SEÇİMİN KAZANAN VE KAYBEDENELERİ

SEÇİMİN KAZANAN VE KAYBEDENELERİ

23 Haziran seçimleri sadece İstanbul’u değil, Hakkari’den Edirne’ye, Kars’tan İzmir’e, tüm ülke insanını doğrudan ilgilendirerek heyecan yarattı.
Hak, adalet duygusunu önceliğine alan toplum, haklının hakkını teslim etti.
Tüm yarışmalarda olduğu gibi bu seçimin de kazanan ve kaybedenleri bulunmakta.
Kazanan kimler oldu?
Daha altı ay öncesine kadar kendi çevresi dışında çok az kişinin tanıdığı, adaylığının açıklanmasıyla birlikte farklı bir strateji, yöntem izleyerek sevgi, barış, hoşgörü, kucaklama, kişilere doğrudan dokunma, sevecen olma,…gibi toplumun yıllardır hasret kaldığı değer ve yargıları tüm inandırıcılığı ile ortaya koyan, ‘hak yemem, hakkımı da yedirmem’, ‘ben Atatürk Cumhuriyetinin projesiyim’ söylemleriyle coşku yaratan, ‘çocukların sevgisi, gençlerin coşkusu, anaların duası ile kazandım’ diyebilecek kadar duygu ve kalplere seslenen, toplumun her kesiminin içtenlikle severek bağrına bastığı, ailelerinin yeni üyesi olarak gördüğü, ego ve kibri en üst düzeyde bulunan birilerinin kimyasının bozulmasına neden olan Ekrem İMAMOĞLU seçimlerin mutlak ve tartışmasız kazananı.
Öne çıkmayan, kendini perde arkasına saklayarak doğrusunu yapan Kılıçdaroğlu.
Örgütçü, mücadeleci, kararlı, tutarlı, devrimci…özellikleriyle Canan Kaftancıoğlu.
CHP içerisinde birkaç adım önde olan Özgür Özel, Faik Öztrak.
Seçim süresince olağanüstü çaba gösteren sağ, ülkücü siyasete gerçekçilik, ciddiyet, farkında olma uğraşı veren Meral Akşener ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanı, oy oranı yüzde birlerde olmasına karşın özgül ağırlığı ile etkisini gösteren Temel Karamollaoğlu.
‘…biz birlikte güzeliz, HDP’yi dışlayarak hiçbir şey yeterince güzel olmaz..’ söylemleriyle, ‘ülkemizin barış, demokrasiye ihtiyacı var’ mesajı veren Selahattin Demirtaş, başlangıçtan itibaren ödün vermez duruşuyla HDP yönetimi ve seçmenleri.
Açtığı şemsiyenin altına sığınan ‘Cumhur İttifakı’ liderlerinin kendisinden övgü ile söz etmelerini, medet ummalarını sağlayan, meydanlarda ip atanlar ile aynı hizaya getirilen, daha düne kadar ‘bebek katili, terörist başı’ olarak tanımlanan cumhurcuların sevimli yüzü, seçimin umudu Abdullah Öcalan ve kırmızı bültenle arandığı halde TRT’ye çıkarılarak ‘Cumhur İttifakı’na oy istetilen, neredeyse okuma-yazma bilemeyen kardeşi Osman Öcalan.
Daha onlarcasını sayabiliriz.
Ya kaybedenleri?
Kendilerine oy vermeyenleri, ‘illet, zillet, terörist, FETÖ’cü, PKK destekçileri…diye itham eden, siyasetin kirli yüzü ve nefret dilini önceliğine alan ‘Cumhur İttifakı’ liderleri
İtici ve hakaret edici söylem ve davranışlarıyla Süleyman Soylu, bakan ve bürokratlar.
Başbakanlık, meclis başkanlığı yapan, adaylık önerisine, ‘bulunduğum makamlardan dolayı kabul etmem doğru olmaz’ diyemeyen, 31 Mart seçim sonuçları değerlendirmesinde yakışmayan yaklaşımla, ‘oylarımızı çaldılar, katakulli oldu, hırsız var, sağlam çalmışlar…’ gibi hukuki dayanaktan yoksun, sokak dili söylemlerini önceliğine alan Binali Yıldırım.
Parlamenter sistemin yıkılması için çaba gösteren, ‘tek adam rejimi’ savunucuları.
Ellerine verilen konuşma metinlerinin dışına çıkamayan, TRT, CNN Türk ile diğer yandaş görsel ve yazılı medyada boy gösteren köşe başlarına yerleştirilmiş silahşorlar.
TRT, AA, YSK, inanç ve kimlik sömürüsü yapan, ‘Allah İle Aldatanlar’
Kendilerinden olmayanları ‘Pontus, Rum…’ benzetmesi yapacak kadar acizleşen, seçim sonuçlar için ‘hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu’ değerlendirmesinde bulunan, cami avlularını mesken edinen siyasetin düzeysiz, yetersiz figürleri, Ordu Valisi, havaalanı krizini yönetemeyen CHP sorumlusu Seyit Torun ve daha niceleri.
Köhnemiş, kendini yenilemeden uzak, yaşlanmış, ayrıştırıcı, siyaseti bireysel çıkarı için yapan, toplumsal barış ve birlikte yaşamı sekteye uğratanlar kaybetmek zorunda.
Sonuçta, isim ve kurumlardan öte, ‘barış, sevgi, hoşgörü, birleştiricilik, kucaklama, siyasette açılan yeni sayfa, demokrasi… ve asıl kazananı İmamoğlu şahsında TÜRKİYE oldu.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?