TARAFLI GAZETECİ OLMAK

TARAFLI GAZETECİ OLMAK

Giresun Üniversitesi Yeşilay Topluluğu’nun 24 Şubat 2017  Cuma günü saat 15:00 de Şehit Ömer HALİSDEMİR Konferans Salonu’nda Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa KURDAŞ’ın konuşmacı olarak katıldığı  “Medya ve Medyanın Topluma Etkisi” Konferansı düzenledi.

Önce,Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni sayın Mustafa KURDAŞ’ın hayatı hakkında kısa bir bilgi verildi.

Sözlerine ‘Mustafa kimdir? diye sorarsak kısaca tanımı” Taraflı bir gazetecidir.  Objektif değildir.’ diyerek başladı.

Hiçbir gazetecinin, televizyoncunun, yayın organının tarafsız olmadığını belirterek, objektif bir gazeteci olduğunu iddia eden birinin de dolaylı yoldan aslında bir düşünce savunur, yani aslında O’nun da taraflı olduğunu belirtti. Algı üzerine bir beyni tanımaya yönelik bilinç ve bilinçaltı tanımlamaları yaptı ve birkaç uygulama gösterdi. Bilinçaltına kaydedilen sübliminal mesajlara yönelik örnekler verildi.

İLMİNİ AÇIKLAMADAN BİLİM ANLATMAK DOĞRU MU?

Sayın KURDAŞ ‘ Süblimal mesajı; herhangi bir nesneye gömülü insana yapılan mesaj yüklemeler olduğunu hiçbir duyu organın bu mesajları fark etmeden insanın beynine kaydedilen mesajlar olduğunu belirtti. 25. Kare tekniğini anlattı ve bunun gibi birkaç bilimsel açıklamada bulundu. Buraya kadar sunumunu başarıyla gerçekleştirdiğini düşündüğüm Sayın KURDAŞ bilimsel açıklamalarından sonra korunma yollarının ise sünnetlerden geçtiğini belirtti. Sayın KURDAŞ ‘ Abdestli gezmenin boşuna sünnet değil, Yatsıdan sonraki Amenerresulü okumanın boşuna sünnet değil ,sağ ayakla merdiven çıkmak boşuna sünnet değil, insanın insandan korunması gereken şeyler cemaat olmak ve sünnetleri uygulamak aynı istikametler olmak gerekmektedir “‘dedi. İlim ve bilimin bir birden ayrılmadığını savunmakla birlikte, sünnetlerin açıklanmayan ilmi kafalarda soru işaretleri bırakılmasına neden oldu? Her sünnetin bir bilimsel açıklaması olduğu bilinmekte ve yapılan araştırmalarla her geçen gün birçok ilim yolunda yapılan sünnetler açıklanmaktadır. Üstelik verilen örneklerin uygulanıla bilirliği ise tekrar kendini eksik bırakmakta kalmıştır. Çoğu sübliminal bilginin çizgi filimler de saklandığı düşünülürse küçük yaşlardaki – ila 4 yaşındaki çocuklara yukardaki sünnetlerin açıklanması ve anlatılması güçtür. Zira 2 yaşındaki bir çocuğa yatsıdan sonraki AmenerresulU’ yü okutmak mantıki yönden insanı sorgulatır.

İNSANLAR ARTIK CÜZ’İ İRADESİNİ KULLANAMIYOR MU?

Sayın KURDAŞ Topluma mal eden haberlerden birkaç örnekler verdi.

Medya insanlara şimdiki zamanı konuşturduğunu belirtti.  İnsanların durduğu yerin öneminden bakış açısının öneminin üzerinde fazlaca durdu. Çünkü bugün bizde anlamlandıran şeyin bizzat kendi değil insanın baktığı açı olduğunu belirtti. Sayın KURDAŞ ‘Medya’nın da bu bakımdan toplumların nerde durduğunun adıdır dedi. Siz hangi gazeteyi okuyorsanız hangi medyayı takip ediyorsanız siz de orada duruyorsunuz demektir. Siz nerede duruyorsunuz? siz nereden bakıyorsunuz? ‘ dedi.

Aynı toplantıda anlattığı bir örnekten alıntı yaparak hangi ekranın sende 1 numaradaysa 2 numaradaysa sen o ekranın adamısın diyerek bu durumu cüzi iradeyi kullanamama özgür irade safsatası olarak nitelendirdi.

Halbu ki başta da taraflı olduğunu belirten Sayın KURDAŞ bu seferde kendi cüzi iradesinden şüpheye düşürdü.

Taraflı bir gazeteci olarak kendisinin hangi ekranın adamı olduğu sorusu ve bakış açısına göre olguların değiştiğini de, gene kendisinin söylediğini düşünerek, kararlarının doğruluk ya da yanlışlık payını da sorgulamalı mıyız sorusuna neden oldu?

 

Kitle iletişim ile ilgili medyanın insanın hangi konuda ne düşüneceğine göre yönlendirdiğini belirtti.  İnsanların 7/ 24 televizyon programında dolandığını eleştirdi. Sayın KURDAŞ” Kaynaklar sınırlı insan ihtiyaçları sınırsız dersek sömürge başlar. Sınırsız ihtiyaçlar denildiğinde israf kavramı ortaya çıkar hâlbuki insanların ihtiyaçları sınırlı ve bellidir” ‘ dedi.

Gazetenin tüketimi zor bir kitle iletişim aracı olduğunu ve insandan 3 şey istediğini bunların; vakit, emek ve para olduğunu belirtti. Şuan ki en çok kullanılan kitle iletişimin televizyon olduğunu belirterek yayınlanan programları eleştirdi.  Medyanın gücünün tekrardan geldiğini söyledi. Gösterdiği örnek fotoğraflarla ve videolarla algı üzerine yönlendirmeden söz etti.

Velhasıl kelam niyetimiz kimseyi kötülemek ya da kimseye muhalif olmak değil! Lakin bu aralar ilimin doğru aktarılmamasıyla bir çok toplumda dini açıdan da cehalet olarak tanımlamakta buda toplumumuzu etkilemektedir. Ne anlattığımıza ve nasıl anlattığımıza dikkat edelim..

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?