Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
SPOR-KÜLTÜR-MİZAH USTASIYDI KENDİNE ÖZGÜ BİR TARZI VARDI
  • 0
  • 243
  • 24 Aralık 2020 Perşembe
  • +
  • -

Onun adı;

Özkan SÜMER’di…

O; bir efsaneydi…

Maçkalıydı…

1940 yılında doğmuştu.

İlköğrenimini kendi ilçesinde;

Orta ve Liseyi Trabzon’da okumuştu…

Meşin yuvarlakla tanışması da zaten bu yıllarda olmuştu….

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

22 Aralık 2020 tarihinde aramızdan ebediyen ayrılan bu efsaneyi deği üç-beş sayfada, onun hakkında cilt-cilt kitaplar yazılsa;

Belki anca anlatılabilir diye düşünüyorum…

Çünkü o, salt bir sporcu ve spor adamı değildi ki…

O, aynı zamanda tepeden-tırnağa kültür abidesiydi…

Nerede ve ne zaman bir yerde Özkan Sümer adı geçse, hemen şöyle düşünülürdü;

“Öz Türkçe konuşmayı seven adam”

“Kurduğu cümleleri -ödül sahibi edebiyatçıların- kuramayacağı kadar güzel ‘söz dizini’ yapan adam”

“Diksiyonu, birçok tiyatro adamından ve haber sunucusundan daha güzel olan bir adam” diye düşünülen kişiydi Özkan SÜMER…

Özkan Sümer denildi mi;

Onun kimselerde olmayan kendine özgü bir disiplini vardı…

Teknik Direktörlük yaptığı yıllarda ‘çok sert’ olduğu bilinirdi…

Zaman zaman sporcularına sinirlenip, küfrettiği olduğu gibi, aynı zamanda da ‘mizahi konuşmalarıyla’ onların gönlünü almasını da bilirdi…

Hele hele futbolcusu Lemi Çelik, çok güzel futbol oynamasına karşın ‘topu çok ayağında tutup’ çalım yapmayı çok sevdiği için, Lemi Çelik ile ‘Orta Oyuncuları’ gibiydiler…

Yani;

Hacivat’la-Karagöz gibi..

Kavuklu ile Pişekar gibi…

Örneğin;

Bir maçta Lemi kanat oyuncusudur.

Ve o günde arkadaşlarına fazla pas atmayıp, topla fazla oynadığı gibi top kaybı da çok olmakta ve hata yapmaktadır…

Ve bu yapılan hataların çoğu Özkan Sümer’in, yedek sporcularla birlikte oturduğu ‘Yedek Kulübesinin’ önünden geçerken yapıldığı için, Özkan Sümer (Lemi’nin duyacağı şekilde) küfür etmektedir…

Bir küfür…

İki küfür, derken bu küfürleri hakemde duyar ve duymazlıktan gelir ama, en sonunda Özkan Sümer’in yanına gelerek;

“Hocam bir daha küfredersen, seni tribüne göndereceğim” der…

Özkan Sümer, hakemden özür diler…

Ve maç devam eder…

Üstelik Lemi’ye kızsa da, dişlerini gıcırdatır ama daha küfretmez…

Ancak bu kez Lemi rahat durmaz…

Yani -keyfine göre top oynayabilmesi için- hakemin yanına gelip;

“Hocam hala küfrediyor. Şunu atacaksan at da bizde rahat rahat topumuzu oynayalım.” der…

Salt Lemi değil, diğer sporcuları hata yapıyor diye onlara karşı kin ve düşmanlık besler miydi?

Asla…

O sinirlenince -gerçek dışı yapılan- küfürlerin hepsi antrenman ve futbol sahalarında kalırdı…

İster misiniz bir tatlı anı daha anlatalım Özkan Sümer ve Lemi Çelik ikilisinden?

Anlatalım…

Çünkü sevilen insanlar acı ve gözyaşlarıyla değil, ardında bıraktığı güzel anılarla tebessüm ettirirse unutulmazlar…

Yine bir maç sırasında top, tamda Özkan Sümer’in oturduğu İdare kulübesinin önünden taca çıkar…

Taç atmak için Lemi gelir ve topu eline alır, tacı hangi arkadaşına atacağını düşünüp durur…

Tribün sabırsızdır…

Tacın bir an önce atılması için her birlikte büyük bir uğultu çıkarır.

Lemi, tam yedek kulübesinin önünde olduğu için, Özkan Sümer’in de sabrı taşar ve ayağa kalkıp yanına giderek omuzuna dokunur;

“Maviler bizimkiler. Onlara atacaksın, bu kadar düşünecek bir şey yok” der…

Özkan Sümer bu…

Sinirlenince;

Bazen söz dinlemeyen oyuncusuna ve oynadığı topa küfreder…

Bazen de -küfür etme şeklini- mizaha döker!…

Tıpkı;

Yine Lemi gibi bir futbolcusu olan Hasan Üçüncü’yü bir türlü yola getiremeyip (onu insan olarak çok sevmesine karşın) Trabzon Avni Aker tesislerinde bir idman öncesi Hasan Üçüncü gelir arkadaşlarına “Günaydın” dedikten sonra, hocası Özkan Sümer’in yanına giderek;

“Günaydın hocam” der…

Özkan Sümer, sesin geldiği tarafa baktıktan sonra;

“Bana günaydın deme Hasan, bana futbolu bıraktım de.”

İşte böylesine farklı ve kendine özgü tarzı ve spor felsefesi olan bir Teknik Direktördü Özkan SÜMER…

Hiçbir teknik direktörde olmayan kendine özgü bir disiplini…

Kendine özgü bir dili…

Ve hiçbir teknik direktörde olmayan özelliklere sahipti Özkan Sümer…

Sahaya sürdüğü takım yenilse de, takımından bir futbolcu kırmızı kart görüp eksilse de…

Hatta ve hatta ‘oyuncu değiştirme’ hakkı bitse de…

Prensiplerinden asla ödün vermeyen bir yapıya sahipti Özkan Sümer…

İşte bu konuda yine bir Lemi Çelik örneği;

O günkü maç çok önemli ve kritik bir maçtır…

Yani, ne yapıp-yapıp bu maç mutlaka alınmalıdır..

Çok güvendiği Lemi ise o gün performansı bir hayli düşük ve kötü oynadığı için tribün ayağa kalkmış ve adeta isyan etmektedir…

Maçın bitmesine bir şey kalmamış…

Üstelik Özkan hoca ‘2 oyuncu değiştirme’ hakkını da kullanmış…

Yani bu durumda Özkan Sümer’in yapacağı bir şey yok sanmayın;

Var…

Takım 10 kişi kalsa da, arkadaşlarına uyum sağlayamayan Lemi’yi dışarı alıyor Özkan Sümer…

Yani takımı bir kişi eksik oynatıyor..

Ve kenara gelen Lemi ise hocasının yüzüne bakarak;

“Aşk olsun hocam” diyor…

Evet…

Spor adamı olarak böyle birisiydi Özkan SÜMER…

Kim bilir; belki de bu yüzden efsaneydi…

Belki de; çok kitap okuduğu için…

Belki ‘ayaklı bir kütüphane’ olduğu için…

Belki, tepeden-tırnağa bir kültür abidesi olduğu için…

Belki ‘toplumsal düşünce yapısı’ diğer teknik direktörlerden farklı olduğu için…

Belki de ’68 kuşağının ağabeyi’ olup ve konuşmalarında Öz-Türkçeyi çok güzel kullandığı için ‘efsaneler sayfasına’ adını yazdırmış olabilir…

Sözün özü;

Sevenlerinin gönüllerinde anıtı dikilen bu unutulması mümkün olmayan efsane adam;

22 Aralık 2020 tarihinde aramızdan fiziki olarak ebediyen ayrıldı.

Ama ardında bıraktığı güzel anılar, tarihin tekerleği döndükçe; beyinden-beyine aktarılacaktır…

Güle güle git büyük insan…

Güle güle git futbolun efsanesi…

Güle güle git toplumcu düşüncenin ayaklı kütüphanesi…

Güle güle git…

Yolların ışık;

Mekanın cennet olsun…

NOT;

1980 öncesi (naçizane) bende Derelispor Futbol kulübünde amatör antrenörlük yaparken, spor malzeme ve gereksinimlerimizi onlara ait olan ‘Lider Spor Mağazasından’ alışveriş yapardık…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM