SESSİZ ÇIĞLIKLAR

SESSİZ ÇIĞLIKLAR

Bazen insan yazarken de tüyleri diken diken eden olaylara gebedir. Önce düşünürsünüz. Acaba insanlık nereye gidiyor?

Sahi; hakkımız olmadığı halde hak gibi gösterdiğimiz konular. Bilmeden yaptığımız yorumlar. Araştıramaya gerek duymadan inandığımız konular. İnandığımız yetmiyormuş gibi bir de etrafımıza anlatmalar. Hâlbuki yaşadığımız güne, kendi gözlerimiz ile baksak. Duyduğumuz bir olayın ne kadar doğru ya da yanlış olduğunu araştırsak, ne kaybederiz ki!!!. Kaybetmeyeceğimiz gibi, çok şey kazanacağımızı apaçık ortadadır.

Son yıllarda daha çok duyduğumuz “TECAVÜZ” olayları tıpkı TERÖR gibi kanayan bir yara halinde kalbimizde yer aldı. Tecavüz konusunu sizlerle paylaşmak için yapmış olduğum araştırmada, şükürler olsun ki güzel Ülkemiz dünya ülkeleri sıralamasında yer almamış. Aslında hem sevindirici, hem de düşündürücü. Acaba Ülkemizde tecavüze uğrayanlar haklarını ne kadar arayabilmişlerdi? Ya da bunu bir utanç tablosu halinde yüreklerine mi gömdüler? Dünya ülkeleri arasında birinci sırayı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) almış. ABD’de 6/ 1 kadın, 33/1 erkek tecavüze uğramış. İkinci sırayı Güney Afrika Cumhuriyeti alıyor ki; oradaki durum daha da yürekler acısı!!!. Orada ise 70 bin çocuk ve bebek tecavüze uğramış. Şimdi ise sıkı durun. Dünyanın en dokunulmaz ve medeni ülkesi zannedilen İsveç’te 4/1 kadın tecavüze uğrarken, Avrupa’nın da en çok tecavüz mağduru olan ülkesi arasına yerleşmiş.

Hindistan, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Sri Lanka ve Etiyopya ise ilk 10 ülke.

Sri Lanka’da acı bir gerçek daha… Orada da en çok erkek çocuklarına tecavüz ediliyormuş. Tecavüz insanlığın yüzkarası olan en ağır bir suç olmalı. Tecavüze uğrayan kadar eylemi gerçekleştirenlerin de hayatı incelenmeli. Tecavüzde tek suçlu tecavüz eylemini gerçekleştiren mi? Yoksa yetiştirirken bu konuya meyil sağlayan aile veya toplum bireyler mi?

Tecavüz, genelde kişinin kendi isteğine bağlı olarak zorla cinsel ilişkide bulunmasıdır. Bu ilişki genelde şiddet yoluyla kadınlara ve çocuklara yapılmaktadır. Ve insanlık dışı bir olaydır. Genellemeye baktığımızda kadınlar ve çocuklar ilk sıraları alıyorsa iki kere düşünmek gerekir. Mutlaka tecavüzcünün yaşamında aynı olaya ve şiddete maruz bir yaşamı olmuştur. Düşünsenize normal evlilik yaşamında dahi kendi isteklerini hak görüp karısının rızası olmadan zorla girilen cinsel ilişkide bir tecavüz değil midir? Anneler ve çocuklar; korunması gerekli en güzel varlıklardır. Dar gelirli ailelerin birçoğunda aynı odanın içinde yatıldığını düşünürsek nedenleri ve niçinleri daha iyi anlamış olacağız. Erkeğin, kadına zorla sahip olma güdüsünün altında yatan nedenler araştırılırsa; tecavüz olaylarının altında yatan asıl gerçeklere daha kolay ulaşılır diye düşünüyorum.

Çocuk büyüyüp yetişkin bir birey olduğunda en çok sevdiği varlığın intikamını başkaları üstünde eyleme döker. Konunun temeli ne kadar eğitimsizliğe dayansa da; günümüzde eğitimli tecavüzcülerin sayısı çığ gibi büyümektedir. Eğitim derken; sadece akla okul düzeyi gelmemeli. Okullar, okuma yazma ve seçilen meslek dallarında iş akdini sağlayan unsurlardır. Ailenin bir bütün olduğunu düşünürsek; örf ve adetlerimiz geleneksel yapıdan çıkıp, çarpık kentleşme ile birlikte insanların birbirine olan saygı ve sevgisini yitirdiği; güçlünün var olması ve güçsüzün yok olma döngüsünde çırpınan bir yaşam şekline dönmüştür. Kızlar tecavüze uğradığında; “Ya kıyafetleri ile ya da tavırları ile davetiye çıkarmıştır” diye yine kadınlar tarafından sarf edilen sözler içimizi daha da fazla acıtmaktadır. Yahu kim ister yaşamında böyle utanç verici bir olayı? Kim ister, kim?… Peki kızlar tahrik unsuru diyelim, ya çocuklara ne demeli? Yaşları  3, 5 olmuş ne fark eder ki?! Çocuklar da tecavüze uğrayabiliyorsa ne demeli?.

Ya erkek çocuklarının uğradığı tecavüzler. Bu durum birçok aile tarafından gizlenmektedir. Kendi düşünceme göre nedeni ise, erkek çocuğunun uğradığı tecavüz öğrenilirse yaşamı boyunca ‘Erkekliği’ lekelenir diye saklanmış olmasıdır. Hâlbuki Ülkemizde tecavüze uğrayan erkek çocuklarının sayısı, kız çocuklarına yakındır diye düşünüyorum. Yatılı okullar, kurslar ve kandırmacalar. Vesselam tecavüzcü kadar aileler de bu olayda suçlu diyorum. Benim başıma ya da benim çocuğumun başına gelmez demeyelim. Hepimizin başına gelebilir. Bu yüzden olaylara bakış açımız; bilgilendirme ve bilinçlendirme yönün de olsun. Olaylara kadın ya da erkek ayrımı yapmadan; insan olarak bakalım. Unutmayalım ki erkekler, kadınlardan daha çok tecavüze uğramış olabilirler.

Tek fark erkek olmaları ve çığlıklarının sessiz kalmasıdır. Yapılan yanlışlardan biri de göz göre göre tecavüze uğrayan kızların tecavüzü kendinde hak görenle evlendirilmiş olmasıdır. Bu da olayın ayrı bir trajik boyutudur. Böylece namus, kirli parmaklar arasında temizlenmiş olacaktır. İnsan olarak terörün, tacizin, şiddetin ve tecavüzün olmadığı, tüm insanların sevgi ve barış içerisinde yaşamaları ne güzel anlam bulurdu.

Adaletin, adil dağıtıldığı bir yaşamı hayal ederken; bir İlimizde yaşanan olayı yazmadan geçemeyeceğim. Bu olayda maalesef engelli bir çocuğa tecavüz olayı yaşanmıştır. Tecavüz ederken erken boşaldı diye Hâkim’in; “Olay tam gerçekleşmedi” diye indirim cezası uygulaması adaletle ne kadar bağdaşabilir?

Yine başka bir İlimizde toplam 32 kişinin 17 yaşında bir genç kızla girmiş oldukları ilişki sonrasında Mahkeme’nin sanki 17 yaşındaki mağdur kızın kendi rızasıyla 32 kişiyle aynı anda birlikte olmayı kabul etmiş gibi sanıkları tutuksuz yargılaması da adaletle bağdaşmayan bir başka durumdur.

Her meslek dalında olduğu gibi hukuk okuyanlar da meslek hayatlarında daima adaletten ve doğrudan yana olsalar bence suçlu ordusu çığ gibi büyümez. Ne olurdu, Rabbimin bize bahşettiği dünyada sevgi ve barış içerisinde yaşasak. Ne olurdu kötülük tohumları yerine sevgi tohumları ekseydik.

Ne olurdu hiçbir insanın hayatını karartacak, karardığı yetmiyor gibi bir de utanç tablosu halinde yaşanılır bir hale getirmeseydik. Dilerim; öyle bir gecenin sabahı olsun ki bütün insanlığın üzerine sevgi ve iyilik tohumları serpilmiş olsun. Öyle bir dünya olsun ki hiç bir çocuğun, kız ya da erkek fark etmeden hayallerinin solmadığı bir dünyaları olsun. Dokunmayın çocuklara, dokunmayın kızlara, kadınlara, dokunmayın. Kirli emelleriniz için gelişmeyen özgüveniniz ile içinizdeki canavarı harekete geçirmek için uğraşmayın. Erkeği kadından üstün kılan cinsel gücü olmamalı. İnsan; beyniyle güzelliği ve adaleti koruma güdüsünü ön plana çıkarmalıdır. Masum insanların geleceklerini karartmayalım ve umut çiçeklerinin solmasına izin vermeyelim.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?