Suriye’de sorun büyüyor

Suriye’de sorun büyüyor

Ülke olarak referanduma kilitlendik. Oysa topraklarımızın güneyinde oldukça önemli gelişmeler yaşanıyor.

Hem Suriye’de, hem de Kerkük’te…

Belki de BOP aktörleri, referandum tartışmaları ile uğraşsınlar, biz de bu arada ‘Üsküdar’ı geçelim’ diye anayasa değişikliğinin gündeme gelmesini sağladılar!

Çünkü bu anayasa değişikliği ne “yerli” ne de “milli”…

BOP için son derece uygun.

1 Mart 2003 tarihinde planı bozan, tezkereye “hayır” diyen TBMM’nin gücü kırılıyor. Tüm yetkileri eline almış ‘tek adam’ ile planlarını çok daha kolay gerçekleştirmenin hesabını yapıyorlar.

16 Nisan günü “evet” kazanırsa hep beraber adeta düğün bayram edecekler!

Çünkü uygun gerekçe yaratılarak OHAL ilan eden ‘tek adam’ ülkeyi BOP amaçlı istediği gibi yönetebilecektir.

Yeni duruma uygun kararnameleri kolayca çıkarabilecektir.

Partili başkan ve başkomutan olarak da TSK’yı Suriye’de istediği gibi kullanabilecektir!

Kim kendisine itiraz edebilir?

Anayasa paketinin içeriği buna uygun. Anayasal yetkilerini kullanacaktır. “Fiili durum” yaratmasına dahi gerek kalmayacaktır.

Yeter ki OHAL ilanı için uygun şartlar oluşturulsun! Gerisi kolay…

‘Saray’, kuracağı çelik kadro(kurşun asker) ile TBMM’yi de devre dışı bırakarak kararnameler ile ülkeyi yönetecektir.

Yargı yolu kapalı!..

TBMM denetimi yok…

İşte biz bu içeriğe sahip anayasa paketi ve referandumla uğraşırken, Suriye’de ve Kerkük’te başımızı ağrıtacak gelişmeler yaşanıyor.

***   ***

Anımsayacaksınız, önceki Başbakan Davutoğlu, “komşularımızla sıfır sorun” siyaseti izleneceğini söylüyordu!

İzlenen politikalar nedeniyle sorunumuzun olmadığı komşu kalmadı…

Suriye politikasının hataları ona yüklenerek görevden istifa ettirildi. Oysaki dış politikada hatalar hep birlikte izlendi. O halde sorumlulukta ortak olmalıydı.

Özellikle dominant bir lider varken Davutoğlu’nun Suriye politikasını belirleme gücü olabilir mi?

“İstifa et” denildi, o da etti. “Sus” deniyor, o da susuyor!

Yerine gelen yeni Başbakan Binali Yıldırım, dış politikada ilkesini şu sözlerle açıkladı.

“Düşmanlarımızın sayısını azaltacağız, dostlarımızın sayısını artıracağız.”

Umutlandık.

Geleneksel Türk dış politikasına, Yurtta Barış Dünyada Barış çizgisine dönüyoruz nihayet dedik.

Ancak geldiğimiz noktada artan dostlarımız değil sorunlu olduğumuz ülkelerin sayısı oldu…

Neredeyse dost ülke kalmadı.

Artık Barzani ile dostuz! Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt ile dostuz. Birkaç da Afrika ülkesi var.

Barzani’de,  Arap ülkeleri de bize karşı “kazan kazan” siyaseti izliyor.

“Evet” desteğine karşı Barzani’ye, İstanbul ve Ankara’da bayrağını göndere çekme yolu ile bağımsızlığını tanıyacağımızı göstermiş olduk!

O da baktı ki iktidar kendisine muhtaç, fırsat bu fırsat dedi ve Kerkük’ de resmi dairelere bayrağını astı!

‘Buralar da benim’ dedi…

Oysa daha önce oralara Türkmen kenti diyorduk…

Telefar’a da Türkmen kenti diyorduk.

Orayı da PKK ele geçirdi. Yeni Kandil’i kuruyor!

BOP mühendisleri bize Anayasa ve referandum sakızını verdi, biz de o sakızı çiğniyoruz. Birbirimizi yiyoruz… Onlar bölgemizi şekillendiriyor!

“Evet” dersek ekmeklerine yağ süreceğiz.

Bunu dört gözle bekliyorlar. Hatta “evet” çıksın diye de elden gelen desteği veriyorlar.

CIA, denetimindeki terör örgütlerini dahi susturdu!..

***    ***

Suriye sorununun ana gerekçelerinden teki Kuzey Irak petrollerini Akdeniz’e ulaştıracak düzeni kurmaktı.

Bunun için Irak ve Suriye’nin parçalanması amaçlanıyordu.

Irak’ta Barzanistan Devleti planı bu nedenledir!

Suriye’nin kuzeyi boyunca PYD-YPG’nin kontrol edeceği kantonların oluşması ve daha sonra bu kantonların birleştirilmesi planı da bu nedenledir.

PYD, 2014 yılında Afrin, Kobani ve Cezire’de kanton kurdu. Daha sonra Kobani ve Cezire kantonları birleştirildi.

Böylece Fırat Nehrinin doğusunda kontrolü elde etti.

Kantonların birleştirilmesi yolu ile Akdeniz’e ulaşma planı için IŞİD engeli vardı. Çünkü IŞİD, Afrin kantonu ile Fırat’ın doğusundaki kanton arasındaki toprakları elinde bulunduruyordu.

ABD, devreye ülkemizi soktu.

Önce IŞİD’e karşı müdahalenin haklı gerekçelerini yarattı. Bu ‘gerekçeler’ nedeniyle 2016 da Fırat Kalkanı Operasyonunu başlattık.

ÖSO ile birlikte El Bab ele geçirildi. Kantonların birleşmesi kuzeyden engellendi. Ancak rejim güçleri güneyden IŞİD üzerine yürüyerek kantonların birleşmesini sağladı. (PYD ile Şam yönetimi arasında Rusya üzerinden ilişki var)

İktidar yetkilileri El Bab sonrası, “sırada Rakka var Münbiç var” deseler de buna izin verilmedi.

Biz El-Bab’ta kaldık.

Münbiç’te PYD ile ABD ve Rusya birlikte…

Afrin’de PYD ile Rusya birlikte. Hatta Rusya Afrin’de askeri üs kuracakmış.

Ayrıca Rakka operasyonunu, ABD destekli olarak PYD’nin etkin olduğu Suriye Demokratik Güçleri tarafından gerçekleştirilmektedir.

Bu ortamda ne Rakka’ya gidebiliriz. Ne Afrin’e, ne de Münbiç’e gidebiliriz.

El Bab’da da ne kadar kalabiliriz?

Sonsuza kadar orada kalamayacağımıza göre, TSK’nın Fırat Kalkanı Operasyonunu sona erdirmesi sonrası ne olacaktır?

Kantonların birleştirilmesi ile Suriye’nin kuzeyinde, sınırımız boyunca PYD egemenliğinde kantonlar oluşacaktır.

Yani istenen koridor tamamlanacaktır.

Bu plan bozulabilir mi?

Suriye politikamızın değişmesi ile bu plan bozulabilir.

BOP planı ‘Üsküdar’ı geçmeden’, Şam yönetimi ile anlaşmamızın ülkemiz çıkarları için yaşamsal önemi vardır.

Bunu başarabilmeliyiz!

Çünkü Suriye’nin toprak bütünlüğü, bizim de toprak bütünlüğümüzün teminatıdır.

***    ***

Yazımı bitirdikten kısa süre sonra MGK toplantısı bitti. MGK’da Fırat Kalkanı Operasyonunun bitirilmesi kararının alındığı Başbakan tarafından açıklandı!

Böyle bir konu gündemde yoktu. Birden bire bu kararın alınmasının gerekçesi nedir?

ABD “gir” dedi girdik. Şimdi bize ‘çık’ mı diyor?

ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’un Ankara’ya yapacağı ziyaret öncesi alel acele bu kararın alınması anlamlıdır.

Anımsayalım geçmişte Kandil operasyonunu “bitirin” dediler. İktidar operasyonu durdurdu.

Şimdi de Fırat Kalkanı Harekâtını “bitirin” dediler bitirdik!

Tillerson bize ABD’nin yeni Suriye politikasını anlatacak. Rolümüzü aktaracak.

El mahkûm kabul edeceğiz.

BOP için…

Ülkemizden sonra Kerkük’te de Barzani Bayrağının asılması da,

PYD’nin ABD ve Rusya desteği ile kantonlar kurması da,

Fırat Kalkanı Harekâtını “bitirin” denmesi de,

BOP içindir!

Enerji koridoru içindir.

Referanduma sunulan anayasa paketi de BOP içindir.

TBMM’yi devre dışı bırakarak tek adamla planı kolayca işletmek amaçlıdır.

Bakalım halkımız 16 Nisan günü bu büyük planı bozabilecek mi?

1 Mart 2003 tarihinde TBMM planı bozmuştu. Sıra bu defa halkımızdadır…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?