SEÇİME DOĞRU DEVLET MEMURLARI

SEÇİME DOĞRU DEVLET MEMURLARI

Ülkemizin geleceğinin oylanacağı seçimlere 40 gün kaldı.

Türkiye yeni bir yol arayışında.

Dünyada eşi benzeri olmayan yönetim anlayışı ile, tüm kararların ‘tek adam’ tarafından verileceği sistem ülkemizi nerelere taşıyacak?

Aydınlık bir gelecek mi, yoksa belirsizliğe doğru mu yol alacağız?

Rejim değişikliği nasıl bir sonuç getirecek?

Çocuk ve torunlarımız nasıl bir ülke bırakmak istiyoruz? Oylanacak.

‘Hayır’ veya ‘evet’ destekçileri her fırsatta görüşlerini dile getirmekteler.

Öncülüğünü yapan siyasiler alanlara indiler.

Her gün farklı söylemlerle ‘hayır ve evet’in nedenlerini anlatmaya çalışıyorlar.

Genel seçim sırasında alanlarda “…Be hey densiz, kanun tanımaz, ahlak bilmez, ne geziyorsun meydanlarda…bizimle uğraşıyorsun, halt ettin…Biz Pensilvanya’nın kuyruğuna takılmadık..” diye kükreyen, kendilerine gönül veren taban hareketinden tamamen kopan dönemin parti lideri şimdilik ortalarda görünmemeyi yeğleyip, twitter  ile idare etmekte.

Başbakan,“…abidik gubidik işler oluyor. Hiç aklınıza gelmeyenler başbakan oluyor…”  söylemiyle en ilginç, tamamen haklı ve doğru konuşmayı yaptı.

Daha önceleri bir AKP milletvekili “düşük profilli başbakan aranmakta” demişti.

Sivil toplum örgütleri ve yurttaşlar bu alandaki görüşlerini açıkça söylüyorlar.

Ancak, 657 sayılı yasaya tabi memurlara ne oluyor, anlamak mümkün değil.

Bazı kahraman, yiğit devlet memurları sosyal medya üzerinden düşüncelerini açık olarak ifade etmekteler.

Bir C. Başsavcı Vekili, “…sandıkta hayır diyecek olanlar PKK ile aynı muameleyi göze alıyor demektir. Küsmece yok..” diyerek, adeta tehdit etmekte.

İmam camide “mitinge katılın” çağrısı yapmakta.

100 yıl önce bu ülkenin ne durumda olduğunu, kendi kaderini canı ve kanı ile nasıl belirlediğinden habersiz, eğitim yöneticisi olan okuma cahili, ülkeyi satan dedelerinin izinde yürüyen zat, “90 yıl daha sürünmeye devam edeceğiz..ilk kez ülkemizi geri almak için bu kadar yaklaştık..” diye paylaşmakta.

Cami duvarına ‘evet’ pankartı asarak propaganda yapan siyasetçilere ne demeli?

Hani okul, cami, kışla, yargı ve devlet hizmet sektörüne siyaset sokulmayacaktı.

“Referandumu kaybedersek iç savaş çıkar…bu işi bitireceğiz az kaldı..cumhuriyet ve Atatürk belasından, parlamenter sistemden kurtulacağız…” diye görüş bildiren siyasiler.

Ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı ‘hayır’ ve ‘evet’ diyecek olanları karşı karşıya getirici bu tür söylemler içerik olarak suç.

657 Sayılı DMK’na tabi olanlar tarafsız ve ilgili yasalara uymak zorunda olduklarının farkında değiller mi?

Sizlere ilgili yasanın 7 ve 125. maddelerini okumanızı öneririm.

Öfke kusan, iç barış, toplumsal yaşamı sekteye uğratan, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmeye yönelik davranış ve söylemler TCK’na göre suç teşkil etmekte.

Her birey düşüncesini açıklama, yayma hakkına sahip olmalı.

Ancak, devlet memurlarının söylemlerinde dikkat edeceği hususlar bulunmakta.

Her yurttaş gibi düşünmek memurların da hakkı.

Elbette tarafsız olmak koşuluyla.

Devlet adına hizmet veren iş görenler, sosyal medya aracılığı ile düşüncelerini kamuoyu ile paylaşırlarken kimlere mesaj vermek istemekte?

Bu ileti bir üst makama gidecek bir dilekçe mi?

Kimlik ve inancını kaybedip, aklını birilerine kiralayacak, kul, köle olacaksın.

Ardından Cumhuriyeti ve kurucularına bilgisizce, cahilce, pervasızca saldıracaksın.

Sizleri bu kadar cesaretlendiren ne, kimlere güvenmektesiniz?

Mevcut durumu korumak için ‘hayır’ denmeyecek.

Laik, demokratik, sosyal hukuk devletini daha güçlü kılmak, siyasete yön vermeye çalışan partilerin yeniden yapılanması için ‘hayır’ denilmeli.

Barış ve huzur içinde yaşamak zorunda bulunan toplumu ayrıştırmak, kamplaştırmak isteyenler ülkeye en büyük zararı verenler olacaktır.

Bunu yapanlara yönelik ilgili yasalar uygulanmaya konulmalıdır.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?