Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
TARİHİ GÜDÜL KÖYÜ VE HANYANI İKİ ETNİK KİMLİĞİN YAŞAM ALANI
  • 0
  • 474
  • 24 Şubat 2021 Çarşamba
  • +
  • -

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Cumartesi günleri yaptığımız;

Tarihi mekan ve yöre öykülerine devam ediyoruz…

Bugünkü sohbetimizde sizleri ‘yerleşim’ tarihi çok eskilere dayanan başka bir köye ve ‘Hanyanı’ yerleşkesine götürmek istiyorum…

Gideceğimiz yer; Güdül köyü…

Ve tarihi yerleşkenin geçmişteki adı ise; Güdül-Hanyanı yerleşkesi…

Ancak;

İzniniz olursa ‘üst başlıkta’ kullandığım ‘iki etnik kimliğin yaşam alanı’ ifadesini bir kez daha kullanmak istiyorum…

Çünkü;

Tarihsel belgelere ve günümüze kadar gelen sözlü söylencelere bakıldığında karşımıza şöyle bir spot başlık çıkıyor;

“Rumlarla-Türkler bir arada yaşardı”

Dinsel inanç kimliğine göre ifade edersek;

“Müslimlerle-Gayri Müslimler kavgasız-gürültüsüz ve barış içinde yaşamayı başardı.”

Ki; bu birliktelik 13.14. yüzyıllarda yola çıkmış ve 20. yüzyılların sonuna kadar (emperyalistler huzurlarını kaçırana kadar) devam etmiş ve daha sonra da ‘mübadele’ denilen yöntemle komşuluk ilişkileri kesilmiş ve yolları ayrılmıştır…

Halbuki yüzyıllar önce…

İki dağ arasına sıkışmış dar bir geçitte…

Kendilerine küçük bir alışveriş merkezi…

Ve ‘Katırcı Kervanlarının’ da gelip-geçerken yatıp konaklaması için; HAN’lar yapmışlardı…

Ve sohbetini yaptığımız bu Güdül köyünde 1835-45’li yıllara kadar nüfus olarak Rumların, Türklerden daha fazla olduğun gösteriyor istatistikler…

Örneğin;

1835 nüfus sayımlarında Güdül köyünde 67 Hane ve (kadınlar hariç) 144 erkek olduğunu söylüyor belgeler…

Ve ‘zanaatkar’ konusunda da Güdül köyünde diğer köylerden daha fazla ‘Rum Zanaatkarlar’ ve ‘Kemençe, zurnacı’ gibi müzikle uğraşan ‘Sanatçılarda’ güdül köyünde daha çok olduğu görülüyor…

Örneğin;

Sadece kendi köylerinde değil, birçok köyün ve yörenin katırlarına ve eşeklerine semer yapan ‘semerci’ güdül köyünden;

Semercioğlu LEFTER’dir…

En iyi bıçak yapan usta;

Bıçakçıoğlu TRANAFİL’dir…

En iyi demirci ustası;

Demircioğlu MİUHAİL’dir..

En iyi zurna sanatçısı;

Demircioğlu KOSTANTİN’dir..

(Ünlü zurna sanatçımız ve unvanı zurnacı Deli Mustafa olan)

Bektaşo Zurnacı Mustafa’nın da ustasıdır..

En iyi kemençe sanatçısı;

Safalıoğlu YANİ’dir..

(Kuşluhanlı -Boru Memed-unvanlı kemençeci Mehmet Baba’nın ustasıdır)

Ve uzun-uzun saymak yerine bu kısmı kısaca özetleyecek olursak;

Aksu vadisi yöre köylerinde en iyi ‘ağaç oymacılığını’ geçmişte Güdül de yaşayan Rumlar yaptığı için -ağaç işlerine dayalı- en iyi ‘Turşu Fıçısı’ (Putunası) yapmayı Rumlardan öğrenmiştir Güdül köyünde Türk ustalar…

En iyi ‘yoğurt ve yağ küleği yapmasını…

En iyi fındık sepeti ve sele örme kültürü Rum ustalardan kalan bir kültür olup, yakın zamana kadar da bu konuda uzmandı Güdül köylüleri.

Bu tarihsel kültür sentezini özetledikten sonra şimdi gel-gelelim bu köyde ve ‘HANYANI’ yerleşkesinde bulanan tarihi mekanlara….

Daha önceki sohbetlerimizde de belirttiğim gibi;

Aksu vadisindeki bütün ‘HANYANI’ yerleşkeleri her nedense hep iki derenin kesiştiği yerlere kurulmuştur…

Yani sohbetini yaptığımız Güdül köyü de;

Güdül deresi ile Kümbet tarafından gelen derenin arasına kurulmuş (geçmişte) HANYANI denilen yer…

Ve diğer ‘Han’ yerleşkelerinde olduğu gibi;

Burada da yine tarihi bir kemer köprü…

Tarihi çok eskilere dayanan bir HAN (şimdi kalıntıları bile yok)

Kemer köprünün başında ve değirmenin yanında bir fırın vardı.

(Ve bu fırının ilk ustası Derelioğlu Muharrem’dir.)

Köyün ve kervan yolundan gelip-geçenlerin alışveriş yapmaları için bir-iki dükkan…

Üç kahvehane…

Çok-çok eskiden bir Karakol birimi..

Köylünün hububat gereksinimi için Ofis…

Sağılık Ocağı (Ebe-Evi)

Ve 1956 yılında köylülerin imece birlikteliği ile yapılan bir İlkokulları da vardı sohbetini yaptığımız bu HANYANI yerleşkesinde…

Ve bu okulun ilk öğretmen unvanına sahip kişiyse; Nihat Bayram’dır.

Güdül köyünde orman arazisi çok olduğu için;

Orman Muhafaza memurlarının kaldığı birde ‘Orman Muhafaza Memuru Evi’ vardı…

(Bu orman muhafaza memurlarından aklıma gelen söyleyecek olursam.)

Bunlar şunlardı;

Ömer Çakmak, Bekir Bektaş, Bahri Çengel, Mustafa Çeçen, Ahmet Durak, Bahri Aslan ve Kamil Ülkü; Güdül yöresi ormanlarından sorumlu görevlilerdi..

Şimdi tekrar birazcık geriye dönerek, Güdül köyünün ve HANYANI tarihsel sentezimizi özetleyerek sonlandıracak olursak;

Bundan yüz-küsur yıl önce Müslüm ve Gayri Müslüm’ü bir arada yaşamasını beceren Güdül köyünde geçmişte Rumlara ait iki Kilise vardır…

Bunlardan birisinin adı;

Meryem Ana Pangai Kilisesidir…

Ve bir diğer Kilisenin adı ise;

Gürgen düzünde bulunan. Ağios Theodoros Kilisesidir.

Ve birde Rum cemaati çocuklarının eğitim yaptığı;

PANAGIA Medresesi vardır…

Şimdi birçoğunuzda haklı olarak soracaktır;

“Bu sözünü ettiğin tarihi mekanlar yerli-yerinde duruyor mu?”

Yanıt;

Hayır durmuyor…

Ülkemizin diğer bölgelerinde tarihi mekanların başına ne geliyorsa; bu köyümüzdeki tarihi mekanların başına da aynı şeyler geliyor…

Yani;

Agios Thedoros Kilisesi yıkılıp, onun yerine cami yapılıyor…

Meryem Ana Pangai Kilisesinin taşları sökülüp ve tarla kenarlarına duvar yapıldığı için; yerinde yeller esiyor!

Son söz;

Keşke bu tarihi mekanlarımızı korumaya alsaydık…

Ve o mekanları ziyaret yapıp, tarih turizmine kapı aralasaydık..

Ama bundan sonra bu tarihi kalıtlar geri gelemeyeceği için ne söylesek boş…

Söz yine çok uzadı ama..

İzniniz olursa, şu eklentiyi de yaptıktan sonra sohbetimizi bitirmek istiyorum…

Daha doğrusu;

Bu köyün yetiştirdiği subaylardan…

1989 yılında Silopi’de şehit olan;

Yüzbaşı İsmail Hakkı ÖZTOPAL’ın da bu köyden olduğunu belirtip ve bu tarihsel sohbetimizi bitiriyorum…

Bir başka yöre ve mekan sohbetinde buluşmak üzere;

Hoş kalın,

Hep birlikte hoşça kalalım…

Sağılık ve esenlik içinde olalım…

NOT;

Yazılı kaynak; Giresun Kazası Nüfus defteri, Feridun EMECEN ve Ayhan YÜKSEL.

Sözel kaynak; Akın GÜRSES…

Fotoğraflar; Köyün İnternet Sitesinden…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM