkan Kerim beyden talebim oldu ama basın danışmanı iletmediği için gerçekleşmedi. Size nasip olsun bu kültür varlığını İlimize kazandırmak, İlimizde yapılan 20 civarında festival ve şenlik vardır. İçlerinde kültür değeri olan iki tane festival var. Amaç katılımcı sayısını yükseltmek değil gelen konuklara mitolojiden ve yaşayan kültürden örnekler sunmak olmalıdır. Biz bugüne kadar kültürü amacından uzaklaştırıp, bilinçsizce bir kaç şarkıcı birkaç folklor sergiliyoruz, çalıp oynayıp dönüp geliyoruz. Yaşayan kültürleri bir sonraki kuşağa miras bırakmak için; özüne dokunmadan olduğu gibi yaşatmak lazım. Yaşayan kültürler dededen toruna giderse eğer saygı ve sevgide birlikte değer kazanır, saygının bittiği yerde mutlaka sevgide biter. Aksu festivali GİRESUN için bir tanıtım ve ekonomik değerdir, İlin Ekonomisine değer katar ve İlin esnafı mutlu olur. Benim tavsiyen Aytekin başkan 2020 yılında amacına uygun yapın, amaç dışı eğlenceyi sokmayın.
Birinci değerimiz Aksu festivalini halktan koparıp eğlenceye dönüştürmek için gayret gösterdiler ama özü hiç kaybolmadı. İnanıyorum yapılan bu yanlış görülecek ve günümüze kadar gelen sacayağından atlama, dere taşlama, Adanın etrafını kayıkla dönüp ve dilek taşında dilekte bulunma inancı, geleneği yüz yıllar boyu yaşayacaktır. Özellikle bu gelenek ve görenek UNESCO’nun festivaller listesine girmeyi hak eden kültür mirasıdır. Günümüzde bu geleneği sahiplenen ve düzenleyen, Giresun belediyesinin her türlü hazırlığı yaparak UNESCO’ya teklif etmesi için; Valilik aracılığı ile Kültür ve turizm bakanlığına açıklayıcı bilgi yazısı yazılmalıdır. Bu Şehrimizin ismini ULUSLAR arası düzeyde tanıtır, Ulusal TV ve GAZETELER tanıtıcı yazılar yazarlar, tanınmak demek ilin ekonomisine katkı demektir, aynı zamanda kalıcı bir kültür eseri olur ve kuşaktan kuşağa taşınması sağlanır. Bu kültür varlığının UNESCO ya taşınmasını sağlayan kişi ebediyen anılır.
1- Sacayağı geçme geleneği: soyun sürdürülmesi kültürüne dayanan bu gelenekte, çocuğu olmayanlar ana rahmin, soyun sürdürülmesinin simgesi durumunda olan sacayağından üç kez geçerek dilekte bulunurlar. Sacayağı aynı zamanda bereket simgesi ve sayacaktan geçen kişinin bereketli bir yıl geçireceği inancı vardır.
2- Dere taşlama geleneği: aksu deresinin denize döküldüğü yerde, “derdim belam denize” diyerek yedi çift bir tek taşı suya atarlar. Yedi, kutsal bir rakamdır; tek taş ise dileğin yerini bulması için atılan sonuncu taştır. İnsanlar doğanın canlanmasıyla ve suyun belayı, kötülükleri alıp götüreceği inancıyla dileklerini tutup dereyi taşlarlar. Bunu özellikle kadınlar, kızlar kendilerine uğur getirmesi amacıyla da yaparlar.
3- Dere taşlamadan sonra törene katılanlar, suya girip başlarından aşağı maşrapayla ırmak suyunu dökerler. Bu uygulamada da suyun insanda bulunan kötülükleri, hastalıkları, uğursuzlukları alıp götüreceği inancı vardır.
4- Adanın etrafını dolaşma geleneği: insanlar dere kenarında toplanıp motorlar ve kayıklar ile denize açılarak adanın etrafını dolaşıp sacayağına benzer bir daire çizerek aynı noktaya tekrar dönerler. Ada turu Hamza taşı önünde başlar ve yine aynı taşın önünde son bulur. Bu törenin amacı da, yine sacayağı ve dere taşlama geleneğinde olduğu gibi soyun sürdürülmesi ve belaların denize atılmasıdır. Çiftleşmenin bu mevsimde başlaması ve toprağın bereketlenmesi inancı, adanın etrafında tur atılmasıyla daha somut bir hale gelir.
İkinci değerimiz Kuşdili festivali: olmaktadır bazı kaynaklara göre bu haberleşme kültürü 200.yılı aşkın süredir devam etmektedir. 1966 yılında STRASBOURK ve KALİFORNİYA üniversitelerinden bilim adamları gelip ıslık dilini incelemeye değer bulmuşlardır. Bizim çok bilen Üniversitelerimiz incelemeye gerek duymamıştır, Aksu Şenliğine de ilgi duymadıkları gibi; 2017 yılında kuşdili haberleşme dili UNESCO kültür varlıkları mirası olarak tescil edilmiştir. Bence bu festivalinde sade ve saf olması gerekir son zamanlarda amacının dışına çıkmış ve diğerleri gibi eğlence festivaline dönmeye başlamıştır. Böyle eklemeler yapılarak amaç dışı olursa UNESCO kültür mirasından çıkartılır.
Aksu’nun özelliği bahse konu dört maddeden ibarettir eklemeler onu özünden kopartır ve amaçsız bir eğlence türü olur. İl kültür ve turizm müdürüne de bu bağlamda görev düşmekte, özellikle mitolojide (Mitoloji; çok eski zamanlarda gelmiş ve yaşamış olan ulusların inandıkları tanrıların, kahramanların, devlerin ve perilerin hayat hikâyesidir. ) yeri olan bu ve benzer kültür varlıklarını takip etmeli ve amaç dışına çıkartanları uyarmalıdır. İlimizin kültür mirasını bozmadan gelecek kuşaklara miras bırakmak bizlerin ve ilimizde sorumlu olanların görevidir. Bu yazıda önemli olan günlük eğlence yerine mitolojide ve günümüzde yaşayan kültür değerlerinin gün yüzüne çıkartılması ve gelecek kuşaklara miras bırakılmasıdır. Eğlence her yerde yapılır ama kültür alınmaz satılmaz somut bir kavramdır. Hiç bir zaman kültür yok olmaz kültür yaşar ve kuşaktan kuşağa, aktarılması için o geleneğin yıllar içinde tekrar edilmesi ve hafızada kalması sağlanmalıdır. AKSU festivali hakkında araştırma yapılarak kitaplar yazılması gerekir. İlimizde bulunan yazarlarımıza bir çağrımdır, lütfen araştırın ve özüne dokunmadan yazın.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?