TAKDİR ETTİĞİM ÜÇ BAŞKAN VAR ONLARDA BANA ÇOK UZAKTALAR

TAKDİR ETTİĞİM ÜÇ BAŞKAN VAR ONLARDA BANA ÇOK UZAKTALAR

Sevgili dostlar,
Saygıdeğer canlar,
Yerel seçimlerin yapılmasına şunun şurasında bir şey kalmadı…
İki aylık bir zaman dilimi anca kaldı…
Zaman öylesine hızlı gelip geçiyor ki; bu sayılı günlerde ağzım gözüm derken önümüzdeki günlerde gelip geçecek..
Ve 31 Mart tarihinde ‘belediye başkanlarını’ seçmek için sandık başına gidilecek…
Ve;
Gidilecek gidilmesine de; kime ve hangi adaya ‘oy’ verilecek?
İşte bu sorunun yanıtı; bazılarına göre çok kolay…
Bazı seçmenlere göre ise bir haylı zor bir karar…
Kimileriyse -iki arada, bir derede- kalmış bir vaziyette 31 Mart gününe kadar ‘kararsızlığını’ sürdüreceği görülüyor…
Her neyse…
Konuya ‘giriş’ için bu kadar ısınma turu yeter diyerek asıl konu başlığına geri dönmek istiyorum…
Ve izniniz olursa, küçük bir parantez açacağım..
O da şu; (yaşamın pratiğine taşınmış demokrasiye ve özgürlüğe saygım gereği, herkesin siyasi görüşüne, duruşuna saygım var. Bu düşünceden hareketle benimkine de saygı beklerim.) diyor ve gördüğünüz gibi parantezi kapatıyor ve şimdi konumuzun üst başlığına geri dönmek istiyorum…
Benim bu zamana kadar beğendiğim üç belediye başkanı var.
Bunlardan birisi (şimdi aramızda yok, 12 Eylül faşist cuntacıları tarafından hücrelerde çürütülerek katledildi)
Fatsa Belediye Başkanı (terzi) Fikri SÖNMEZ…
Bir diğer ikincisi; akademik kimliğini, beyin ve kol emeğiyle birleştirip, Eskişehir denilen kenti ülkenin en yeni ve çağdaş kenti yapan Yılmaz BÜYÜKERŞEN..
Bir üçüncüsü ise; bu zamana kadar sistemin bir parçası olan, bütün bürokratik alışkanlıkları elinin tersiyle itip ve yönettiği ilçenin halkıyla yan-yana, omuz-omuza birlikte alır terini emekle buluşturan Ovacık Belediye Başkanı; Fatih Mehmet MAÇOĞLU.
İşte bu belediye başkanları, benim gönülden desteklediğim ve ‘oy vermek’ istediğim başkanlar.
Ama şansa bakın ki -oy veremiyorum- bana çok-çok uzaktalar!
(Hatta Fatsa Belediye Başkanı Fikri Sönmez daha da uzaklarda)
Gerçekten böyle belediye başkan adaylarının benim kentimde de olmasını çok isterdim doğrusu…
Neden mi isterdim?
Vallahi nasıl söylesem bilmem ki?
Söylesem söylesem, galiba en kestirme yoldan şöyle bir yanıt verebilirim diye düşünüyorum;
“Herhalde bende onlar gibi aykırı düşünüyorumdur da” onun için beğeniyor veya takdir ediyorumdur onları ne bilim!…
Ve toplumun geleneksel tutucu yapısını değiştiremeyen!
El-alem uzayın derinliklerini parsel-parsel parsellerken;
Bizim -kendi irademizle seçerek- başımıza taç ettiğimiz ve yere göğe sığdıramadığımız siyasi yöneticilerimiz ve anlı-şanlı belediye başkanlarımız, ceylan derisi koltuklarında gerine-gerine esneye, esneye otururken;
Bu sözünü ettiğim belediye başkanları, yönettiği halkla birlikte oturup, onlarla birlikte aldıkları ortak kararlarla kenti yönetmeye çalışıyorlar…
İşin en kütü ve düşündürücü tarafı da; ülkenin diğer belediye başkanlarına kötü örnek oluyorlar!
Yani bir anlamda yılların ötesinden gelen geleneği bozuyorlar!
Kimi eline kazma-kürek alıp, yönettiği hakla birlikte kanalizasyon kazıyor…
Çizmelerini ayağına geçirip, yolsuz mahallelere yol yapıyor…
Yönettiği kentte yapılan yolsuzluklarını önüne geçiyor!
Karaborsa varsa; karaborsayı önlüyor!
Sistem tarafından halkın emeği ve alın teri sömürülüyor’sa halkla birlikte düzenlenen mitinglere katılıyor!
Bir diğerine bakıyorsun; kokudan yanına varılmayan dereleri ıslah etmiş ve pırıl pırıl suyunu tertemiz, içilecek hale getirmiş!
Hatta bozkırın ortasına kum taşıyıp plaj tanzim etmiş!
Hele hele koskoca bir belediye başkanı olarak, eline fırçasını ve heykel gereçlerini alarak; ünlü simaların ‘mumya heykellerini’ yaparak, kentin göbeğine bir ‘Müze’ inşa etmiş…
Bir üçüncüsüne bakıyorsun; o hepten kurulu düzene karşı çıkıp, altını-üstüne getirmek istercesine;bir elinde orak, bir elinde tırpan her Allah’ın günü yönettiği insanlarla tarlada-tapanda çalışıyor…
Yani köylülerle birlikte nohut, fasulye üretiyor…
Başka belediye başkanları 100, 200, 300 milyarlık makam arabalarına binerken, Ovacık Belediye Başkanı makam arabası kullanmadığı gibi, gideceği yere bisikletle gidip- geliyor..
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, birde nereye kaç para harcıyor?
Belediye nereden ve nasıl gelir sağlıyor?
Bunlarında dökümünü yapıp, bir büyük afiş yaptırarak yönettiği halka bilgi sunumu yapıyor…
E, ben şimdi böyle başkanlara ‘oy’ vermek istemeyeyim de, kime oy vermek isteyim Allah aşkına?
Gerçi övgüye laik gördüğüm yanları kadar kötü yanları da var ya!
Nasıl bir kötü yanları mı?
Nasıl olacağı var mı; her şeyden önce kurulu düzene muhalif duruş sergiliyorlar!
Birisi sosyalistçe düşünüyor…
Birisi gerçek bir sosyal demokrat gibi duruyor…
Birisi de düpedüz komünistçe düşünüyor!
İşte asıl kusurları bu!
Yoksa bütün bu başarılarının yanında, birde sisteme göre ayak uydursalar!
Kendilerinden büyük siyasetçilerin karşısında yakalar ilikli ve el pençe-divan dursalar!
Hele hele birde ramazanlarda oruç tutup, iftar çadırı kursalar!
Birde herkesin göreceği şekilde beş vakit namaz kılsalar!
Yemede yanında yat!
Her seçim -yum gözlerini- oylarını bu adamlara at!
Ne kadar güzel olur öyle değil mi?
Son söz…
Kim ne derse desin, kim nasıl değerlendirirse değerlendirsin;
Bu belediye başkanları benim beğenimi kazanmış başkanlar…
Ancak oy verme şansım yok…
Çünkü bana kilometrelerce uzaktalar!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?