Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
SİZ O ESKİ GENÇLİĞİ ARIYORSUNUZ İŞTE ONU BİRAZ ZOR BULURSUNUZ
  • 0
  • 153
  • 19 Ekim 2021 Salı
  • +
  • -

Neymiş efendim;

Zonguldak valiliği binasının dış cephesinde asılı olan Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabe’ tabelası indirilmiş…

Ve onun yerine;

Yaşı 4 bin 116 olarak tespit edilen porsuk ağacının cam mozaikten yapılan resmi asılmış…

Ve duvardan indirilen ‘Gençliğe Hitabe’ tabelası da, valilik binasının önünde bulunan mazgalların üzerine kapatılmış…

Şimdi sizde belki haklı olarak diyeceksiniz ki;

“Ne olmuş yanı indirilmişse!”

“Yer yerinden mi oynamış, yerine porsuk ağacının manzarası yerleştirilmişse!?”

“Yoksa kıyamet mi kopmuş, mazgalların üzeri örtülmüşse!”

Üstelik bu kadar niye şaşırılıyor?

Niye bu kadar gürültü çıkarılıyor?

Neden bu kadar kıyamet koparılıyor?

Doğrusu onu da anlamış değiliz!

Yahu kardeşim, bu bir ilk değil ki…

Bu bir ‘ilk’ olsa öper de başımıza koyardık…

“Arada-sırada olur böyle münferit şeyler” deyip rafa kaldırırdık…

Yani kısaca demem o ki;

Bu ülkenin kurtarıcısı ve kurucusu olan Atatürk’e saldırı ilk değil ki…

Daha ‘kurtuluştan’ önce, kongreler sırasında başlatılmıştı saldırılar…

Ve yeni bir ülke ‘kurduktan’ sonra da saldırıların, suikastların ardı arası kesilmemişti ki…

Hele hele 1950’den sonra ağırdan-ağıra…

Toplumu birdenbire ürkütmemek için;

İnançları ve kutsal değerleri öne çıkardılar…

Atatürk’ün kazandırdığı yenilikleri kötüleyip;

Köy-köy, bucak-bucak din-iman pazarlamaya başladılar…

İlericilerle-Gericileri birbirinden ayırmak için;

‘Vatan Cepheleri’ bile kurdular…

İzmir’de…

1 Nisan 1966 tarihinde…

Gerici bir yobaz, ağzından salyalar akıta-akıta Atatürk heykeline saldırmıştı…

Ve bu haber anında yurdun dört-bir yanına yayılınca, ilk tepki gösterenler kimlerdi dersiniz;

Kolluk kuvvetleri mi?

Cumhuriyeti savunmakla görevlendirilmiş yetkililer mi?

Valiler mi?

Güvenlik güçleri mi?

Koskocaman bir; HAYIR…

İlk tepkiyi gösteren kimdi biliyor musunuz?

Mahir Çayan’ın öncülüğünde arkadaşlarıydı…

Ve bu çirkin saldırı duyulur-duyulmaz;

SBF Fikir Kulübü öncülüğünde İzmir, Ankara ve İstanbul’da bulunan Atatürk Heykellerinin önünde ‘nöbet tutmaya’ başlamışlardı…

Amaçlarını da kamuoyuna şöyle duyurmuşlardı; (özetle veriyorum;)

“Biz, bu çirkin saldırılara araç olan uyutulmuş zavallı kişilere değil, bu anlayışın bilinçli, çıkarcı sözcülerine sesleniyoruz. Kuvvetini Atatürk devrimlerinden alan bir gençlik örgütü olarak biz, SBF Fikir Kulübü, tüm bu yurt-sevmez hareketin karşısında sonuna dek direneceğiz ve Ata’nın büstüne kadar uzanmaya cüret eden ellerinizi kıracağız.’”

Peki, Mahir Çayan ve arkadaşları Atatürk’ün heykellerine ve manevi değerlerine saldırı yapanlara karşı çıkarken;

Asıl ‘karşı çıkması’ gerekenler nerelerdeydi?

Bu örnek sizleri tatmin etmediyse, başka bir örnek verelim…

Hani ‘anayasayı ortadan kaldırmakla suçlanan’ gençler vardı anımsadınız mı?

Nasıl anımsamazsınız canım?

Egemen güçlerin kamuoyunu yanlış bilgilendirmesinin tam tersine;

‘Anayasanın uygulanmayan maddelerinin tam uygulanması için’ eylem yapan gençlerden 3’ünü darağacına götürüp asmışlardı ya hani..

Hala anımsayamadınızsa bu gençleri, birde şu örneği verirsem belki anımsarsınız…

Hani bundan tam 53 yıl önce…

1968 yılının 10 Kasım tarihinde…

Deniz Gezmiş’in öncülüğünde;

Samsun’dan başlatılan bir ‘yürüyüş’ vardı da..

Adı; Tam Bağımsızlık Mustafa Kemal Yürüyüşüydü…

Şimdi anımsadınız mı?

Bakın onlar nasıl açıklıyordu yaptıkları yürüyüşün gerekçesini;

“1919’da başlayan Mustafa Kemal devrimi kendisinden sonra gelen yöneticiler tarafından amacından saptırılmış, cumhuriyetin bütün kurumları yozlaştırılmıştır. Bugün Türkiye’miz dünyada ilk antiemperyalist ve antikapitalist devrimi gerçekleştiren Mustafa Kemal’e rağmen yabancıların desteklediği karşıdevrimcilerin etki alanına girmiştir. Biz Mustafa Kemal gençliği olarak, saptırılan devrimi rayına oturtmaya azimliyiz, kararlıyız. Bugün başlayan yürüyüşün amacı budur.”

Bu kadar örnek yeter mi?

Bence yeterde artar bile..

Şimdi tekrar konumuzu güncelleyecek olursak…

Neymiş efendim;

Zonguldak valiliğinin duvarında asılı duran Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabesi’ indirilmiş…

Ve bu olay Atatürk severleri rahatsız etmiş…

E, siz ne bekliyordunuz?

Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabesinin’ bir bölümünde belirttiği gibi;

“Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt-edilmiş, bütün tersanelerini girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir” dediği gibi…

Önce ‘Gençliğe Hitabenin’ duvardan indirilmesini değil;

Memleketin dört-bir yanı -bir şekilde- bilfiil işgal edilmiş mi, edilmemiş mi? ona bakalım ve üzerinde de uzun uzun düşünelim…

Örneğin;

Amerikan yönetiminin ‘bizim çocuklar’ dediği 12 Eylül darbecileri, yaptıkları bu darbeyi kimin çıkarları için yapmış?

Darbenin yapıldığı yıl doğan çocuk bugün kaç yaşına gelmiş?

Eğitim yolculuğunu hangi felsefe doğrultusunda almış?

Örneğin;

Bugünün valileri ve bilumum kaymakamları hangi sistemin ve hangi eğitim felsefesinin ürünü?

Vesaire, vesaire…

Varın gerisini de siz düşünüverin gayri!…

Efendim;

Sohbetimizi özetleyerek sonlandıracak olursak…

Ben, Zonguldak valiliği binasından indirilen ‘Gençliğe Hitabe’ konusunun bu kadar büyütülmesini çok yerinde bulmuyorum…

Çünkü, önemli olan;

Atatürk’ün ‘gençliğe hitabesinin’ duvardan indirilmesi değil…

Önemli olan;

Yüreklerden indirilip-indirilmemesi olayıdır…

Önemli olan;

Gençliğe hitabenin yüreklere ve beyinlere yazılıp-yazılmaması olayıdır…

Sözü daha fazla uzatmadan, bugünün yöneticilerine ve muhalefetine sohbetimizin üst-başlığında kullandığım ifadeyle bitirmek istiyorum;

Siz o eski gençliği arıyorsunuz…

Bu eğitim sistemi değişmedikçe…

Beyin yıkama işi bitirilmedikçe…

O gençliği biraz zor bulursunuz…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM