T. ÖZAL’IN NEO-LİBERAL EKONOMİSİ VE BİR İLÇENİN SİLİNEN ANATOMİSİ |
Merhaba sevgili dostlar,
Merhaba değerli canlar,
Siz saygıdeğer okurlarımla;
Üç gündür Dereli ilçesinin bir spor kulübü üzerine sohbet ettik…
Bir başka ifadeyle;
Tek kişilik keyfiyete dayalı yönetimlerin, günü gelince nasılda dibe vurup çöktüğünü anlatmaya çalıştık dilimiz döndüğünce…
Bugünde yine aynı ilçenin;
Küçücük bir ilçeyken nelere sahip olduğunu…
Ve 1980 yılından sonra da süreç içerisinden bu kazanımların nasıl kaybolduğunu;
Özetleyerek anlatmaya çalışacağım…
Ancak;
Bu küçük ilçenin ‘silinen anatomisine’ geçmeden önce, bu araya şöyle kısa bir not da düşmek istiyorum…
O da şu;
Benim anlatmak istediğim Dereli ilçesine bir başka benzer ilçe daha var mı, yok mu? onu da doğrusu bilemiyorum…
Ve birde en önemlisi;
Sohbetimizin sonunda, anlatımını yaptığım ilçenin o günlerini görüp yaşayanlar, benim bu anlattıklarıma itiraz etmelerini bekliyorum…
İlçe; Dereli…
1958 yılında ilçe olmuş..
İlçenin merkez nüfusu;
İlçe olduğu yıllardaki nüfusu; 2003 kişi
1965’li yıllarda 3 bin dolaylarında..
1970-1980 yılları arasında ise 4500 filan…
Kırsal birlikte ise 38 bin…
Şimdi bu küçücük ilçenin 1960’lı yıllardan 1980 yılları arası ve 2000 yılında kadar var olan kazanımlarını veriyorum;
-1965’li yıllarda işletmeciliği Aziz Bayrak’a ait ‘Aksu Gazozu’ markalı sade ve meyveli gazoz üreten bir imalathane vardı…
İlçenin meşrubat gereksinimini bu imalathane sağlardı..
-Yine aynı kişinin işletmeciliğini yaptığı ve balkonuyla birlikte 350 kişilik bir ‘Aksu Sineması’ vardı…
Ve her akşam tıklım tıklım dolardı…
Bu merkez nüfusu 4500 kişi olan ilçede;
Belediye Oteli ile birlikte tam 7 Otel vardı…
İşte o otellerin sahipleri ve isimleri;
Osman Tiryaki’ye ait; Anayurt Oteli
Talip Ordu’nun; Aksu Oteli
(Laz) Mustafa Şirin’in; Karadeniz Oteli
İzzet Bektaşoğlu’nun; Çağlayan Palas Oteli
(Marangoz) Sadık Kılıç’ın; Kılıç Oteli
(Cemilin) Mehmet Bayram’ın; Güven Oteli
İlçenin girişinde Belediye’nin; Saunalı Oteli vardı…
Ve bu oteller müşterisiz kalmazdı;
Hatta Çarşambayı-Perşembeye bağlayan gece tıklım tıklım dolardı…
Yatacak yatak bulunmazdı;
Perşembe günü alışveriş yapmaya gelen pazarcılar, ya çadırlarının içerisinde veya da kamyonlarının içinde yatardı..
4500 nüfusa sahip küçücük bir ilçede bulunan ‘içkili ve içkisiz’ lokantalarsa şunlardı;
-(Laz’ın) Faik Şirin’in lokantası (içki ruhsatlı)
-Kadir Elmalı’nın lokantası (İçki ruhsatlı)
-Gürcü Mahmut’un lokantası (içki ruhsatlı)
-Dursun Demir’in lokantası (içkisiz)
-Sinemanın üzerinde Şehir Lokantası (içki ruhsatlı)
-Şehir Kulübü (içki ruhsatlı)
-Askeri Gazino (İçkili)
-Avcılar Kulübü (İçki Ruhsatlı)
-Cemal Akar’ın lokantası (İçkisiz)
-Cafer Peker’in lokantası (içkisiz)
-İlyas Avcı’nın lokantası (içkisiz)
-Celal ve kemal Akkoç’un lokantası (içkisizdi)
Kahvehane ve Kıraathanelerse şunlardı;
-Bektaş Bektaş’ın kahvehanesi
-Şehir Kulübü
-Laz Mustafa’nın Kahvehanesi
-Bektaşoğlu Kahvehanesi
-Bahçeli Köylülerin dinelen Kahvehane..
-Sadık Kılıç’ın Kahvehanesi (Akkayalılar Kahvehanesi de denirdi)
-(Cemil’in) Mehmet Bayram’ın Kahvehanesi…
-Kahveci Osman Tiryaki’nin Kahvehanesi
-Çivriz’lilerin Kahvehanesi
-Kurtulmuşluların Kahvehanesi olmak üzere 10 kahvehane vardı..
1980’li yılların başlarına kadar ‘içki satış bayileriyse’ şunlardı;
-Fazlı (Ağabey) Bayburt içki satış bayii..
-Mustafa Bayburt (Kara Mustafa) İçki satış bayii..
-Ömer Yenidede içki satış Büfesi,,
-Seyit Altuntaş Büfesi
-İbrahim Samsunlu içki satış Bayii
-Dursun Peker içki satış Bayii
-Veysel Küçük içki satış Bayii olmak üzere ilçede 7 tane alkollü içki satan ‘Bayi ve Büfeler’ vardı…
Kurum ve kuruluşlarsa şunlardı;
-İş Bankası
-Halk Bankası
-Sümerbank
-Askerlik Şubesi
-Dereli Sağlık Meslek lisesi
-PETMA isimli Barit Madencilik vardı…
Bunlarda süreç içerisinde teker teker kapandı…
Ve bu kapanmalar, kapatmalar;
Turgut Özal’ın ‘serbest piyasa’ başlığı adı altında çıkardığı ve topluma süslü, pembe hayaller kurdurduğu ‘Neo-Liberal’ ekonomik sayesinde yaşandı…
Peki, ilçenin kaybettiği kazanımlar bu kadar mıydı?
Turgut Özal’ın ‘Neo-Ekonomik’ talan sistemiyle kaybedilen ve sele-suya verilen ‘kazanımlar’ olurda, daha sonra kaybedilenler olmaz mı?
Olmaz olur mu hiç;
İnsan bir kere ‘kaybetmeye’ alışmayagörsün…
Zamanla öylesine alışıyor ki;
Gökyüzüne yükselen dağlar üzerine çökse, yün yatağının altında yatıp-uyuyorum zannediyor!!
Aksu yatağının içerisine kurulmuş olan Dereli ilçesi, bundan iki yıl önceki ‘sel felaketine’ benzer ve daha büyük ‘sel felaketleri’ yaşadı…
Ancak ne var ki;
İki yıl önce 2000 yılında yaşanan ‘sel felaketinin’ ardından yaşanan komik ve inandırıcı olmayan olayların hiçbirisi yaşanmadı…
Örneğin selin yıkamadığı binalardan;
-Hükümet Konağı…
-Belediye Binası..
-Yüksel Okulu..
-Çok Programlı Lisesi..
-Emniyet Binası…
-Polis Lojmanları…
-Karakol Binası..
-Öğretmen Evi…
-Tarihi ilçe Parkı…
-Polis Abla Çocuk Parkı
-Öğretmen Evi yanındaki Çocuk Parkı…
-PTT ve liseye geçiş sağlayan Köprü ‘sel felaketi’ gerekçe gösterilerek hiçbir zaman yıkılmadı…
Vay be!
Anlatacaklarımın tamamını anlatamadan sayfamın hacmi yine yetmedi…
Bu ‘Dereli’ ilçe sohbeti;
Birçok okurumun canını sıktığını ve bu ilçeyle hiçbir ilişkisi olmadığı için bunaldıklarını ve gına geldiklerini tahmin edebiliyorum…
Ancak, anlatacakların yarım kalmasın diye;
Siz değerli okurlarımdan bir günlük sabır daha göstermenizi talep ediyorum…
Yarın;
Geçmişte bu ilçede yaşanan sosyal ve kültürel devinimi anlatarak, bu ilçeyle ilgili yaptığımız sohbeti sonlandıracağım…
Şimdilik;
Tekrar görüşmek üzere hoşça kalın…