SENİ NE İLGİLENDİRMEKTE?

SENİ NE İLGİLENDİRMEKTE?

AKP iktidarı ile başlayan toplumsal duyarsızlık hızla artarak had safhaya ulaştı.
Biat ve ümmet kültürü, azımsanmayacak ölçüde topluma egemen kılındı.
‘Bana ne, neme lazım, beni sokmayan yılan bin yaşasın, bal tutan parmağını yalar…’ gibi onlarca söz, toplumun büyük kesimi üzerine, ‘ölü toprağı’ örneği serilmiş görüntüsünde.
Adama, Kaz Dağları ve ülkenin gözde yerleri ‘talan edilmekte, yazık oluyor’ diyorsun, ‘ bana binlerce km. uzaklıkta, benimle ne ilgisi olabilir…’ yanıtı vermekte.
Yaklaşık 1000 km. uzunluğundaki Samsun-Hopa arası, ‘Yeşil Yol Projesi/Turizmle kalkınma’ adı verilen uygulamadan söz ediyorsun, ‘ülkemize büyük yarar sağlayacak..Araplar satın alsa ne olacak, toprağı götürmüyorlar ki…’ demekte.
Yüzlerce HES, taş ocağı işletmeleri, maden arama, tarım alanlarına inşaat ruhsatı, yabancılara 250 bin dolar karşılığında vatandaşlık hakkı verilmesi umurunda bile değil.
Rant uğruna yüz binlerce ağaç kesilmekte, ormanlar kasıtlı olarak yakılmakta.
Basına yansıdığı kadarıyla, ‘bölücü örgüt yakmakta, ciğerlerimiz yanmakta.’
Yangına el ovuşturan, yüzlerce hektar araziyi anında ranta dönüştüren kimler?
İzmir, Muğla, Bolu, Artvin, Antalya, Çanakkale, Trabzon, Belgrat Ormanları, Okluk Koyu, Atatürk Orman Çiftliği… gibi yurdumuzun cennet köşelerini yangın sardı.
Kamuya ait hazine arazileri parsel parsel satılırken birçoğunun kılı kıpırdamamakta.
Doğal yaşamı tehdit eden siyanür tehlikesi, su ve toprağın zehirlenmesi, kaynaklarının kurutulması, ekolojik dengenin bozularak canlı çeşitliliğinin hızla azalmasının önemi yok.
Ülke ekonomisinin itici gücü yer altı ve üstü kaynakları, cumhuriyet kazanımlarının yabancılara satılması birçoğunu ilgilendirmemekte.
Su kaynaklarını kirleten, milyonlarca ağacın kesilmesine göz yuman, çok uluslu şirketlerin ‘yerli ve milli’ işbirlikçileri tarafından yapılan talan ve soygunculara karşı verilen mücadele, halkı ile inatlaşan, ‘ben ne dersem o olur’ tepkisi veren AKP’ye sahip çıkılmada.
Bir ülkenin var olması olarak tanımlanan eğitimin cemaat, tarikat, vakıf, dernek, diyanete teslim edilmesiyle, toplumun istenildiği gibi evcilleştirilmesi görülmüyor bile.
‘Cumhurbaşkanı denince bize Allah gibi görünüyor, biatsa biat, itaatse itaat ölümüne arkasındayız, başbakana dokunmak bile ibadettir, Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde taşıyan lider var…’ diyenler omuzlarda taşınarak meclise götürülmekte.
Sorgulama, eleştiri, yaşanan olayların analiz-sentezini, neden ve sonuçlarını yapabilme duyarlılığı bulunmamakta.
Önceden gizli pazarlıklar sonucu belirlenen işçi ücretleri, senaryo gereği iktidar sorumlusu ile tartışılırken açık kalan mikrofonda, ‘uzasa işi karıştıracaktık, böyle kapatılması iyi oldu…’diye söyleyen, işçisini satan sendika başkanına sahip çıkılmakta.
Kulaklar doğru olana tıkalı, gözler görmemekte, yanlış olanla mücadele kalmadı.
Çoğunluk için dün geçen zaman, yarın gelmedi, bizim adımıza düşünen liderimiz var.
Birçok gerekçe daha bulunabilir.
Birey; kendini yaşadığı ülkenin sahiplerinden sayma, toplumsal değerlerin farkında olabilme, haksızlıklar karşısında dik durabilme….F. Hüsnü Dağlarca’nın ‘YURTTAŞ’ şiirinin içeriğini anlayarak yorumlayabilendir.
Toplumu ilgilendiren hususlarda, ‘beni ilgilendirmez’ deme hakkı bulunmamakta.
Yok edilmeye çalışılan yerler ülkenin havası, suyu, gıdası, kısaca yaşam kaynakları.
Duyarlı yurttaşlar, ülkede gelişen siyasal, dinsel, ekonomik, toplumsal….olaylara kayıtsız kalmayıp, demokratik haklarını kullanılarak tepki verdiğinde, sorunların kolayca çözüme ulaştığı görülecek.
Hz. Ali’nin, ‘Haksızlık karşısında eğilmeyiniz. Çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.’ sözünün anlamı bilinebilse…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?